Sevgili dostlarım merhabalar! 

Nasılsınız efendim? 

Dilerim sağlık, mutluluk hanelerinizde ve gönüllerinizde her zaman yer alır.

Bugün sizlerle sohbetimizin konusu "8 Mart Dünya Kadınlar Günü". 

Biz kadınların günü olarak adlandırılmış olan bu günün bizlere herhangi bir getirisi var mı onu da inanın bilmiyorum. 

Savaşların hâlâ devam ettiği bir dünyada nice anneler ölürken... 

Kadına şiddet yüzünden nice kadınlar can verirken bu özel günde insan, mutlu olmayı da beceremiyor maalesef!

Hele hele 6 Şubat 2023 depreminde nice kadınlar feci şekilde can vermişken; bu kutlamanın anlamsız olduğunu düşünüyorum bir bakıma!. Konteynır kentlerdeki ve çadırlardaki kadınların meşakkatli yaşamlarını düşündükçe gel de kutla şimdi bu özel adlandırılmış günü!. 

Efendim hazır sohbetimizin konusu kadınlar ve özel adlandırılmış bu günleri olunca, hüzünlendiğim bir olayı da sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Şehiriçi dolmuşlarını çok sık kullanan biri değilim. Belki çok gezip tozmayı sevmeyişimden ya da alışverişlerimizi eşimle birlikte yaptığımız için olsa gerek. Lakin şehir dolmuşlarını kullandığım zamanlarım da oluyor tabii ki herkes gibi. 

Efendim işte çarşıda alışveriş için ihtiyaç duyduğum birgün yaklaşık bundan birkaç ay önce dolmuşa binmiştim. Biliyorsunuz ben işitme engelli bir bireyim. İşitme cihazımı yaklaşık 2,5 yıla yakın bir süre önce almış olduğum medikalcinin duyarsızlığı ve işini doğru dürüst yapmamasından dolayı bir türlü kullanamadım. Sonunda haklarımı savunarak gerekeni yaptırdım ama siz bir de bana sorun o süreçte ruh sağlığımın nasıl bozulduğunu. 

Şimdi sadece satmak için değil, cihazı daha rahat kullanılabilmem için çözüm arayıp bulan başka bir medikalci sayesinde ruh sağlığım yeniden düzeldi. 

Efendim işte kulağımda cihaz olmadığı o dönemde dolmuşa binmiştim. Karşımda ayakta yorgun bitkin benizli yaklaşık 45-46  yaşlarında olan bayan fısıltı gibi gelen sesiyle bana seslendi. Lakin ben dolmuşun kalabalık olmasından ve cihazım da takılı olmadığından bayanın ne dediğini bir türlü anlayamadım. Yüzüne dikkatli bakarak ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Bunu sürekli yapmak zorunda kalıyorum. Karşımdaki insanın dudaklarını okuyarak algılıyorum yöneltilen soruları. Ben dikkatli bakınca bayan utanıp başını eğdi. Öyle çok utandım ki!  Oysa ben onu duyamadığım için yüzüne dikkatle bakmak zorunda kalmıştım.

Dolmuş giderek kalabalık olmaya başladı ama ben bayandan bir türlü gözümü alamıyordum. Ayakta zor bela durmaya çalışan bayan yanıma gelerek" lütfen oturabilir miyim" dedi. Yan koltuk dolu olduğu için önce afalladım. Sonuçta benle aynı yaşta olan biri ona oturması için yerimi vermemi istiyordu. Kısa bir şaşkınlıktan sonra hasta olduğunu düşünerek yerimi verdim. Yaklaşık 10 dk sonra yanımda oturan bey de inince ben de yer verdiğim bayanın yanına oturdum. Gidilecek mesafe çok uzak değildi. En fazla 20 dakikalıktı. Fakat bayan otur oturmaz uyuklamaya başladı. Başı omzuma her düştüğünde özür dileyerek ayıldı. Yorgun mu hasta mı bir türlü anlam veremediğim bir merak sardı içimi. İneceğim duraktan bir önceki durak önce inince ben de indim. O önde ben arkada. Dayanamadım seslendim. "Bayan bir saniye bakar mısınız lütfen? dedim. Döndü selam verdi. Ona yer verdiğim için teşekkür etti.

Efendim lafı fazla uzatmayayım. Bayan hasta olmadığını söyledi. Ev temizliğinden döndüğünü ve çok yorgun olduğu için oturup dinlenmesi için yerimi vermemi istediğini dile getirdi. Koca bir evin temizliği bir günde kolay olmasa gerek: Kapı, pencere, koltuk sil... Yetmedi perdeleri tak... O da yetmedi banyo/ tuvalet yıka... Mutfak dolapları, yerler derken sabah 8 'de gittiği evden akşam 5'e kadar bir de aç karnına dönmüş olması yüreğime öyle dokundu ki! Saat 9'da ikram edilen kahvaltı ve arada sunulan kahve!! İnsan bedeni bu kadar işe dayanabilir mi? "Eee bedava mı geliyorlar efendim ücretlerini alıyorlar!" diyenler de oluyor mutlaka. Lakin ücretli geliyorlar diye de bu kadar işe hiçbir insanın gücü kuvveti yetmez ki! 

Bugün sizlerle bu anımı paylaşmak istedim zira bir insanın maddi gücü zaten el verse bu şekilde çalışmayı kesinlikle istemez. Düşünsenize bu bayan ya da bu şekilde çalışmak zorunda olan nice bayanlar yorgunluklarını daha atamadan bu kez de evlerinde yemek vs ile uğraşıyorlar. Varsa çocukları ile ilgilenmek zorunda kalıyorlar. Eminim yatağa uzanmak, dinlenip uykuya dalmak için can atıyorlardır. Gerçi onca iş yorgunluğunun verdiği ağrıyla uyku da doyurucu oluyor mu bilemiyorum.

Sevgili dostlarım bu kez bu yazımda adı konulmuş bu özel günde bu şekilde yaşama tutunan kadınlarımıza yer vermek istedim. İstedim ki onların günü olsun bugün. Evine nafaka götürmek için canla başla çalışan bu bayan, zihnimde uzun zaman yer aldı. 

Buradan sevgili bayanlarımıza seslenmek istiyorum. Lütfen ev temizliğine size yardım etmeye gelen bayanların yerine kendinizi koyarak davranın. Sonuçta onlar da yaradılış gereği bizim gibi naif bir bedene sahipler. Baylar gibi güçlü bir bedene sahip değiller. Bizim 1 haftada ancak bitirebildiğimiz genel ev temizliğini, onları 1 günde bitirmeleri için aralıksız çalıştırmamızın doğru olmadığını düşünüyorum. 

Çok sık kullanmadığım o dolmuş yolculuğunda bu yaşanmışlığın kareleri gözümde tekrar tekrar canlandı. Bana bakan solgun, bitkin, ayakta duramayacak kadar çalıştırılmış bir çift siyah göz ...

Hassas ve duygusal bir karektere sahibim. Çevremde acı tatlı tüm yaşanmışlıklardan çok çabuk etkilenirim. Bu yaşanmışlık beni çok düşündürdü. Şimdi cefakâr onca kadın varken ben "Kadınlar Günü"mü kutlayayım mı kutlamayayım mı bilemedim ki! 

Ya sizce....

Sevgili dostlarım; ama adet yerini bulsun diye, ben de bütün bu fedakâr kadınlarımızın özel günlerini kutluyor ve esenlikler diliyorum onlara! Yeniden sizlerle birlikte olmak dileğimle sağlıcakla kalınız efendim!...