Ehli keyfe keyf verir kahvenin kaynaması 

Eşşeği çileden çıkarır suppanın oynaması.

Ehli keyfin keyfini ne tazeler

Taze elden taze pişmiş taze kahve tazeler.

Kahve-yi rû-yi siyahın nefyi vardır bedene

Hak Teâlâ rahmet eylemesin tütünü icad edene.

(Anonim deyişler)

Sevgili dostlarım merhabalar!

Yaşantınızın her anı şiir tadında güzellikler ile dolu dolu olsun. 

Efendim bugün şöyle bol köpüklü  kahvelerimizi yudumlayarak, sizlerle   sohbetimize başlamak istiyorum. "Neden bu sıcaklarda soğuk bir içecek değil de kahve" der gibi meraklı bakışlarınızı sanki hisseder gibi oldum. Niye olacak efendim "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" derler ya hani! Şarkılarda, şiirlerde, muhabbetlerde bile yerini  alır daima kahve dostluğu. 

İşte ben de bu yüzden sizlerle dostluğumuz daim olsun istedim. Hem de kırk yıllık hatırı olan kahvenin neden artık dostluklarımızda hatırı gönülü kalmıyor, kırk gün değil kırk saat bile süregenliğini neden korumuyor merak edip,

işin içinden de çıkamayınca sizlerle olan hoş sohbetimize de taşımak istedim kahve/dostluğunu.

Ehh kahvelerimiz de hazırsa başlayalım mı artık sohbetimize efendim?

Sizler kahveyi nasıl seversiniz bilmiyorum ama ben kahveyi şekersiz ve sade bir fincanda yudumlamayı severim hem de bol köpüklü. Öyle yanında da çikolata, şeker vs...sunumlarla da aram yoktur.  Kahvenin o muhteşem tadına varmak isterim yudumlarken. Hele bu kahveye bana eşlik eden candan bir/iki de dost olunca işte o zaman ohhh değmeyin benim keyfime! 

Kurduğum dostluklarda da sadelikten yanayım. Gerçi sade dostların da sayısı azaldı mı ne? Zira yapay dostluk otağında diken üzerinde oturmuş gibi hissederim kendimi ya da her yanıma kıymık batırılıyor gibi olurum. Huzursuz olurum bulunduğum ortamdan. Afili sunumlu kahve yanında afili dostlukların kırk yıl hatırının da olamayacağı kanısındayım. Kahve muhabbetlerinin hele hele biz bayanlar arasında hatrı nedense artık hiç olmuyor. Bir bakıyorsunuz ki yudumladığınız dostluk kahvesi içinize zehir/ zıkkım oluyor. Erkekler arasındaki muhabbet için de aynı şey geçerli mi acaba!

Çoğumuz yaşama sıkı sıkı tutunurken keşkelerimiz hep olmuştur değil mi hayatımızda? 

Sevdiklerimize sıkı sıkı sarılıp zaman ayıramamanın  pişmanlığını da yaşamışızdır hâliyle. Hele hele dilimize sahip olamayıp gönül kırgınlıklarımızı da tamir edememişsek "ahhh!" çeker geçmişi de geri getiremeyiz ne yazık ki!

Hayatın bir oyun sahnesi olduğunu ve son perdesinin mutlaka kapanacağını da bile bile.  Oysa hayat bir nefesten ibaret değil mi? Lakin hiç ölmeyecek gibi davranışlar sergiler dururuz. Hatır gönül yıkmayı marifet zannederiz. Yok efendim yok nerdeeee kırılan gönlü tamir etmek!... "Tamam bugün,  tamam yarın" der erteler erteler dururuz. Oysa tamir etmeye ayıramadığımız zaman dilimimizin belki de son perdesindeyizdir.  Kimbilir belki benim de sizlerle son sohbetimdir bilemem ki!  Bunun vaktini ancak Rabb'im bilir.  Bu yüzden eğer sizlerle sohbetimizde bilmeden kırılmalarınıza neden olmuşsam da affola efendim! Rabb'im son nefesimize kadar hatır gönül bilen kullardan eylesin inşallah beni ve hepimizi! Zira hesap günü sual vakti gelince tamiri de imkansız olacak kırılan hatır ve gönüllerin. 

Sevgili dostlarım, zaman zaman arkadaş ortamında keyifle yudumlanan kahvenin masumluğuna dedikodu girer. 

