Tartus’taki ile Lazkiye’deki üsleri üzerinden Ortadoğu’da bir bölgesel güç olma kararlılığında olan yeni güney komşumuz Rusya’nın bir uçağı, 2012 sonrasında belirlenen angajman kuralları çerçevesinde Türk jetleri tarafından düşürüldü. Bu gelişme bir Türk-Rus savaşına yol açmasa da iki ülke ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Bölgede, tarihi boyutu mutlaka dikkate alınması gereken bir paylaşım savaşı yaşanmaktadır. Bir Ortadoğu gücü olarak Suriye’de bayrak gösteren Rusya’nın savaş uçağı, bu paylaşım kavgası sürecinde Türkiye tarafından düşürülüyor. Bu Gelişmenin nedeni ve olası sonuçları, çok dikkatli bir şekilde irdelenmelidir. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un, “Uçak düşürme planlı bir provokasyondur” iddiası ciddi bir suçlamadır.

Kurulmak istenen yeni Ortadoğu denkleminde Türkiye’nin çok gerçekçi bir denge politikası izleme gibi zorunluluğu vardır. Türkiye ilginç bir ikilemle karşı karşıyadır. ABD “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e bağlamam kararlılığında. Kazanımlarını ve Ortadoğu’daki pozisyonunu koruma adına Suriye’nin toprak bütünlüğünde ısrarlı olan Rusya, “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e bağlanmasına karşı çıkıyor. Mare Hattı’ndan Lazkiye’ye uzanan bölgede, Kızıldağ’da, Halep’te, Türkmen Dağı ve çevresinde Türkmenlere bomba yağdırıyor. Hedefi, Şam rejimi ile muhaliflerinin masaya oturacakları 1 Ocak öncesinde Esad’ın elini güçlendirecek kazanımlar sağlamak.

Suriye’deki stratejik derinliğini koruma çabasında olan Türkiye de “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e uzatılmasına olumlu bakmıyor. Fakat aynı Türkiye, karşı çıktığı koridoru Akdeniz’e bağlayacak olan Cerablus-Azez hattında, müttefiki ABD ile birlikte IŞİD/DEAŞ’a karşı “Büyük Operasyon” gerçekleştiriyor. Bölgedeki Türkmenler de bu operasyona karadan destek sağlıyorlar. Önemli olan, “Büyük Operasyon” sonrasında, Amerikalıların Menbic Boşluğu” dedikleri bu bölgenin kimlerin kontrolünde olacağıdır. Türkiye’nin önerdiği güvenli bölgeler hayata geçirilebilecek midir?

Çok dikkatli bir denge politikası izlemek zorunda olan Türkiye’nin işi gerçekten çok zor..

M. KEMAL SALLI

Günlerdir yüreğimizi dağlayan haberlere göre, Türkmen Dağı’nda, soykırıma yönelik bir Türkmen katliamı yaşanmakta. Rus hava saldırılarının desteğindeki Esad ordusu, Türkmen Dağı ve çevresini ele geçirebilmek için, Türkmen yerleşim birimlerine bomba yağdırıyorlar. Bayır-Bucak Türkmenleri yüzlerce yıldır yaşadıkları topraklarını terk edip Türkiye sınırına koşuyorlar.

Askeri ve diplomatik Rus kaynaklar saldırıların yalnızca terörist grupları hedef aldığını söylese de, bu söylem gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu saldırılardan en çok zarar gören Türkmenlerdir. Bu felaket sürpriz bir gelişme değildir; 3-4 Ekim tarihli “Suriye’de Neler Oluyor?”, 8 Ekim tarihli “Rusya Türkmenleri Neden Vurdu?”, 20 Ekim tarihli “Halep’e Dikkat!”, 23 Ekim tarihli “Halep Fırtınası” ve 13 Kasım tarihli “Cerablus-Rakka Bilmecesi” başlıklı yazılarımızda yaklaşmakta olan bu büyük tehlikeye dikkat çekmiştik. “Dikkat, Halep fırtınası Ortadoğu coğrafyasını altüst edebilir!” demiştik.

Rus uçağının sınırımızı ihlal etti” gerekçesiyle düşürülmesi sonrasında yaşanan gelişmeler Ortadoğu krizinin ne yönde çözümleneceği konusunda belirleyici olacaktır. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Türkiye’de düzenlenecek Rusya-Türkiye Ortak Stratejik Planlama Grubu toplantısı programını iptal etmesi olayların, Türk-Rus ilişkilerinin geleceğinde belirleyici olacak bir karardır. Rus uçağının vurulması sonrasında yaşanan diplomatik gerilimin çok ciddi siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçları olabilir. Putin’in “Bizi sırtımızdan vurdular” çıkışı, “karşılıksız bırakmayız” kararlılığını da içeren bir mesajdır. Rusya’nın bu olayı kolayca içine sindiremeyeceğinin bir göstergesidir. İçinde bulunduğumuz konjonktürde krizin, şimdilik kaydıyla, paranteze alınma olasılığı yüksektir, ama Lavrov’un “Uçak düşürme bir provokasyondur” değerlendirmesi ciddiye alınması gereken bir uyarıdır.

