15 Ağustos 1984'te PKK Eruh Ve Şemdinli'de ilk büyük silahlı saldırı eylemini gerçekleştirmiştir. 25 Ekim 1986'da Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu kurulmuştur. 1991-1992 yılında örgütün artan eylemleri, 1993'te doruk noktasına ulaşmıştır. 24 Mayıs 1993'te Bingöl-Elazığ karayolunu kesen P.K.K militanları, eğitimlerini tamamlayarak görev yerlerine sevk edilen silahsız 33 eri otobüslerinden indirerek, kurşuna dizmişlerdir. P.K.K'lılar, bu olayda 13 er, bir polis ve 8 vatandaşı da kaçırmış, alçakça yapılan bu katliam sonrasında takibe alınan teröristlerden 10 P.K.K'lı öldürülmüş ve kaçırılanlar kurtarılmıştır.

1993 – 1998 P.K.K'nın

İdeolojisini Büyük Ölçüde

Gözden Geçirdiği Dönem:

Bu dönem P.K.K'nın hem güçlü bir şekilde ayakta kalabilmesi ve hem de, yurt dışında kimi ülkelerde faaliyetlerine devam edebilmesi için ideolojisini gözden geçirdiği dönemdir.

İdeoloji olarak Komünizmi benimseyen P.K.K bu süreçte, sosyalizmi benimsemiş, kadın erkek eşitliğini göstermek için örgüt içinde görevli kadınlarda erkeksi davranışlar öne çıkarılmış ve kadınların cinsel öğeleri göz ardı edilmiştir. Örgüt içinde dine karşı tolerans gösterilmesi de bu döneme rastlar. Bu değişimler sonucunda P.K.K, Kürt Devleti söyleminden vazgeçmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti altında otonom bir yapı amaçladığını söylemeye başlamıştır.

Bu dönemin önemli bir başlığı da; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bu süreçte savunma harcamalarına ayırdığı payın %10 artması ve P.K.K'nın gerçekleştirdiği terör olaylarını bastırabilmek için yıllık 8 milyar ABD doları seviyesine ulaşmış olmasıdır.

P.K.K'nın Sivillere Yönelik

Gerçekleştirdiği En Acımasız

Olayı, Başbağlar Katliamı:

5 Temmuz 1993 tarihinde 100'e yakın P.K.K mensubu, Erzincan'ın Kemaliye İlçesinin Başbağlar Köyünde, sivilleri kurşuna dizip, evleri ateşe vermiştir. Bu olayda 31 kişi hayatını kaybetmiş, 3 kişi de yaralanmıştır. Bu kanlı katliam, örgüt'ün lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonra yargılama sürecinde; P.K.K'nın eylemlere örnek olarak gösterilmiştir.

 Bu yargı sürecinde Abdullah Öcalan, bu olaydan haberi olmadığını, olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı P.K.K sorumlusu olduğunu ifade ederek, katliamı P.K.K'nın gerçekleştirdiğini kabul etmiştir.

1996 Yılına, P.K.K'nın İntihar

Eylemleri Damgasını

Vurmuştur:

30 Haziran 1996'da Zilan Kod adlı (Zeynep Kınacı) PKK'lı kadın militanının vücuduna sarmış olduğu bombaları, Tunceli'de istiklal marşımızın söylendiği sırada patlatması sonrasında ikisi astsubay, toplam 6 askerimiz şehit olmuşlardır. Bu olay, P.K.K'ya mensup bir kadın militanın gerçekleştirdiği ilk intihar eylemidir.

25 Ekim 1996'da ikinci bir canlı bomba olayı daha gerçekleşmiştir. Adana'da Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü bahçesindeki polislerin arasına dalan P.K.K militanı Leyla Kaplan, üzerindeki bombayı patlatarak, 3 polis memurunu şehit etmiştir.

T.S.K'nın Kuzey Irak'ta

Gerçekleştirmiş Olduğu P.K.K'ya

Yönelik Sınır Ötesi Operasyonları:

 1997 yılının Mayıs ayında P.K.K'ya yönelik olarak T.S.K'ne mensup 200.000 asker ve geçici köy korucundan oluşan bir kuvvet Kuzey Irak'a girerek, bu bölgedeki P.K.K kamplarına karadan ve havadan büyük bir operasyon gerçekleştirmiştir.

'Çekiç Harekâtı' adı verilen bu operasyonda 13 Subay, 3 Astsubay, 62 erbaş ve er ve 21 Köy korucusu şehit düşmüş, 338 personel yaralanmıştır. Harekât bölgesinde 2730 P.K.K'lı cesedi tespit edilmiş, 415 terörist sağ olarak ele geçirilmiştir.

P.K.K'ya karşı gerçekleştirilen bu en büyük operasyondan önce; 1995 yılında da 'Çelik Harekâtı' adı verilen ve 35.000 askerimizin katılımıyla; Kuzey Irak'ta büyük bir operasyon daha yapılmıştır. Bu operasyon sonrasında 64 askerimiz şehit olmuş, P.K.K'nın kaybının da 568 olduğu açıklanmıştır.

P.K.K Terör Örgütünün 2'nci

Adamı Şemdin Sakık'ın

Yakalanması:

Şemdin Sakık, 'Aile baskısı, ağalık sistemine isyan ve devlet baskısına tepki' olarak P.K.K'ya katıldığını ifade eden Sakık; örgütün dağ kadrosunda 18 yıl görev yapmıştır.

Örgütün 2 numaralı ismi ve önemli bir konumda olan Şemdin Sakık; (Kod adı: Parmaksız Zeki) kardeşi Arif Sakık'la birlikte 15 Mart 1998'de örgütten ayrılarak, Mesut Barzani'nin yanına sığınmıştır.

13 Nisan 1998 tarihinde Kuzey Irak'ın Duhok kentinde düzenlenen bir askeri operasyonda, kardeşiyle birlikte yakalanarak Türkiye'ye getirilmiştir. Bu operasyonda "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kullanıldığı yıllar sonra MİT tarafından doğrulanmıştır.