İş dünyasında kartlar yeniden karılır mı?

Toplumların özellikleri birbirinden farklı olsa da genele bakıldığında kadının yeri gölgesi kadar. Gölgesinin bastığı yer kadar olması için de tabu, ön yargı, baskı, ayrımcılık… balçıklı güneş olup kadının tepesinden inmiyor. Kadının gölgesi bir türlü boyunca olmuyor.

Elbette gölgesinden bile rahatsız olan sistemler, kadının bütünlüğünden, gücünden, vizyonundan, yapabilirliğinden ve varlığından rahatsız. Oysa gücünü kendinden alan ve ilham yüklü emektar kadınların sosyal ve profesyonel hayatta daha aktif olması hazineden farksız. 

Söz konusu eşitsizlik, profesyonel hayatta çoğunlukla erkeklere öncelik tanıyor. Hal böyleyken kıymetli erkeklere pozitif ayrımcılık yapılırken, hemcinslerim negatif ayrımcılığa maruz kalıyor. Bunu çoğu zaman ben de tecrübe ettim.

Oysa, “Toplumsal cinsiyet eşitliği” hiçbir cinsiyete öncelik tanınmamasını ifade eder. Bu eşitlik elbette ki LGBT’li kesimi de kapsıyor.

Kadın iş gücünün yok sayılması GSMH’yi olumsuz etkilediği bilindiği halde, kadın gücünün yadsınması ne kadar da düşündürücü. Bırakın iş yerinde ve sosyal hayatta uğradığımız mobingi, daha işe alınma evresinde çilemiz başlıyor.

Nasıl mı?

Eline CV alan İK’cının ilk sorusu evli olup olmadığımız. Evliysek çocuk düşünüp düşünmediğimiz, çocuk varsa yaşları… Bekarsak evlilik düşünüp düşünmediğimiz gibi sosyal hizmetlerin ilgilendiği tüm detayların sorulması ne kadar adil? Bu detaylar İK için önemli olsaydı erkek adaylara da aynılarının sorulması gerekmez miydi?

Kadınların yaratıcı yönlerinin “duygusal” olarak nitelendirilmesiyle üst pozisyonlarda çalıştırılmak yerine, kurmay pozisyonlarda değerlendirilmesi duygusal bir engel olabilir mi?

Güzelliği sebebiyle, “fazla alımlı” diyerek CV’sinin gücünün farkına varılmaması ne kadar da çirkin.

İşverenlerce ve üst yönetimce biz kadınlara uygulanan “cam tavan” engelin kırılmaması ne kadar da ürkekçe.

Farklı liderlik stiliyle, ekibin içindeki yöntem ve kişisel farklılıklar toplumu ve kurumu renklendirecek, en önemlisi de kadının gücü fark edilecektir.

Tüm bu klişe handikaplar ne zaman sonlanırsa, kurumsal masada kartlar yeniden karılıp dağıtılırsa, kadın, iş veren, toplum ve devlet o masadan kazanarak kalkacaktır.