Yazılarımızda hep vurguladığımız gibi, Cerablus-Azez Hattı, Halep, Türkmen Dağı ve çevresinin kontrol altına alınması, Ortadoğu’da yaşanmakta olan gelişmelerin odak noktası olacaktır.

BÜYÜK OPERASYN” BAŞLADI VE…

Son zamanlarda Suriye’de yaşanmakta olan gelişmelerin Rus uçağının düşürülmesi gibi sürprizler yaratabileceği tahmin ediliyordu. Bakın, “Cerablus- Rakka Bilmecesi” konulu yazımızda kaygılarımızı şöyle dile getirmiştik:

Abdülkadir Selvi’nin, “Büyük Operasyon Başlıyor” başlığı ile merakımızı gıdıkladığı yazısında anlattıklarına göre, ABD ile Türkiye, IŞİD/DEAŞ’ın Rakka ve Cerabrus’taki varlığını süpürecek geniş çaplı bir operasyon yapacaklarmış. ABD’nin asıl hedefi “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e ulaştırmak olduğuna göre, bu operasyonların Rakka ve Cerabrus’la sınırlı kalmayacağını herkes kolayca görebiliyor. Bu gerçek de, Ortadoğu’daki gelişmelerin ülkemize olası yansımaları konusundaki kaygılarımızın artmasına neden oluyor.

ABD şahinleri, Başkan Obama’ya rağmen, Ortadoğu petrollerini dünya pazarlarına ulaştıracak olan “Kürt Koridoru”nu biran önce Akdeniz’e bağlamak, Türkiye ve Rusya’yı enerji dağıtımı konusunda safdışı bırakmak, Doğu Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarmak çabasındalar.

İran ve Rusya, çıkarlarına ters düştüğünden, “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e uzanmasına şiddetle karşı çıkıyor ve Esad’a destek vererek Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyorlar.

Putin, Çarlık Rusyası’nın yüzyıllık hayalini gerçekleştirmiş olan Tartus ve Lazkiye’deki üslerinden vazgeçme niyetinde değil. Bu konuda yaşanacak bir geri çekilmenin, Rusya’nın yeniden Karadeniz’in kuzeyine hapsedilmesiyle sonuçlanacağı görüşünde. O nedenle, içinde bulunduğu ekonomik krize rağmen, bütün gücüyle Suriye’deki iç savaşı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor.

ABD TSK’NIN DESTEĞİNİ YANINDA GÖRMEK İSTİYOR

Bir önemli ayrıntı da,IŞİD/DEAŞ’ın Rakka ve Cerabrus’taki varlığını silip süpürmeye yönelik hava operasyonlarına, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Arap ve Türkmenlerin karadan destek verecek olmalarıdır. Bu operasyonlarda PYD’nin adı yok.

Peki, ABD 12 Ekim’de Haseke’de 50 ton silah ve mühimmat yardımı yaptığı PYD’yi dostlar listesinden sildi mi? Sildiyse, nedeni nedir? ABD’nin PYD’yi dostlar listesinden silme nedeni, Rusya’nın Suriye’de hava saldırıları başlatmasının ardından PYD Lideri Salih Müslim’in Ruslara Kamışlı’da dinleme üssü, Haseke’de askeri üs açma izni vermesi olabilir. Suriye’de İran ve Rusya gibi çetin cevizlerle çatışmak zorunda kalan ABD, Ortadoğu bataklığında boğulmamak için, Türk silahlı kuvvetlerinin desteğini yanına çekmek istediği anlaşılıyor, ama TSK bu konuda pek hevesli görünmüyor.

Abdülkadir Selvi’nin sözünü ettiği, ABD ile Türkiye’nin ortaklaşa düzenleyecekleri IŞİD/DEAŞ’ı ‘süpürmeyi’ amaçlayan ‘Büyük Operasyon’, aslında, Rusya’nın Suriye’deki belirleyici rolünü kırmayı hedefliyor. O nedenle, bu ortak operasyon, Türkiye-Rusya ilişkileri açısından bazı önemli riskler de içeriyor.”

