Hayatta yaşadığımız her şeyi bir sebebe bağlamayı çok severiz. Bazen kendi kendimize sorular sorarız. Yaşadığımız onca şeyleri hakettik mi diye kendimize sorguya çekerken buluruz. Zaman zaman sırtımızda topladığımız taşların ağırlığından olduğumuz yerden hareket edemeyiz. Hareket edemediğimiz gibi sırtımızda yük olan taşlara anlamlar yükleriz. Yüklediğimiz her anlam kendi benliğimizi daha önce hiç bilmediğimiz sulara sürükler ve kendi benliğimiz zamanla o sularda silinir. Böylelikle kendi benliğimiz silinince yeni hayatımıza giren insanlar bizi tanıyamaz, kırmızı çizgilerimizi öğrenemez.

Yaşadığımız olaylara çok fazla anlam yüklemeden devam etmeliyiz ki geçmişte boğulmayalım. Çok düşünmek her zaman işi karıştırır. Kimi zaman hayatımıza giren insanlara da çok fazla anlam yükleyebiliyoruz. Hayatımıza giren herkes sonuna kadar bizimle yola devam etmek zorunda değil. İpin inceldiği yerde yolları ayırmak en sağlıklı karardır. Hayatımıza giren insanı bırakırken çok zorlanmamız son derece normaldir. İnsanlara bağımlı kalmamak, onlarsız da eyleme geçebileceğini öğrenmek kaçınılmaz bir son oluyor. Bazı şeyleri hayatta yaşamamız gerekiyor çünkü bazı yağmurlarda ıslanmak geleceğimizi sulandırıyor, yeşertiyor, besliyor.

Yağmurda kendi benliğimizde bizimle beraber ıslanıyor hatta hayatımıza giren insanlarda bizimle bu yağmurda ıslanıyor. Bizimle her yağmurda ıslanan kişi zaman zaman  diğer yağmurlarımıza eşlik edemiyor. Geçtiğimiz onca acılardan bile tecrübe edinip yola devam ediyoruz. Ben bunu neden yaşıyorum diye kendimizi sorguya çekmek yerine iyi ki yaşadım, iyi ki tecrübe ettim demeyi bilirsek yola doğru şekilde devam edebiliriz.

Yaşanan her olayı tecrübeye sabit ettirip, yağmurda ıslandığımız insanları o sokakta bırakıp yola devam ettiğimiz sürece adım adım ilerlemeye devam ediyoruz. Aslında yola adım adım ilerlemekte çok önemli değil. Önemli olan ilerledikçe kendimize olan saygımızı anlamamız, o suyun yansımalarında başkasının yüzünü değil kendi yüzümüzü görmemiz, kendi yüzümüzü gördükçe her olayı aşabileceğimizi anladığımız bir yüz ifadesi takınmak oluyor. Böylelikle hayatımızın duvarına başkasının değil kendi kurallarımızı yazmış oluyoruz.

Yola devam ederken sakın neden diye sorma,

Sen sadece yağmurun kokusuna odaklan,

Sen sadece yağmurun keyfini çıkart,

Sen sadece yağmur damlaların tenine düştüğünü hisset,

Unutma yola devam edebilmek için bazı yağmurlarda ıslanman gerek.