Hoş geldin gönlümüze, sen ey Şehr-i Ramazan!

Nefsimize şifa ol, sen her zaman ve her an!

Sevgili dostlarım merhabalar! Nasılsınız efendim?

Dilerim Rabb'im bizleri yine bu mübarek aya ulaştırmayı nasip eder seneye ve apak nefislerle Rabb'imizin huzuruna çıkacak kullardan oluruz. 

Hayırlı Ramazanlar diliyorum sizlere! Hanelerinizden sağlık, afiyet, bereket ve huzuru eksik etmesin Mevla'm! 

Efendim bu kez rahatsız oluşumdan ve sınavlarımın yaklaşıyor olmasından dolayı gecikmiş bir Ramazan Ayı sohbetimiz olacak bu! Ancak yine de sizlerle birlikte olmak çok güzel bir duygu! 

Sevgili dostlarım bugün sizlerle farklı bir Ramazan Ayı sohbeti yapmak istiyorum. Zira Ramazan Ayı sabahtan akşama kadar sadece yemeden/içmeden uzaklaşmak olmasa gerek. Kötü alışkanlıklardan da uzaklaşmak için büyük bir fırsat bu kutsal ay.

Efendim başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum izniniz olursa!. 

Bir gün market alışverişi yapmak için evden çıktığımda dönüş yolunda yorulunca parkta oturmak biraz da dinlenmek istedim. Bronşit rahatsızlığım olduğu için öksürük krizi tutmuştu beni. Biliyorsunuz Adana'nın en güzel mevsimindeyiz artık. Her yer yemyeşil hava da mis gibi. Evet bahar geldi artık Çukurova'ya. Şimdilerde memleketim Kilis'e de gelmiştir bahar. Baba ocağına vuslata da sayılı günler kaldı.

Efendim etrafı dinlenip seyrederken yan banka iki bayan geldi. Daha oturur oturmaz öyle hararetli bir şekilde sohbet etmeye başladılar ki hani kulak misafiri olmamak da elde değildi. 

İftar menüsü, misafir ağırlama derken yaşam pahalılığı da sohbete müdahil edildi. Eh buraya kadar normal olan sohbetin bir anda şekli değişti. Biz kadınların fıtratında var olsa gerek bu dedikodu. Başladılar dedikoduya hem de bu iki bayan oruçlu iken. Daha az önce orucu bu yıl daha kolay tuttuklarını, açlık ve susuzluk çekmediklerini dile getirmişlerdi oysa. Ama maalesef ki aslında orucun sadece açlık/susuzluk değil, nefsi çoğu kötü şeyden uzaklaştırmak gerektiğinin bilincinde değillerdi. Hani en çok şaşırdığım nokta da uzun boylu bayanın ver yansın dedikodusunu ettiği arkadaşını iftara yemeğe davet etmiş olması idi. Yanı başındaki poşetlerde de iftar yemeği hazırlığı için malzemeler dolu idi. Bir tuhaf hissettim ettim kendimi. Eleştirdiğin kişiyle saatler sonra iftar sofrasında buluşup muhabbet edeceksin. Diğer bayan genelde dinleyip durdu. Bu da etik değildi bence. Ortak bir dostunuz dedikodu edilirken o atmosferde ne işiniz var? Ya karşısınızda kişiye bunun  doğru bir yaklaşım olmadığını dile getirin ya da o atmosferi solumayınız efendim. Hani nerde kaldı dostluğunuz? Hani nerde kaldı bu kutsal ayın feyzi? Hani nerde kaldı tuttuğunuz orucun kıymeti? Makbul olacak mı Allah katında bu iftar yemeğinin sevabı? Dedikodusunu ettiğin dostunla nasıl oturacaksın aynı sofrana? Nasıl tebessüm edeceksin yüzüne? Hiç kızarmayacak mı yüzün? 

