Ben bakamıyorum bu çocukların resimlerine. Hepsinde aynı bakış… Gözler hep uzaklara takılmış. Belli ki uzaklarda düşleri var, uzakta istikballeri var. 
Çok sevdikleri ülkesinin aydınlık yarınları var.
Suçluyuz…
Olmadı, koruyamadık sizleri. Bırakalım korumayı halen katilleriniz serbest. 
Bir insan, bir gencecik fidan, nasıl haince dövülerek öldürülür ki? Hangi ananın yüreği dayanır bu öldürülme anını izlemeye?
“Çektim, sıktım 3 tane” diyen katil, hala aramızda dolaşıyor.
Dayanamadı zaten bir ana… Oğlunun üzerine bir araba yürümüştü. İçinde insanlıktan çıkmış bir sürücü, bir hain. Mehmet’ini aldı elinden. Dayanamadı ana yüreği, çok geçmedi uçuverdi oğlunun yanı başına. 
Onlar, güneşe gömüldüler…
Masada bir ekmek… Asla dilimlenemeyen. Belki de o günden beri kursaklarına bir lokma ekmeğin giremediği bir anne ve bir baba. 
O daha çocuk, çocuk kalbiyle, doyamadan hayata, doyamadan anasına, babasına karanlığın içine gömülü verdi. 
Bu sefer ateş sadece düştüğü yeri yakmadı. Ateş hepimizin yüreğine düştü. 
Tıpkı Soma gibi, tıpkı her gün ölen,  adını iş kazası denilerek günah çıkartılmaya çalışılan işçilerin, ailelerine düşen ateş gibi.
Ne zaman bu ateş onlarında hanelerine, yüreklerine düşecek, ne zaman ihmalin kader olmadığını görecekler?
Böylesi bir ateş onların da hanelerine düşer mi?
Ölen, şehit düşen askerler hep fukara, yoksul aile çocukları.
İnşaatlarda, şantiyelerde toplu ölen insanlar hep yoksul.
Maden ocaklarda yok olan o bedenler hep borçlu. 
Yaşamak için ölümü göze alan insanlar…
Depremde ölen onca insan, ucuz, deprem güvencesi olmayan evlerde yaşayan orta sınıf.
Sele kurban giden vatandaşlarımız, devlet eliyle teslim edilen Toki kurbanları ve gene orta kesim aile.
Kamyonlara doluşarak, düğün-dernek giderken devrilen ve ölen onca insan köylü.
Savaşa giden, kolu-bacağı yok olan ve hayatını teslim eden insanlar gene halk.
Gıda zehirlenmesinden, bulaşıcı hastalıktan ölenler gene çaresizler.
Ne yazık ki bu iktidarlara oy verenlerde bu insanlar. Giderek fakirleştirilen, giderek yarınına borçlu uyanan hatta  yarınsız kalan insanlar… 
Daha yeterince fakirleşmediniz mi? Yeterince cahil bırakılmadınız mı?
Günümüz köleliği budur işte.