Babasını küçük yaşta kaybettikten sonra ilkokulu Selanik’te Şemsi Efendi Mektebi’nde okudu. Öğrenimini Selanik Askerî Rüştiyesi ve Manastır Askeri İdadisi’nde sürdürdü. 1899’da girdiği İstanbul Harbiye Mektebi’ni 1902 yılında piyade teğmeni rütbesiyle, Harp Akademisi’ni de 1905’te kurmay yüzbaşı olarak bitirdi.

Mustafa Kemal 1905 yılında Şam’da 5. Ordu’da, 1907’de Makedonya’daki 3. Ordu’da görevlendirildi. Manastır ve Selanik’te görevli iken 1909’da İstanbul’daki (31 Mart Vak’ası) ayaklanmayı bastıran Hareket Ordusu’nda görev yaptı. Arnavutluk isyanını bastırma harekâtına katıldı. 1911’de İtalya’nın Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Tobruk’a gönderildi. Tobruk ve Derne’de Türk Kuvvetlerini başarı ile yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912–1913 yıllarında Balkan Savaşı’na katıldı; Edirne’yi Bulgaristan’dan geri alan kolorduda görev yaptı. 1913–1915 yıllarında Sofya’da ataşe olarak bulundu. 

Anafartalar Muharebe Alanlari Harìtasi

Türk ordusunun savunma hatlarını geçemeyen İtilaf Devletleri, 261 gün sonunda geri çekilmek zorunda kaldı. O dönem kurmay albay olarak görev yapan Mustafa Kemal, Conk Bayırı, Anafartalar ve Arıburnu'nda gösterdiği üstün askeri başarı sonucu Anafartalar Kahramanı unvanını aldı

Gelibolu Yarımadası’na yapılan Emperyalist işgal güçlerinin çıkartma başlattığı 25 Nisan 1915 tarihinden itibaren dört ay içinde Seddülbahir ve Arıburnu Cepheleri’nde ilerleme sağlayamayan Hamilton, üçüncü bir cephe açma yolunu seçmiştir. Bu plana göre Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına İngiliz 9. Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır. 6-7 Ağustos gecesi gerçekleştirilen çıkarma ile bu birlikler Kocaçimentepe – Conkbayırı hattından Çanakkale Boğazı’na ulaşacak ve savunmadaki Osmanlı kuvvetleri çembere alınmış olacaktır.

Arıburnu’na 25 Nisan 1915 sabahı çıkartılan Anzak kuvvetleri, gün sonuna dek,  Osmanlı direnişi sonucu belirlenen hedeflere ulaşamamıştı.Çıkarmanın hemen ardından başlayan Osmanlı karşı taarruzları, Anzak birliklerinin sahilde dar bir alanda sıkışmalarına neden olmuştu. General Hamilton, sahilde kalınarak mevzilerin savunulması emrini vermiştir. Tüm bu gelişmelerin sonucunda Anzak Kolordusu kurmay heyeti, çıkarma bölgelerinin hemen kuzeyinde, takviye kuvvetlerce bir çıkarma yapılması planını gündeme getirmişlerdir.

C╠Ğanakkale Deni╠Çz Muhabereleri╠Ç Hari╠Çtasi

Çanakkale Savaşı'nın başladığı tarihlerden itibaren Müttefik komutanlar, Osmanlı'nın, İç Hatlar Avantajından da yararlanarak yedek kuvvetlerini hızla harekât bölgesine taşıyabildiklerini ve Müttefik ileri harekâtını durdurabildiklerini gözlemlemişlerdi. Plan şu şekilde idi Seddülbahir Cephesi'nde girişilen göstermelik bir taarruzdur. Bölgedeki İngiliz kuvvetleri 6 Ağustos 1915 günü, saat 15:50 dolaylarında Osmanlı mevzilerine karşı taarruza geçmişlerdir. Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu operasyon, Osmanlı ihtiyat kuvvetlerini, yarımadanın güneyine çekmeyi amaçlamaktaydı.

Aynı amaçla ortaya konulan bir başka operasyon ise Anzak çıkarma bölgesinin kuzey bölümünden yapılması planlanan ileri harekâttır. Esasen operasyon fikri, Gelibolu Yarımadasının en yüksek arazisi olan Conkbayırı – Kocaçimentepe – Besimtepe hattında Osmanlı savunmasının zayıf olduğu tespitine dayanmaktadır. Yapılacak bir yürüyüşle bu tepelerin ele geçirilmesinin, Gelibolu Yarımadasındaki Osmanlı savunmasının çökmesi sonucu doğuracağı hesaplanmaktadır.

Gerçekten de derin kuru dere yataklarının ve sarp kayalıkların araziyi böldüğü, yer yer sık fundalıklarla kaplı bu arazi, askeri bir harekât için uygun olmadığı gerekçesiyle zayıf kuvvetlerle tutulmuştu. Bu operasyonla hem Osmanlı'nın ihtiyatların asıl çıkartma bölgesi dışına çekmek, hem de bu kilit bölgede stratejik bir pozisyon elde etmek amaçlanmaktadır, Bu bölgede yaşanan çatışmalar Conk Bayırı Muharebesi olarak bilinir.

C╠Ğanakkale Bog╠Åazi Dur Yolcu Aniti

Conk Bayırı’nda Osmanlı taarruzunun başlamasında müttefik topçusunun yoğun ateşi Anafartalar bölgesindeki Osmanlı 7. ve 12. Tümenlerin mevzilerini hedef almıştır. Bir saat devam eden bombardımanın ardından İngiliz kuvvetleri taarruza geçmiştir. Taarruz, 8-9 Ağustos gecesi sahile çıkan, General Linley komutasındaki 53. Tümen tarafından gerçekleştirilmiştir.