"Ben dedikodu yapmam, eleştirmem" deseniz de "hooop" bir bakarsınız ki kendiniz de o masumane kahvenin tadını bozan  dedikodunun ortasında bulursunuz kendinizi. Oysa dedikodulara malzeme olan dostlarla da belki de kısa bir süre öncesi canciğer olup kahve de içmişsinizdir. Eee hâl böyle iken hatır gönül saymak kırk gün mü, kırk yıl mı yoksa kırk saat mi yerini koruyor acaba? Bilemedim ki!

KARACAOĞLAN da ne güzel demiş bakın dünya hayatının geçici ve yalan oluşu ile ilgili:

İller de konup göçerler 

Lale sümbülü biçerler

Ağalar beyler içerler 

Kahve de kara değil mi.

Efendim atalardan görülen hatır sayma, gönül alma değerlerimiz ne yazık ki küflü sandıklara konulmuş ve "ben merkezli" bir yaşamda bencilce yaşayıp gidiyoruz. Kapıda havlayan köpeğe bile "sahibinin hatırı var" diyerek taş atılmazken şimdilerde neredeyse sahibine taş atılacak kadar hırs bürümüş gözlerimizi.

Niye böyle olduk ki! Ayran içtik ayrı düştük misali dostluklar unutuluyor mu artık yavaş yavaş. İyi/kötü günde artık kimse kimsenin kapısını çalmaz oldu. Birlikte içilen kahvelerin o muhteşem tadı da artık ne yazık ki buruk kekremsi bir tadı oldu.

Geçmişe dönünce çocukluk yıllarımda dedem rahmetli kahveyi hep bol şekerli hazırlatırdı gelen konuklarına. Şimdi düşünüyorum da acaba konuklarla sohbet iyice tatlansın diye mi böyle hazırlatırdı? Özenle de  pişirilmesini isterdi kahvenin. O zamanlar 4-5 yaşında çocuktum tabii ki ama şimdi ailemde yaklaşık 40 yıl öncesi o bal gibi kahveden yudumlayan dostların hâlâ hatır gönül sayıyor olması da ne güzel bir duygu! Tabii ki bu hatır gönül saymalar da karşılıklı hissedilerek devam ediyor. 

Peki neden biz öyle değiliz. Kahve aynı kahve değil mi? Markalaşmış isimler hariç içeriği aynı değil mi ki? Eksik olan ne ki? Neden eski dostluklar daha güçlü ve kadim? Zihnimde bitmez tükenmez sorular sıralanmışken ehh bir de menengiç kahvesi de içeyim bari. Sizler de sever misiniz efendim menengiç kahvesini?

Aman efendim üfleyerek için menengiç kahvesini. Mis gibi aroması sizi cezbederken dilinizi de yakmayasınız. Sivri dilli dostların yüreklerimizi yaktığı gibi!

Neden bilmiyorum ama bugün hep kahve içmek istedim sizlerle birlikte. Öylesi güzel dostluklara eşlik eden kahvenin kırk yıl hatırı var diyerek dost ellerimiz hep açık olsun istedim. Dilimiz dostların yüreğine hoş seda ile dokunsun istedim. Dostluk otağımızda sadakat olsun istedim. Yüreğimizde sevgi/saygı olsun istedim. Bir fincan kahve dostluğuna vefamız olsun istedim. Birlik beraberlik içerisinde huzurla yaşamamızı istedim.

İçtiğimiz dostane kahvenin hatrı olsun istedim.

Kırılmışlıklara gönlümüzde yer vermeyelim istedim.

Ben nerde hata yaptım diye kendimizi de hesaba çekelim istedim. 

Dil de değil gönülden muhabbetler olsun istedim.

Dürüstlük, merhamet olsun istedim....vs

Bilmem ki çok şey mi istedim efendim?

Sevgili dostlarım; bir fincan kahveyle başlayan dostluklarınıza nifak tohumu ekmeden, hatır gönül yıkmadan, bakacağınız yüze tükürmeden, ahde vefayı unutmadan yudumlayalım dost otağımızda kahvelerimizi. 

Batıl inanç olan kahve falı için adet yerini bulsun diye ben de ters çevirdim fincanımı. Tuttum falıma da dilekler. Sizler için sağlıklı, huzurlu, aydın ve  kahve kokulu yarınlar diliyorum! 

Açmadım fincanı efendim tutmuş mu acaba falım?... Hadi hayırlısı olsun o zaman! 

 Efendim kalınız sağlıcakla. Sizlere bir kusurum olduysa da affola!...