Uluslararası hukuku hiçe sayan Ermenistan'ın 30 yıllık işgal faktörü, dünyanın adaletten bahseden büyük güç merkezlerinin zaafını bir kez daha ortaya koydu. Azerbaycan'ın barış çağrıları uluslararası hukuk ilkeleriyle örtüşse de neo-emperyalist sömürücü merkezler Ermeni lobilerini "besledi" ve nefreti, etnik hoşgörüsüzlüğü ve faşizmi teşvik etti.

Uluslararası Savaş Hukuku (veya Uluslararası İnsancıl Hukuk), devletler arasındaki silahlı çatışmalar sırasında uygulanacak hukuk kural ve ilkelerini düzenleyen bir hukuk alanıdır. Bu kanunun temel amacı savaştan kaynaklanan insan ve mal kayıplarını en aza indirmek, insan haklarını korumak ve savaşın etkilerini sınırlamaktır.

İşgalden kurtarılan bölgelerde ortaya çıkan çok sayıda faktör, Ermenistan'ın sadece işgal etmediğini, aynı zamanda devlet düzeyinde çevre, kültür ve alanlarda suçlar işlediğini gösterdi.

Savaş hukuku, insancıl hukukun temel ilkelerini yansıtan bir dizi kurallardan oluşur. Bu kurallar savaş sırasındaki askeri faaliyetleri düzenlemek ve savaşın etkilerini sınırlamak için oluşturulmuştur.

Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal ederken Hocalı, Ağdaban, Başlıbel, Meşeli ve Baganis Ayrm'da gerçekleştirdiği katliamlar henüz uluslararası hukukta tanınmamış trajedilerdir.

Yani eğer işgalin kendisi bir suçsa ve küresel dayanışmayı gerektiren bir olguysa, işgal sırasında işlenen bireysel suçların da uluslararası davaya açılması gerekir.

Azerbaycan, toprak bütünlüğünü sağlayan ve barışa zorlamayı içeren operasyonlarda bu ilkeleri tam olarak korumuştur. Ermenistan 1990'lı yıllarda uluslararası hukukun tüm ilkelerini ihlal etmesine rağmen ne bu olaylara ne de 44 gün süren Vatanseverlik Savaşı sırasında Gence, Berde gibi şehirlerde sivil nüfusumuza yönelik saldırılara yaptırım uygulandı. Azerbaycan, tüm bölücüleri hukuki gerçeklerin önüne koyarak siyasi merkezlerin hukuku oyuncağa dönüştürme eğilimine son veriyor.

Azerbaycan, 27 Eylül'de (2020) başlayan operasyonlarla dünyada tek olarak savaşın haklılığını kanıtlayan ülkedir.

Azerbaycan operasyonlarda uluslararası hukukun tüm ilkelerine uymuş ve savaş sonucunda uluslararası hukuku güvence altına almıştır.

İnsancıl hukuk, sivillerin zarar görmesini önlemek ve savaş zamanındaki acılarını en aza indirmek için kurallar uygular. Cenevre Sözleşmelerinin 4. Bölümü sivillerin haklarıyla ilgilidir. Azerbaycan, barışı koruma operasyonlarıyla tek bir sivil halka bile zarar vermeyerek uluslararası hukuka ve hümanizme bağlılığını gösterdi.

Azerbaycan'ın zaferi bu açıdan da önemlidir.