Okullar kapandı, öğrenciler tatilde. Ama okullar kapansa da, hatta mezun olup yıllar geçse de herkesin unutamadığı bir öğretmeni vardır. Benim mesela. Ortaokul ve lisede Alman bir biyoloji öğretmenim vardı. Roland Roser’di adı. Herr Roser derdik. Bize biyoloji dersinde anlattıkları hala aklımda. Tüm köpeklerin kurt kökenli olduklarını, kurtların kendi arasında bir hiyerarşisi olduğunu, kedilerin ilk kez antik Mısır’da görüldüklerini vb. Almanca anlatır, biz de hayran hayran dinlerdik kendisini.  Sindirimin aslında gıda borusu etrafındaki kaslar sayesinde yapıldığını sınıfın en kısa öğrencisini ters çevirip su içirerek anlattığı bile olmuştu. Neyse ki ben sınıfın en uzun öğrencisiydim.

Ama Herr Roser’le ile ilgili bir anımı hiç unutamam. Beni ayağa kaldırıp bir soru sormuştu bana. Cevaplayamamıştım. Çok merhametliydi Herr Roser. Sesini dahi yükseltmezdi. Ama bana verdiği yanıt bugün gibi aklımda: “Nasıl Müslümansınız siz? Hiç Kur’an okumuyor musunuz? Bu sorunun yanıtı Kur’an’da yazıyor. “ O sorunun yanıtını bulmak için 13 yaşında Kur’an okumaya başlamıştım. Samimi bir hıristiyandı Herr Roser. Ama benim müslüman inancımın oluşmasına vesile olmuştu. Lisede derslerimin zayıflamıştı bir ara. Beni kenara çekip, “Ne oluyor sana, benim tanıdığım Korkut, bu değil.” demişti. Sadece onun değil, diğer derslerimin de düzelmesine neden olmuştu. Olur da bu yazıyı okursa, artık Almanya’da yaşayan öğretmenime selam gönderiyorum. Şimdilerde sosyal medya aracılığıyla Herr Roser’in emekli olduğunu öğrendim. Kendisine emeklilik döneminde bolca tatil ve dinlenme dilerim. Umarım emeklisine iyi davranan Almanya’nın şartlarını iyi değerlendirir.

Herr Roser artık emekli olsa da Türkiye’de halen sevilen, başarılı ve idealist öğretmenler var. Birgün sahibi olduğum Liburudenda Sahaf’a bir mesaj geldi. Kendisinin Mardin Kızıltepe’de bir tarih öğretmeni olduğunu, okula kütüphane kurmak için kitap topladıklarını yazıyordu mesajda. Mahmut Olur ismi. Baktım hemen sosyal medyasına. Öğrenciler etrafında pervane. Öğretmen masasının etrafı cıvıl cıvıl, okumaya hevesli öğrencilerle dolu. Benim az önce anlattığım öğrencilik yıllarım geldi hemen aklıma.

Aslında bu haberi duyurmayacaktım ama artık yapılan iyilikleri duyurmak gerek. Çünkü dünyada insanlara o kadar moral bozucu ve kötü gelişmeler duyuruluyor ki, çığ gibi büyüyen bu gelişmeyi de kamuoyuna aktarmak lazım. Neyse lafı uzatmayalım. Ben de kitapçı dükkanımda büyükçe bir koli hazırladım. İçine gençlerin seveceği romanları ekledim. Nutuk, sözlük, imla kılavuzu ve Hz. Muhammed’in hayatını içeren kitapları da eklemeyi de ihmal etmedim. Çünkü biz böyle büyütülmüştük. Atatürk ve Hz. Muhammed’i seven ve sayan birbirinden ayırmayan bir nesildik. Şimdi halkın düşünce yapısı nereye gidiyor, değinmek bile istemiyorum.

Bugüne geldiğimizde Mahmut Olur’un başlattığı “Ben okudum sen de oku” kampanyasıyla on bin kitaplık bir kütüphane kuruldu. Köy okulları için de ayrıca tam 9885 kitap toplandı. “Dünyadaki en güzel şey bir çocuğun gülümsemesidir.” diyen Mahmut Hoca, şimdi de “Temiz dişler, güzel gülüşler.” sloganıyla yeni bir kampanya başlattı. Bu kampanya kapsamında köy okulları için diş fırçası ve diş macunu toplanıyor.

Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hocası’nı izlemeyen yoktur. 1970’lerden bugüne neredeyse dört kuşak severek izledik O’nu. Mardin’de Ali Rıza Alparslan Anadolu Lisesi tarih öğretmeni Mahmut Olur da, yaşayan Mahmut Hoca adeta. Bakın bu yıl ki mezunları için nasıl duygu yüklü bir yazı paylaşmış kısa bir alıntı yaparak yazımızı noktalayalım: “Sizlerle iyi – kötü birçok anı biriktirdik. Gönül isterdi ki hep iyi anılarımız olsun. Fakat hayat böyle bir şey değil. Her zaman yollarımız dümdüz olmayacak. Biliyoruz ki yürüyeceğimiz bu yolda engebeler, çukurlar da olacak. Zaten yolda olmanın tadı da buradadır…”

 Haftaya bir sonraki yazımda daha sizlerle yine Önce Vatan Gazetesi'nde görüşmek dileğiyle!  Sevgiyle kalın…