Abdülkadir Selvi’nin duyurduğu ve Cerablus-Azez hattına yönelik “Büyük Operasyon” geçen hafta başlatıldı. Öngörüldüğü gibi, “operasyona karadan destek veren Türkmenler de bölgedeki Harcela ve Delha köylerini ele geçirdiler. Operasyonların devamında bölgedeki Türkmen gücünün artırılması gerekiyordu. Başlangıçta Rusya’nın Suriye’deki hava operasyonlarına sessiz kalan ABD, IŞİD/DEAŞ’ın en güçlü olduğu Rakka’ya düzenleyeceği “süpürme harekatı”nda, kara gücü olarak PYD’yi kullanmayı düşünüyordu; sonradan ibre Türkiye’ye ve Türkmenler dönmüştü. ABD’nin PYD’ye muhtaç olmasını hedefleyen ve Cerablus-Azez hattında PYD üzerinden bayrak göstermek isteyen Rusya ise, burada konuşlandırılacak Türkmen gücünü zayıflatmak istiyor, rejim güçlerine havadan destek sağlıyor. Gündemi geren Rus uçağı da bu destek uçuşları sırasında düşürüldü.

Ortadoğu’da yaşanmakta olan paylaşım savaşında, Türkiye-Rusya ilişkilerine yönelik kaygılarımız, Rus uçağının düşürülmesi ve sonrasında yaşanan gerginliklerle doğrulanmış oldu. Kırım Savaşı’ndan (1853-56) bu yana yaşananlar tarihi boyutu ile değerlendirildiğinde, bölgemizde yaşanan Osmanlı mirasını paylaşma kavgasının Türkiye’yi olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Gelişmeleri günlük değil, tarihi boyutuyla birlikte değerlendirmemiz ve fotoğrafın bütününü görmemiz gerekir.

FOTOĞRAFIN BÜTÜNÜNÜ GÖRMEK ZORUNDAYIZ

Nedir, görmek zorunda olduğumuz fotoğrafın bütünü?

ABD’nin ve Rusya’nın Ortadoğu’ya ilişkin hedefleri ve bu bağlamda çıkabilecek çatışmaların Türkiye’yi ne yönde, ne ölçüde etkileyebileceğidir.

Putin Rusyası’nın, İran’la birlikte Esad’a güçlü destek vermesinin ve bugünlerde Suriye’deki paylaşım savaşına askeri gücüyle fiilen katılmasının nedeni, yalnızca, Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Tartus’taki ve Lazkiye’deki askeri üsleri değildir. Putin ABD’nin, Rusya ve Türkiye’yi saf dışı bırakarak, Ortadoğu enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını tamamiyle kendi kontrolüne almak ve İsrail’i bölgenin en güvenli enerji terminali yapmak istemesinden, bunu gerçekleştirmek için de Ortadoğu petrol ve doğalgazını “Kürt Koridoru” içinden Akdeniz’e akıtma planından, Akdeniz’i Batı Gölü’ne dönüştürme çalışmalarından ve Kıbrıs’ın güneyinden çıkarılacak doğalgazı Doğu Avrupa ülkelerine pompalayarak Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtarma çabalarından büyük rahatsızlık duyuyor.” (Suriye’de Neler Oluyor: Önce VATAN 03.10.2015)

ABD de, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu kalan dünyamızda küresel liderliğini Ortadoğu petrol yataklarını ve dağıtım yollarını kontrolü altına alarak sürdürme çabasında. I.Körfez Savaşı’yla (1991) uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bağlamında, eski Osmanlı coğrafyasında İsrail merkezli bir enerji imparatorluğu oluşturmayı hedeflemektedir. ABD’nin BOP uygulamaları, İran ve Rusya’nın Esad’a güçlü destek vermeleri nedeniyle Suriye parselinde tıkanmıştı. Putin Rusyası Çarlık Rusyası’nın yüzyıllık rüyası olan Akdeniz kıyısındaki Tartus üssünü ve Suriye’deki askeri varlığını koruma kararlılığındadır.

Bölgemizi Cehennem’e çeviren gelişmeleri bu çerçevede değerlendirirsek, gerçekleri ve geleceği daha kolay görebiliriz.

RUS UÇAĞI NEDEN DÜŞÜRÜLDÜ?

Rusya ve Esad güçlerinin Türkmen Dağı ve çevresinde uyguladıkları Türkmenlere yönelik saldırıların hedefi İdlib’e koridor açabilmek.. Türkiye sınırına 20 km uzaklıktaki Cisr Eş Şuğur, İdlib’e açılan koridorda stratejik bir merkez. Cerablus-Azez Hattı’ndan Akdeniz’e uzanan bölge, ABD’nin BOP bağlamının en önemli hedefi olan “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e bağlayabilmek için kontrolü altına alması gereken bölge.. Düşürülen Rus uçağı, bölgesel ve küresel aktörler arasındaki kavganın odak noktası olan bu koridoru kontrol altına almaya çalışan Esad güçlerine destek verirken sınırımızı ihlal etmiş olabilir.

