Süper Lig’in zirvesinde yaşanan Fenerbahçe Galatasaray kapışmasına öylesine kapılmışız ki, gözümüz başka bir şeyi, diğer branş ve olayları görmez halde.

Futbol tarihimizin hiçbir sezonunda yaşanmayan bu durum, futbola gönül vermiş herkesi, bu iki takımın soluk soluğa verdiği mücadeleye kilitlemiş halde.

Aslına bakarsanız bu durumu anlayabiliyorum. Çünkü, gerçekten böyle bir sezona daha önce hiç mi hiç tanıklık etmedik.

Dediğim gibi, Galatasaray ve Fenerbahçe’ye kilitlenen gündemde yaşanan, ancak maalesef şampiyonluk yarışının gölgesinde kalan daha pek çok şey var.

Örneğin, “Bir semtin rüyası” mottosuyla yola çıkan ve bitime beş hafta kala şampiyonluğunu ilan eden Eyüpspor’un, bu muhteşem işle futbol tarihine attığı imza, sizce hak ettiği yansımayı aldı mı?

Peki, 23 Nisan 2022’de tarihinde 6. kez düştüğü Süper Lig’e tam iki yıl sonra yeniden çıkmayı finişe iki hafta kala elde eden Göztepe efsanesi mi, yoksa Fenerbahçe Beşiktaş derbisi sonrasında, ‘Beyaz Futbol’ programındaki saçma sapan konuşulanlar mı daha fazla gündem oluşturdu.

Bu ve benzeri olarak sorulabilecek tüm sorulara siz okurların hep bir ağızdan verdiği, “Hayır” yanıtını ve gündemin saptırıldığını söylediğinizi duyar gibiyim.

Bakın örnek olsun diye sözünü ettiğim programdaki o saçmalığa dair bir iki cümle edeyim. Moderatörlüğünü Ertem Şener’in yaptığı, Sinan Engin, Abdülkerim Durmaz, Ahmet Çakar ve Rasim Ozan Kütahyalı’nın (ROK) daimi konuk olduğu o programın ilk anından beri Rasim Ozan Kütahyalı’nın o ekibin içinde nasıl olabildiğini merak ederim.

Komplo teorileri üretmekte üzerine insan tanımadığım Ahmet Çakar’ın, Cumartesi akşamki programda, ‘ironik bir yaklaşımla’, Beşiktaşlı El Musrati’nin kırmızı kart görmesinin altında bir şeyler araması, Ahmet hocanın bilindik alışkanlıklarından olmasının ötesinde bir şey değildi. Ancak, “Mal bulmuş Mağribi” gibi ağzından tükürüklerini saça saça ve, bağıra çağıra yaygara koparan, konunun üzerinde adeta tepinen ‘ROK’a ne diyelim peki?

İnsanın gülüp geçesi geliyor. Fakat, adamın tarzı öylesini itici ve mide bulandırıcı ki, gülüp geçmek te ona bir şekilde prim yaptırıyor.

Buradan başta Gökçek ailesi olmak üzere konunun yetkililerine soruyorum; Daha önce de benzeri saçmalıklarla gündeme gelen ve kırdığı potlar, devirdiği çamlarla, kanalın kapısının gösterildiği ve nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde yeniden geriye dönen bu adamın neresinde ne buluyorlar bilemedim. Normal konuşmayı beceremeyen, amigo edasıyla bağırıp çağıran ROK’u programın moderatörü Ertem Şener ve diğer konukların uyarıları da susturamaya yetmiyor.

Aslında bu konuyu dile getirip, ona hiç prim kastırmayı düşünmüyordum. Ancak, yapay gündemlerin egemen olduğu haber iklimine vurgu yapmak adına doğru bir örnek olduğu için, affınıza sığınarak üç beş cümle yazmakta yarar gördüm…

Hoşçakalın.