Cumhurbaşkanı seçimlerine çok az zaman kaldı. Bu arada çatı adayımızda belirlendi. Az çok AKP adayı da belli. İlk kez köşkün sahibini güya halk belirleyecek. Yani dayatılan ve birbirinden farkı olmayan iki adaydan birini seçmek zorundayız.
İki muhalefet parti, çatıyı oluşturarak, “Büyük uzlaşma” elde etmiş oldu. Hem de hiç tartışmadan, tek bir kişi bile (yönetimden) karşı çıkmadan. Yağdan kıl çeker gibi… 
Her iki muhalefet lideri, çıkarılan bu adayı büyük bir çaba ile allayıp-pullayıp bizlere sunmaya çalışıyor. Neymiş partiler üstüymüş. Sorarım, bir kişinin siyasi seçimini ille bir parti içinde var olması mı belirler? Durduğu nokta, attığı imzalar o kişinin siyasi görüşü için belirleyici değil midir?
İhsanoğlu, “Fransa için Napolyon, ABD için George Washington neyse Türkiye için de Atatürk odur. Türkiye’de Atatürk meselesi gündeme geldiğinde yapılan şu: Bir kesim onu yargılıyor ve tamamen reddediyor. Bir kesim ise yarı Tanrı misali kutsuyor. Ne kutsamalı ne de reddetmeliyiz. Türkiye’nin bu tartışmaları çoktan aşmış olması lazım.” dedi. Bu meseleye pardon tartışmalara da böylece nokta koymuş oldu.
Bir ülkede Atatürk her gün karalanıyorsa, bir ülkede cumhuriyet kazanımları tek tek yok ediliyorsa ve bir ülke laik iken, İslam devleti kurma çabası içindeyse, bu halk için Atatürk bir mesele değil bir davadır.
Hatırlayalım; referandum oylamasında da “Yetmez Ama Evet”çiler vardı. Ülkemizin aydınları, gazetecileri, yazarları ve politikacılarıydı bu kişiler. Vitrine kanıp, raflardaki dosyaları göremeyen evet çiler. 
Aynı tartışmalar o zamanda yapılmıştı. Zaman ve iktidar uygulamaları, ‘hayır” oyu verenleri haklı çıkarmıştır. O zaman evet diyenler, şimdilerde, “hata yaptık” demektedirler.
Referanduma hayır oyu verenler, paranoya olmakla, darbeci olmakla suçlanmıştı. Şimdi de değişen bir şey yok. Dayatılan çatı adayına olumsuz bakanlara, kışkırtıcı denilmekte. Hatta AKP’nin oyununa gelindiği iddia edilmektedir. 
Olabilecek seçim sonuçlarına bir bakalım. AKP adayı Erdoğan olurda seçilirse, son kez balkon konuşması yapacak ve bir daha o balkondan inmeyecek. Çünkü parlamenter sistem ortadan kaldırılacaktır. Tek adam…
Yok, çatı adayı cumhurbaşkanı seçilirse ve 2015 genel seçimlerde AKP’nin tekrar iktidar olacağını düşünürsek ya da koalisyon hükümeti kurulduğunu düşünelim, (yok birbirlerinden farkı) gene değişen bir şey olmayacaktır. Sadece tek adama geçiş fiilen sürecek ve biraz ertelenmiş olacak.
Biline ki bu büyük uzlaşma, AKP-Y-CHP-MHP arasında gerçekleşmiştir. Yani Erdoğan’ın dediği gibi, “ters köşe” bir durum oluşmuştur.
Hiç akla gelmez mi, ‘MHP ve CHP ülkemiz parçalanırken, bayrağımız indirilirken, onca torba yasa çıkarılırken neden bir araya gelemediler?’ diye…
Yerel seçimlerde Sarıgül örneği, demek oluyor ki Y-CHP ye hiçbir ders çıkartamamıştır. Ha Toptaş ha Sarıgül, demiştik çünkü…
Haklı oldukları tek fikir var. Evet, çatı adayı AKP seçmeninden de oy alabilir. Ancak amaçlanan hedefi değiştirmez. Sadece yol değişir. Halbuki yolumuz sadece ve sadece “ASLANLI YOL” olmalıdır.
Ülkemizin bu hedeflenen sistem değişikliğinde pay sahibi olmaktansa, şerefli mağlubiyeti seçenlerdenim.