Türkiye dışında da övgüyle sözü edilen,  hakkında onlarca kitap yazılan, belgeseller, filmler çekilen, anısına meydanlar düzenlenen, anıtlar yapılan büyük kumandan Atatürk, devlet adamlığının, siyasetçiliğinin, devrimciliğinin yanı sıra geleceği de gören ender bir kişiliğe sahiptir.

Cumhuriyetin zor koşullarda, karşısına çıkarılan engellere rağmen mucizevî şekilde kurulduğu günlerde; ülkesini çağın koşullarına uyacak düzeye nasıl getireceğini çok önceden düşünmüştü.

Tarihi konuları objektif olarak yazmak; öyle kolay değildir; her şeyden önce bilgi ve birikim ister. Akıl ve bilimin öngördüğü şekilde kaynaklar, belgeler, anılar inceledikten sonra ancak gerçekçi görüş ondan sonra ortaya konulur. Bunlar yapılırken bazı çatlak sesler ortaya çıkarsa da onlar bir kenara itilmelidir.

Nutku’nun başında da belirttiği gibi Atatürk’ün çökmüş, emperyalizmin emrine girmiş bir imparatorluktan yeni bir cumhuriyeti kurabilmesi, devrimleri yapabilmesi ve dünyanın güçlü devletlerine bunları kabul ettirebilmesi kolay değildir. Ancak bunları başarabilmiş, tarihteki ünlü ve saygın liderlerinin başında gelmiştir.

Atatürk bunları nasıl başarabilmiştir?

Bunu öğrenebilmek için başvurulacak en sağlıklı kaynak; yazdığı ve mecliste günlerce okuduğu Nutuk’tur. Gerçekte Nutuk her Türkün okunası şart olan ve sonra düşüneceği, gerçekleri görebileceği bir başucu kitabıdır.

Atatürk CHP’nin ikinci kongresinde yapacağı günlerce süren konuşmasını Çankaya’da yoğun bir çalışmadan sonra hazırlamış ve kitaplaştırmıştır. Bazı kaynaklara göre bu eser otuz iki günlük bir çalışma sonunda ortaya çıkmıştır Bunu yapmaktaki amacının millete karşı görev olduğunu da şu sözüyle belirtmiştir:

“Yıllardan beri devam eden çalışma ve davranışlarımızın hesabını millete vermenin görevim olduğu düşüncesindeyim.”

Atatürk Nutkunu Türkiye Cumhuriyetinin cumhurbaşkanı olarak 15 Ekim ve 20 Ekim 1927 arasındaki altı gün boyunca günde üçer saat olmak üzere otuzaltı saat otuz üç dakikada okumuş ve değerlendirmesini yapmıştır.  TBMM’de yapılan son derece önemli olan bu konuşmayı CHP’nin önde gelenleri, milletvekilleri, bakanlar, bürokratlar ve yabancı diplomatlar izlemiştir. Böylesine uzun süren bir konuşmanın bir benzeri daha dünyada yaşanmamıştır.

Atatürk ülkenin genel görünümünü ortaya koyan  gözler önüne seren  konulmasına şöyle başlamıştı:

“Efendiler, Cumhuriyet Halk Partisinin büyük kongresini açıyorum.

Osmanlı devletinin içinde bulunduğu durum, Dünya Savaşında yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları çok ağır bir ateşkes anlaşması imzalamış. Dünya Savaşının uzun yılları sarfında, millet, yorgun ve fakir bir halde,  Millet ve memleketi dünya savaşına sürükleyenler, kendi hayatlarının derdine düşerek ülkeden kaçmışlar. “

 Konuşmasını da şöyle sonlandırmıştır:
 “Efendiler, bu beyanatımla, milli hayatı son bulmuş, sanılan büyük bir milletin bağımsızlığını nasıl kazandığını, ilim ve fennin en son esaslarına dayanan, milli ve çağdaş br devleti kurulduğunu ifadeye çalıştım, Bugün ulaştığımız sonuç yüzyıllardan beri çekilen felaketlerin doğurduğu uyanış ve bu aziz vatanın  her köşesini sulayan kazıların bedelidir. Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum”

Atatürk’ün bu büyük eseri 1927 yılında biri metin diğeri belgeler olmak üzere iki cilt halinde yayınlanmıştır. Harf devriminden sonra 1934 yılında Maarif Vekâleti tarafından üç cilt olarak, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi tarafından yeniden basılmıştır.  Bunu izleyen yıllarda Nutuk birkaç kez daha yeni Türkçeye uygun olarak topluma sunulmuştur. En son olarak; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından tarihçilerin yorumları, ayrıntılı bilgiler, resim ve krokilerle öncekilerden çok daha farklı yayınlanarak büyük bir boşluğu doldurmuştur. Bu büyük eserin hazırlanmasında  daha önce  Osmanlıca basılan 1927; yeni Türkçe  1934 ve1938 baskıları  başta olmak üzere diğer Nutuklar dikkate alınmış,, çevirilerdeki eksiklikler, yanlışlar  giderilmiş,tir.  Bu eserde dönemin yakın tanıklarından Falih Rıfkı  Atay, Afet İnan, Nuri Ulusu, Cevat Abbas Güner, Hüsrev Gerede, Rauf Orbay, Lord Kinross Ali Fuat Cebesoy,  Fahrettin Altay, Kazım Karabekir, Halide Edip Adıvar, Kılıç Ali, Kazım Özalp, Refet Bele, İsmet İnönü,  ve kumandanlar  başta olmak üzere en az altmış kişinin anılarına yer verilmiştir. Bu anıları yazanlar hakkında bilgilerin verilmesi de çok önemli olmuştur. Böylece o dönemin günümüze yansıtılmasıyla eser daha da  önem kazanmıştır.

Bu geniş kapsamlı eserin proje direktörü Cergiz  Özkarabekir, Yayın  Yönetmeni Ahmet  Bozkurt ve danışmanı Sinan Meydan büyük bir boşluğu doldururken Cumhuriyet Tarihimizi bilinmeyen yönlerini de ortaya koymuştur.