Mübarek Ramazan ayının habercisi üç ayların ilk basamaklarını tırmandığımız müjdeli günlerin arifesindeyiz..âlemi islama ve tüm insanlığa huzur getirmesini niyaz ediyorum..
Ancak  Müslüman insanlar olarak ruhumuz kederli ve derbeder.Dünyanın her yerinde oluk oluk akıtılan Müslüman kanı duygularımızda düzelmeyen bir anafora çekiyor bizi.Her gün yeni bir haber duymayalım ki yeni bir Müslüman katliamı yaşanılmasın.
Tabi bu durum samimi düşünen kişilerin (özünde Müslüman olanları kastediyorum) canını yakan ,üzen hatta sağlığını dahi bozmaya vesile olan bir durum..Çünkü batı mantalitesinin savunucuları ; haçlı duygusunu ruhlarında çok taze ve diri yaşadıkları için (bu arada geliştirdikleri dev ekonomi ve endüstriyel yapılanma sayesinde ) her fırsatta Müslümanlara galebe çalmayı başarabiliyorlar.?!
Bizler !..Evet bizler ; bu acı kaderin sebepleri olan bizler , yaşanılan bu acı gerçeklere rağmen ; inanılmaz bir duygu ve bilinç travmasının ya da basit zenginliklerin getirdiği “karakter kaymasının “ maalesef sancısını yaşamaya devam ediyoruz.
Psikiyatri dilinde kişilik ;” kendine özgü olan genel psikolojik özellikleri, onun yaşam biçimini oluşturan ve huy haline getirmiş olduğu, bilinçli ya da bilinç dışı bütün düşünce ve davranış kalıpları” diye ifade ediliyor.Kabaca insan hatlarını ifade eden cümleler.Olumlu yada olumsuz.Sahip olduğu kişilik özellikleri onun varlığının bir parçası olarak hayat buluyor..Ancak değişen yaşam şartları ;küçük yaşlardan itibaren genel karekter özüne sahip olunmasına rağmen insanda “karakter kaymasına “ ya da “sünmesine” maalesef bir zemin hazırlayabiliyor..Bu yüzden “özünde İslam yaşayan insanlar “ifadesini kullandım..Yani imkanların piyasaya arz edildiği her konumda yeni bir “sünme” yada “karakter kaymasının” tezahürü olarak ortaya çıkma olayı .. 
Yani sizle siz bir başkası ile başkası.Daha ılıman bir ifadeyle “bindiği atın kılıcını kuşanma” ortamın konjektürüne göre renge boyanma?!.Bu yüzden kişilik, çok iyi bilinen ve halk arasında çok önem verilen bir kavram. Hemen herkes, başka bir insanı değerlendirirken en önce kişilik özelliklerine dikkat eder ve bunların olumlu olmasını ister. “Rüzgâr gülü olmayan” bir kişilik.Oturmuş bir kişiliğin şahsiyetli ve vakarlı bir tavrı vardır.Açık ,yalın,güvenilen ,bilinen ve dürüst.Yani her zamanda ayakta durabilen ayakta durmayı bir başkasının gücünden istifade etmeden belirleyen şahsiyet örneği.
Ama karakter sapması başladı mı sabit huy kavramı kendini tamamen yitirir.Bir nevi psikiyatrik bir durum haline gelir.Sünmeye başlar.! Yani başkasını kandırdığını zannederek hayat bulan garip, ahlaksız, kendine özgü ya da huylu insanlar olarak algılanan kişiler durumuna dönüşür.. Bildiğimiz bir büyük gerçek ise  “Can çıkar, huy çıkmaz” sözünün daima hayatta var olması.Bu yüzden çok rahat bir şekilde ifade etme cesaretini gösteriyorum.Kaypak ve süngersi yapıda olan kişilikler sizinle her derdi dertlenmiş bir görüntü arz edebiliyor(lar).Bir bakıyorsunuz Suriye’nin kanlı vahşetini kınıyor ! bir bakıyorsunuz Türkistanlı kardeşlerine ağıt yakabiliyor ! bir bakıyorsunuz Mısır da ihvanın ruhunu serdediyor! Bir bakıyorsunuz Afrikalı kardeşlerine en anlamlı ! timsah gözyaşlarını döküyor ama gelgelelim “şu yaralı parmağımı bir lahza tutta iyileşiversin “ dediğinizde size bir anda en büyük hasım kesilebiliyor.Ya da Hak rızası için “şu yetime bir nebzecik yardımda bulunalım “dediğinizde daha “yazlıkların boyasını badanasını bile yaptırmadım!” diyebiliyor..
İşte karakter travmasın en üst boyutu.İşte “şahsiyet kaymasının “ belirgin tezahürü..
Fazla söze ne hacet.Söyleyenden dinleyen arif gerek.
En kalbi saygılarımla.