Neyse efendim yeterince dinlenip ( kulak misafiri olduktan sonra) eve dönmek için kalktım. İki bayanın yüzüne acıyarak bakmaktan da kendimi alamadım. Ama aklıma tuhaf ve farklı sorular doluştu. Oruç bu mu? Bu kutsal ayın anlamı bu mu? Dostluk, yârenlik bu mu? Sırf çağırmadı demesin diye iftar daveti olur mu? İçten sunulmayan iftar yemeği sunumu dörtbaşı mâmur olsa neye yarar? İçinizden gelmiyorsa çağırmayın efendim. Zira o iftar sofrasının feyzini asla yakalamayazsınız ki zaten bir daha!  Keşke sofranın dili olsa da konuşsa nasıl dedikodu ve kahırla hazırlandığını. O dolu dolu alışveriş poşetleri dedikoya şahitlik edebilse keşke! 

Efendim eve varana kadar baharın muştusu güzellikleri seyrettim. Resimler çektim. Önümde baharın güzellikleriyle açan çiçeklerle hasbıhal oldum. Yaradana şükür ettim. Arkamda parkta bankta oturan iki bayanın dedikodularının çirkinliğini geride bırakarak. Eve geldim yemek hazırlığımı yap/et derken akşam iftar saati oldu. Gündüz yerini geceye bıraktı. Birgün daha ömürden gitti sesizce. Biz farkında olmadan hem de.

Efendim bahar gelişiyle, kendine özgü sebze ve meyvelerini bizlere sunmaya başladı. Badem en sevdiğim lezzetlerden biri. Şimdilerde taze çağlalar tuza bandırılarak büyük bir iştahla yenmeye başlasa da ben memleketim Kilis’te, mevsiminde kurutulmuş tuzsuz bademi tercih ederim. Hele hele yanında Horuzkarası siyah kuru üzüm de varsa oh değmeyin işte o zaman benim keyfime!. Akşam iftar saatinden sonra hem parktaki o iki kadının hareretli sohbetini düşündüm hem de çayın yanında ikramlık badem ve üzümlerden atıştırmaya başladım. Öyle keyifle yeyip sohbet ederken bir anda ağzımın içinde inanılmaz bir acılık hissettim. Birbirinin eşi gibi kasede duran bademlerden  birinin tadı inanılmaz acı idi. Öyle acı bir lezzet ki ağzımdan öncesi muhteşem tadı da aldı götürdü. Kaseye tekrar elim varmadı. Ya yine acı denk gelirse diye. Kasedeki bademler bana parktaki bayanları hatırlattı. Dostlukların acı ve tatlı olanlarını. Nasıl ki bademlerin hangisi acı hangisi tatlı tadına bakmayınca bilemiyor isek dostlukların tadını da ne yazık ki ortak yaşanmışlıklar olmayınca bilemiyoruz. Hani dedim keşke iftara davetli bayan ev sahipliği yapacak o dedikoducu bayanın acı dostluk tadını alabilmiş olsa da iftar yemeği ve dostluk davetini kabul etmemiş olsa! Ne kadar çok amin desem de boş. Hakkındaki konuşulanlardan bihaber sevinç içinde gitmiştir davete. 

Sevgili dostlarım başımdan geçen bu yaşanmışlıkları sizlerle sohbetimize taşımamdaki gayem oruç açlık değil nefsi her kötü huydan uzaklaştırmaktır. Bu olayın etkisinde kalmadım desem yalan olur. Keşke hemen uzaklaşsaydım oradan. Dilerim hep dostun tatlısı rastgele olur bizlere! Dostluk otağımızda acı badem tadında yarenlere yer olmadan masal âleminde huzurla yaşayabiliriz. 

Bayram yaklaşıyor efendim. Bu bayram da yine memleketime gideceğim kısmet olursa. Büyüklerimle, akraba ve dostlarımla bayramlaşarak bayrama ulaşmanın sevincini yaşayacağım. 

Her gün ömrümüzden sessizce kayıp giderken dilimizde gıybet, kalbimizde fesatlık, nefsimizde kıskançlık olmadan yaşamak nasip olsun bizlere inşallah! 

Dostlukların yapay değil içten olduğu muhabbetlerimiz daim olsun. Küskünlük ve kırgınlıkların olmadığı, savaşların olmadığı, kadına şiddetin olmadığı, hastalık  ve yoksulluğun olmadığı bir evrende yaşamak nasip olsun hepimize!

Efendim hepinize hayırlı Ramazanlar diliyor yapılan ibadetlerinizin Rabb'im katında makbul olmasını diliyorum. 

Yeniden birlikte olmak dileğimle sağlıcakla ve esen kalınız efendim.!