Söylem yerine eylemi önemseyenlerdenim.

Yani nasihat vereceğine davranışı sergile ve ileriye doğru bir adım at. “Hangi davranışı sergilemeliyim ve kendimi nasıl beslemeliyim”e birçok alternatif sunabiliriz. Ancak zaman ve mekan sınırımızdan dolayı bunun kısa yolunu işaret ediyoruz.  Konuyu nereye mi getirmek istiyorum. Dijital platformlara…

Sinema ve televizyon sektörüne kafa tutan, üyelik gerektiren ya da gerektirmeyen bu platformları izlemeyenimiz kalmadı. Ne ararsak bulduğumuz, bilginin ve çürümüşlüğün iç içe olduğu bu platformlar kimine cennet kimineyse ekrandan yansıtmalı bir cehennem.

Yayın politikası, aşırı liberal ve dengesiz. Sözde özgürlükçü yayın çizgisinin gözümüze sokulduğu bu platformlarda eşcinselliğin, madde bağımlılığının ve istismarın rahatlıkla işlenmesi oldukça düşündürücü.

Cinsel istismar araştırma komisyonunun yoğun baskısı sonucunda zoraki de olsa yayından kaldırılan dizilerin kimisinde; hayat kadınlığı yapan lise çağındaki kız çocuklarının konu edilmesi kimisinde; küçücük yaştaki evlatların dahi uyuşturucuyu elde etme yöntemlerinin tarif edildiği, madde bağımlılığının güzellendiği içerikler neredeyse sıradan konular olmaya başladı.

Bu mecraların kontrolüyle ilgili otoritelerin yetersiz kalması, herkesin her istediğini yapma özgürlüğünü adeta ucu açık bir sınırsızlıkla esnek bırakmıştır. Oysa özgürlük, kitlenin dejenere edilmesi tanımını barındırmaz. Hastalıklı bir toplumun geleceğinde ne ülkemiz adına ne de dünya adına bir medet beklemeyelim.

Homofobik biri olmamakla beraber, eşcinselliğin, cinselliğin ve bunların dışında sağlığa ve ahlaka mugayir içeriklerin her yaştan izleyenlere kolaylıkla ulaştırılmasını ve hatta iki çocuğun öpüştürülmesini doğru bulmuyorum. Bu tür yayınların çocuklar üzerinde ne tür pozitif yansıması olabilir ki? Oysa henüz kendini keşfetmemiş çocuklara sağlıklı gelişim sürecinin yöntemler yapımlar aracılığıyla anlatılmalı. Yıkımı değil.

Yayın politikasını bu derece özgürlük kostümü içerisinde Ma Radikal bir propaganda üzerine kuran kimi platformlar, dizi/film yayınlarını sektörel kaygılarla değil ideolojik kaygılarla sürdürüyor ve liberal elitlerce de ciddi ciddi destekleniyor. Söz konusu platformlardan birinin hedefi 1 milyar üyeliğe ulaşmak. Bu yöntemle de sürdürdüğü politikayı ve toplum değer yargılarına karşı duyarsızlığı da var gücüyle devam edeceğe benziyor.

Güya ‘Aile koruma” seçeneği var! Çoklu kullanıcısı olan bir uygulamada ya da denetimi mümkün olmayanlarda neyin koruması? 

Bahsini geçirdiğim dijital platformlarda ki yozlaşma çocukları tehdit ediyor; şimdimizi, geleceğimizi, yani insanlığı.

Yanlı ve zararlı yayındışında diğer yorumlara kulağını tıkayan ve geleceğin değerler sistemini önemsemeyen platformlarda ‘propaganda yayıncılığı var’ demek yerinde olacaktır.

Özetle “Suçun propagandası bir suçtur” ve “Güç ve para sessizliği satın aldığında bu sessizliği kıracak birilerine ihtiyaç vardır” Hollywood etkisi yaratacak şekilde sesimizi çıkarmaya ne dersiniz? Tarafsız mı olacaksınız? Tamam, ama tarafsızlık eylemsizlik değildir! Herkes gücünce ve aklınca ses çıkarmalı. Ben de kalemimin sesiyle duyurmaya gayret edenlerdenim.