Seçimler demokrasilerin vazgeçilmez temel unsurlarındandır. İktidarlar, mahalli yöneticiler bu yolla icraatlarının halk nezdinde kabul görüp görmediklerini veya ne kadar kabul gördüğünü öğrenirler.
31 Mart’ta yapılan yerel seçimde, herhangi bir olumsuz hadisenin yaşanmamış olması, demokrasimiz adına sevindirici olmuştur. Bu seçimle dünyaya “Türkiye’de demokrasi var ve işliyor” denmiştir.
Ülkemizde sandığın kararına her zaman riayet edilmiştir. 1950’de yapılan genel seçimde CHP iktidarı kaybetmiş, İsmet İnönü “ iktidarı vermeyelim” telkinlerine şiddetle karşı çıkarak “ bu seçimdeki mağlubiyetim, benim en büyük zaferimdir” diyerek demokrasinin önemine vurgu yapmış ve üstün nitelikli devlet adamı olduğunu bir kere daha göstermiştir.
1994 yılında yapılan yerel seçimde Tayyip Erdoğan rakiplerinden daha fazla oy alarak ( %25.19) Nurettin Sözen’den İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını devralmıştı. Devir-Teslim töreninde Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan eski ve yeni başkanın ellerini tutarak havaya kaldırmış, demokrasinin güzelliğini bütün dünyaya göstermişti.
2002 yılında yapılan erken genel seçiminde, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisinin haricindeki partiler seçim barajının altında kalmış, AK Parti oyların yüzde 34.3’ünü alarak 363 milletvekili ile tek başına iktidar olmuştu. Bu şekilde AK Parti ülkemizde kurulduktan sonra girdiği ilk seçimde, iktidara gelen parti olma özelliğini elde etmişti.
22 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti hükümetleri, 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimlerine kadar seçimleri kazanarak gelmiş, ancak 31 Mart Seçimlerinde ilk defa seçmenden sarı kart görmüş, gerekirse seni değiştiririm uyarısını almıştır.
Nitekim AK Parti Genel Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sonrası değerlendirme toplantısında, MYK’da, kendi partisine yönelik en gerçekçi değerlendirmeyi ve eleştiriyi yapmış ; önümüzdeki dönem için "Ya hatalarımızı görüp kendimizi düzeltiriz ya da ağır bedeller öderiz" mesajını vermiştir... Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz. Ya başından sonuna kadar işimizi dört dörtlük yaparız ya da çok daha ağır bedeller ödemekten kurtulamayız, demiştir ( Karar, 3 Nisan).
31 Mart seçim sonuçları bir seçim olmasının yanında, seçmenin birçok kesime çeşitli mesajlar verdiği, uyarılarda bulunduğu bir seçim olmuştur. Bu seçim yeni siyasi gelişmelere kapı açmıştır. “ Türkiye siyaseti bu seçimden sonra yeniden şekillenecek “ yorumlarını yapanlar olmuştur.
Verilen mesajlar ve uyarılar sadece iktidara olmayıp; milletvekillerine,basına,devlet kurumlarına, siyasi partilere, üst bürotlara, devlete iş yapan müteahhitlere vb. olduğunu da söylemek yanlış olmaz. Her kesimin bu uyarıları dikkate alacağını tahmin ederiz. Özellikle devletin itibarlı üst kurumları bu uyarıları dikkate alırlarsa, iktidara yardımcı olmuş olurlar. Unutulmasın, her meselenin çözüm yeri Yüce Meclistir.
