İronik bir dünyada yaşıyoruz… Bir yandan vatandaştan kemer sıkmaları isteniyor bir yandan yumuşama dönemine giriyoruz.
Sıkıntı şu ki, yüzü gülen ve yumuşayan taraf bizler değiliz. Bizlerin kemeri sıkılıyor. Gücü elinde bulunduranların kemerlerinin gevşetilmesi için bizden “kemerlerin sıkılması” isteniyor. Bu durumu destekleyenler ise hep birlikte kemer sıkmanın aslında bir tür yumuşama olduğunu iddia ediyor. Yani bugün normalleşme dediğimiz şeyin insanlarımızda yoksullaşma anlamına geliyor. İroni diye bahsettiğim şey ise içinde yaşadığımız düzen.

Sözünü ettiğim ‘kemer’ harçlığını çıkarmak için çalışmaya başlayan pırıl pırıl genç bir insanın boğazını sıktı. Motokurye olarak işe başlayan üniversite öğrencisi olan Ata Emre Akman, daha ilk maaşını bile alamadan öldü. Hepimizi etkileyen hayat pahalılığı onu da etkilemişti… Gençsin, bir şeyler yapmak istiyorsun, ailesine yük olmamak için kendi harçlığını çıkarmak istiyordu. Ancak tasarruftan bihaber olan ve sürekli semiren bir düzende yaşayan bizler için kemer sıkmak zorunluydu. Bu düzen, Ata Emre’nin yaşamasına izin vermedi. Hayatta kalmak için mücadele ederken vahşi bir cinayete kurban gitti.

6 suç kaydı bulunan bir cani tarafından 25 yerinden bıçaklanarak vahşice öldürüldü. Katil, bu çürümüş düzenin yarattığı insan profillerindendi. “Bu nasıl bir adalet sistemi?”, “6 suç kaydı bulunan şahıs nasıl elini kolunu sallayarak gezebilir?” diye soruyorum ama sonra kendi kendime cevabını buldum. Artık öyle bir kokuşmuş bir düzen ki bu, suçlular adalete teslim edilmiyor aksine hepsi bu cani gibi elini kolunu sallayarak geziyor. Adeta suç makinesiydi.

Bize uzak ve yabancı olsa da bir o kadar da yakınımızdaydı bu caniler. Uzakken öfkelendik. “Ah o cani elimize bir geçse...” dedik. Peki ya bir gün yakınımıza kadar gelirse… Bir gün benim ve sevdiklerimin karşısına böyle bir cani çıkar mı diye düşündükçe kanım dondu. Maalesef ki bu düzende suçluların elini kolunu sallayarak gezdiğini, suçsuzların da cezalandırıldığını biliyorum. Her şeyden çok da gencecik yaşında hayattan koparılan arkadaşımız için kahrolduk.

Unuttuğunuz ve hatırlamamız hatta hafızamıza kazınması gereken bir şey vardı, gencecik yaşında Ata Emre’yi çalışmak zorunda bırakan, suç makineleri yaratan ve sonrasında bu suçluları salarak insanlarımı önüne yem gibi atan bu çürümüş düzendi. Birilerinin yumuşarken aslında hepimizin kemer sıktığı, "her şey çok güzel olacak" naralarının arasında ay sonunu getirmek için çırpındığımız ve bazılarının zenginlikten gözünün döndüğü, bizim ise iş çıkışı yorgunluktan kendimizi bile görmediğimiz o düzen.

Katil tek bir kişi değildir bu kokuşmuş düzene çanak tutanların hepsi benim gözümde katildir. İşte tam da bu yüzden çürümüş düzenin yarattığı o çirkin canavarların hayattan kopardıklarına üzülürken o canavarları yaratan düzen kimlerin eseriyse onlardan hesap sormalıyız. Kokuşmuş düzene artık dur demenin zamanı geldi!