“Sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ait bu cümle, bence en çok dikkate alınması gereken sözlerinden biri…


Oysaki Türkiye’de sanat, özellikle de müzik sektörü son 20 yılda ciddi bir erozyona uğradı. 2000’lerin başında, “Halk bunu istiyor, bunu tercih ediyor.” denilerek bazı şarkılar deyim yerindeyse topluma dayatıldı. Örneğin bir televizyon programı hazırlanmadan önce, önceki reytingler dakika dakika incelenir. Gerçekten de bazı isimler ekrandayken reytinglerin yükseldiği çıkardı ortaya.


Hal böyle olunca, reytingi yüksek çıkan sanatçıya ekranda daha çok süre verilirdi. Faka o dönem reytingi ölçen firmanın da sağlıklı bir ölçüm yapmadığı çıktı ortaya ve yerini başka bir reyting ölçüm şirketine bıraktı.


Bu durumda insan düşünmeden edemiyor. Kalitesiz şarkıları halka ulaştırmada magazin ve müzik programları mı, yoksa o dönemin reytingi ölçen firması mı hatalı? Öyle ya, bir programın uzun süreli yayın yapması için yüksek reyting rakamlarına ulaşması gerek. Nasıl olduysa oldu, bir dönem yani 2000’ler, ülkemizin müzik sektörü için ölü bir dönem olarak geçti. Bir şarkılık, bir kliplik, bir single’lık şarkıcılar… Günümüzde çoğu hatırlanmıyor bile.


Artık 2024 yılındayız. Müzik sektörü yine kan ağlasa da, özellikle altın çağını yaşadığı 90’ları mumla arasa da, 2000’lere nazaran yine de daha iyi durumda. Çünkü artık video paylaşım sitelerine bir klip konulduğu zaman, izlenme rakamlarını görüyorsunuz. Rakamların her an sergileniyor olması, “halk bunu istiyor.” diye lanse edilen şarkıcıların, aslında kimse tarafından istenmediğini ortaya çıkardı. Peki bu şarkıcıları kim ya da kimler lanse etti? Amaç sadece reyting miydi? Yoksa işin içinde başka bir iş mi var?


Televizyon programlarında reklam yapılması yasak. Hiçbir logonun görülmemesi gerekiyor. Haliyle bu markalar ekrana verilirken flu yapılması lazım. Bu gerçekliği zaten herkes biliyor ve bu konuda RTÜK’ün denetimleri oldukça etkin. Fakat aynı denetim örneğin bir magazin programında, ünlü şarkıcı ya da oyuncu seçiminde ve o ünlüyle ilgili programda kullanılan süre ile ilgili yapılmıyor. Öyle ya, neden bir şarkıcı yeri geldiği zaman 10 dakika kullanılıyor da, başka bir şarkıcı 20, hadi bilemedin 30 saniyeden fazla ekranda duramıyor? Benim naçizane tavsiyem, tüm tv yapımcılarından, RTÜK tarafından belirli aralıklarla bu konuda izahat istenmesi. Böylece özellikle magazin yapımcıları, ünlülerden rüşvet aldıkları yönündeki suçlamalara karşı aklanmış olurlar.


Haftaya bir sonraki yazımda daha sizlerle yine Önce Vatan Gazetesi’nde görüşmek dileğiyle! Sevgiyle kalın…