Seçim sonuçları geçim sıkıntısı içinde olan çoğunluğun iktidara, 7-8 yıldır uygulanan ekonomi politikalarını ve 2010 yılından itibaren uygulanmaya başlanan Suriye politikasını beğenmediğini açıkça göstermiştir. Bu dönemde uygulanan yanlış ekonomik politikalar halkın gelir seviyesini çok etkilemiş,yüksek enflasyon, gelir dağılımındaki dengesizlik, paranın alım gücünün azalması, dövizin yükselmesi gibi sebepler halkı geçim sıkıntısı içine sokmuştur. Suriye’den ve diğer ülkelerden gelen sığınmacılara yapılan harcamalar, geçim sıkıntısı içinde olan halkda rahatsızlık yaratmıştır. Bunlar CHP’nin yükselişindeki önemli etken olmuştur.
22 yıldır tek başına iktidarda olan AK Parti kadrolarındaki metal yorgunluğunun, son seçimde başarısızlıklarda etkisi olduğu yadsınamaz. Bundan sonraki süreçte, bu yorgunluğu atabilecek mi, onu zaman gösterecek.
AK Parti, ülke için gerekli bazı yapısal reformların yanında,en çok eleştirildiği ve oy kaybettiği alanlardan olan; ihale kanunu, şeffaflık-hesap verebilirlik gibi konularda ciddi adımlar atabilecek mi, gelir dengesini sağlayacak tedbirler getirebilecek mi, devlet kadrolarına haksız girişleri önleyebilecek mi? Bunları yapabilirse sandığa gitmeyen önemli orandaki kendi taraftarları başta olmak üzere, bir çok kesimi tekrar kazanma fırsatı yakalayabilir.
Resmi olmayan sonuçlarda, Türkiye genelinde CHP yüzde 37.8, AKP yüzde 35.5, Yeniden Refah Partisi yüzde 6.2, DEM Parti yüzde 5.7, MHP yüzde 5, İYİ Parti ise yüzde 3.8 oy aldı.
CHP son yerel seçimlerde oldukça önemli bir başarı elde etti. Elinde olan Büyük Şehir Belediyelerine yenileri ilave etti, şehirlerde yaşayan insanlarda daha etkili olduğu görüldü. Resmi olmayan sonuçlarına göre CHP, büyükşehir ve illerde 81 belediyeden 35'ini kazandı; AK Parti ise 24'te kaldı.
31 Mart seçimlerinde en çok konuşulan iller İstanbul ve Ankara olmuştur. AK Parti özellikle bu illeri tekrar almak istemiş ve İstanbul’a büyük ağırlık vermiştir. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, halka iyi hizmet vermiş olmalılar ki, genel faktörlerin de etkisiyle oylarını, bir önceki seçime göre artırmışlardır. Ankara’da Mansur Yavaş’ın rekor sayılacak bir oy alması ( % 60.49 ) dikkat çekmiştir.
Özgür Özel CHP Genel Başkanı seçildikten sonra girdiği ilk seçimde başarılı olmuştur. CHP’nin yükselişinin birinci sebebi, iktidarın ekonomideki başarısızlığıdır. CHP bunun farkında olması gerekir. Kendisine verilen oylarda, ödünç oyların olduğunu unutmaması gerekir. Önümüzdeki zaman iktidar için olduğu kadar, CHP için de önemli ve kıymetlidir. 1950 yılından beri tek başına gönlünce iktidar olamayan CHP, önümüzdeki süreç bir bakıma CHP’nin yakın gelecekteki kaderini belirleyecektir.
Yerel seçimlerde ülke nüfusunun yarıdan fazlasına mahalli hizmetler verme fırsatı yakalayan CHP, hizmetleriyle iktidar alternafi olduğunu gösterebilecek mi, bunu zaman gösterecek.
Diğer önemli bir husus; Atatürk’ün kurduğu, bugün sosyal demokrat bir çizgi üzerinde ilerleyen Özgür Özel Başkanlığındaki CHP’nin, Atatürk’ün Cumhuriyet felsefini, kurucu değerleri ön planda tutarak yol almaya devam edecek mi, bunu da zaman gösterecek.
Yeni seçilen tüm Belediye Başkanlarını , Muhtarları , Belediye Meclis üyelerini tebrik eder, başarılar dileriz.