ABD’nin bütün gücüyle Akdeniz’e bağlamaya çalıştığı “Kürt Koridoru”, aslında, ADB’nin eski Osmanlı coğrafyasında kurmayı planladığı İsrail merkezli enerji imparatorluğunun en önemli nefes borusudur.

Rusya, Suriye parselindeki kazanımlarını koruyarak bir Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de bir bölgesel güç olduğunu kabul ettirmenin, bunun için de Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının peşinde. Suriye’nin kuzey bölümünü PYD ile kurduğu dostluk üzerinden kontrol ederek “Kürt Koridoru”nun önünü kesme çabasında. Çünkü, Ortadoğu petrol ve doğalgazının “Kürt Koridoru” içinden Akdeniz’e akıtılması, Rusya’nın, “Avrasya’nın en önemli enerji terminali” konumuna büyük darbe indirecek ve Rusya’ya uzun soluklu bir ekonomik krize sürüklenmesine neden olacaktır.

Türkiye’nin bu iki küresel güç arasında bir denge politikası izlemesi ve çıkarlarını, Ortadoğu’da tarihinin ve kültürünün kazandırdığı stratejik derinliğini koruması gerekiyor. ABD Türkiye’nin, Cerablus-Azez Hattı’nın hemen güneyinde, Türkmenleri Esad saldırılarından koruyacak güvenli bölgeler oluşturulması teklifine sıcak bakmıyor.

Türkiye’nin, Osmanlı’yı borç bataklığına sürükleyerek çözülme sürecine sokan Kırım Savaşı’nı ve sonuçlarını yeniden değerlendirmesi gerekiyor.

Tartus’taki ile Lazkiye’deki üsleri üzerinden Ortadoğu’da bir bölgesel güç olma kararlılığında olan yeni güney komşumuz Rusya’nın bir uçağı, 2012 sonrasında belirlenen angajman kuralları çerçevesinde Türk jetleri tarafından düşürüldü. Bu gelişme bir Türk-Rus savaşına yol açmasa da iki ülke ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Bölgede, tarihi boyutu mutlaka dikkate alınması gereken bir paylaşım savaşı yaşanmaktadır. Bir Ortadoğu gücü olarak Suriye’de bayrak gösteren Rusya’nın savaş uçağı, bu paylaşım kavgası sürecinde Türkiye tarafından düşürülüyor. Bu Gelişmenin nedeni ve olası sonuçları, çok dikkatli bir şekilde irdelenmelidir. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un, “Uçak düşürme planlı bir provokasyondur” iddiası ciddi bir suçlamadır.

Kurulmak istenen yeni Ortadoğu denkleminde Türkiye’nin çok gerçekçi bir denge politikası izleme gibi zorunluluğu vardır. Türkiye ilginç bir ikilemle karşı karşıyadır. ABD “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e bağlamam kararlılığında. Kazanımlarını ve Ortadoğu’daki pozisyonunu koruma adına Suriye’nin toprak bütünlüğünde ısrarlı olan Rusya, “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e bağlanmasına karşı çıkıyor. Mare Hattı’ndan Lazkiye’ye uzanan bölgede, Kızıldağ’da, Halep’te, Türkmen Dağı ve çevresinde Türkmenlere bomba yağdırıyor. Hedefi, Şam rejimi ile muhaliflerinin masaya oturacakları 1 Ocak öncesinde Esad’ın elini güçlendirecek kazanımlar sağlamak.

Suriye’deki stratejik derinliğini koruma çabasında olan Türkiye de “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e uzatılmasına olumlu bakmıyor. Fakat aynı Türkiye, karşı çıktığı koridoru Akdeniz’e bağlayacak olan Cerablus-Azez hattında, müttefiki ABD ile birlikte IŞİD/DEAŞ’a karşı “Büyük Operasyon” gerçekleştiriyor. Bölgedeki Türkmenler de bu operasyona karadan destek sağlıyorlar. Önemli olan, “Büyük Operasyon” sonrasında, Amerikalıların Menbic Boşluğu” dedikleri bu bölgenin kimlerin kontrolünde olacağıdır. Türkiye’nin önerdiği güvenli bölgeler hayata geçirilebilecek midir?

Çok dikkatli bir denge politikası izlemek zorunda olan Türkiye’nin işi gerçekten çok zor..