Taarruz, Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönündedir. Her iki mevzii iki Osmanlı taburu savunmaktadır. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup Osmanlı savunması mevzilerini korumayı başarmıştır.

Gün sonunda ise General Hamilton, taarruzun durdurulmasını ve birliklerin bulundukları hatlarda mevzi almasını emretmiştir. Muharebeleri sahilden izleyen General Hamilton, Conk Bayırı’ndaki Osmanlı taarruzunu, akşam saatlerinde Gökçeada’daki karargâhına döndükten sonra öğrenebilmiştir. General Hamilton Yayınladığı anısında “Savaşta Türk askerleri İngilizler için o gün bir afet oldular. Önlerinde durmaya yeltenenleri öldürüp yere serdiler. Conk Bayırı Tepesini temizledikten sonra, kovanından çıkan arı sürüleri gibi, güç halde yakalarını kesin bir ölümden sıyırabilen öteki kollar üzerine saldırdılar… Osmanlı, birbiri ardınca Allah Allah haykırışlarıyla, gerçekten pek yiğitçe saldırdılar ve savaştılar. Birim erlerimiz de ırkımıza has olan sebat ve metanet ile dövüştüler ve oldukları yerde canlarını verdiler.” Satırlarına yer vermiştir.

Gelibolu Yarımadası’na asker çıkartıldığı 25 Nisan tarihinden itibaren beş aya yakın bir zaman geçmesine karşın müttefik kuvvetler Osmanlı kuvvetleri karşısında kesin bir sonuç elde edememişlerdi. General Hamilton, artık Gelibolu’daki müttefik kuvvetleri cephe komutanı durumundaki General F. Stopford’dan sonuç getirecek bir girişimde bulunmasını istemektedir.

Ancak Stopford, birliklerin dağınık olduğu, muharebe güçlerinin kalmadığı gerekçeleriyle bir girişimde bulunmaktan kaçınıyor ve zaman istiyordu. Bunun üzerine General Hamilton, İngiliz Savaş bakanı Lord Kitchener’in onayını aldıktan sonra General Stopford’u görevden almıştır. Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29. Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı. Mısır’da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışarıdan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı.

Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir.

Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Osmanlı savunmasının elinde kalmıştır.

1916’da Doğu Cephesi’ne Kolordu Komutanı olarak atandı ve generalliğe yükseltildi. Rus saldırılarını durduran Mustafa Kemal, Bingöl ve Muş’u düşmandan geri aldı.

Mustafa Kemal Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya gitti.

C╠Ğanakkale Harbi╠Çne Katilan Anzak Askerleri╠Çne Veri╠Çlen Madalya
 
Alman Genel Karargâhı ve Alman savaş cephelerinde incelemeler yaptı. 1918’de yeniden görevlendirildiği Suriye cephesinde 7. Ordu Komutanı iken, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a geldi. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul’dan ayrıldı.

Mustafa Kemal'in kurtuluş savaşı'nın önderi olması büyük ölçüde bu unvan sayesinde mümkün olabilmiştir. Mustafa Kemal, anafartalar kahramanı ünvanı alarak büyük saygınlığa sahip olması, 19 mayıs'tan itibaren kurtuluş savaşı'nın tartışmasız önderi olup kendisini kabul ettirebilmesi şüphesiz Çanakkalede kazandığı bu unvan sayesinde mümkün olmuştur…

İngiliz Aspinal Oglander Mustafa Kemal için tarihe şu notu düşmüştür.

“Bir tümen komutanının üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.” (İngiliz Aspinall Oglander)

C╠Ğanakkale Destaninin Tu╠Êrku╠Êye Do╠Ênu╠Ês╠Ğu╠Êmu╠Ê

Dünyada yapılan binlerce kara savaşının  en çok ölümle sonuçlanan Çanakkale harbinde onbinlerce anzak askeride hayatını kaybetmişti Mustafa kemal Anzak askerlerinin Analarına hitaben tarihe geçen bir mektubu kalema aldı :

“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle
yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı
dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu
topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” ( Atatürk, 1934)

Mustafa Kemal’in Çanakkale harbinde ki başarılar ve aldığı madalya berat ve nişanlar;

Mustafa Kemal, bu başarısından dolayı “Arıburnu Kuvvetler Komutanlığı”na getirildi ve 25 Nisan 1915’ten 16 Mayıs 1915’e kadar, bölgedeki tüm kuvvetleri komuta etti.
3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 30 Nisan 1915’te Mustafa Kemal’e bir kutlama telgrafı çekti: “Geceli gündüzlü devam eden harbi, başarı ile yöneterek her an bir başka surette belirmekte olan fedakâr hizmetlerinizin devamını bekler, sizi yürekten kutlarım” dedi.
Mustafa Kemal, Çanakkale’deki başarılarından dolayı 30 Nisan 1915’te Gümüş İmtiyaz Madalyası aldı, bunu Altın ve Gümüş Liyakat Madalyaları takip etti
10 Mayıs’ta, Mustafa Kemal’in Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye 3. Kolordu Komutanlığı’nın günlük emriyle “Kemalyeri” adı verildi.

C╠Ğanakkale Harbi╠Çnde Anzak Askerleri╠Ç Temali Avustralya Pulu

17 Mayıs’ta Mustafa Kemal’e, padişah adına “Muharebe Altın Liyakat Madalyası” verildi.
23 Mayıs’ta, Alman İmparatoru tarafından “Demir Haç” nişanıyla ödüllendirildi.
1 Haziran’da albaylığa terfi etti.
15 Temmuz’da da, “Takfon” (nikel, bakır, çinko alaşımı) Harp Madalyası verildi.