Ataköy sahilinde, oranın halkının hakkı olan arazide yapılan iğrenç beton yığınları için idari mahkemeden durdurma kararı çıktığını okudum. Bana göre sadece durdurma kararı yetmez, yıkım kararı da çıkmalıydı. Sen halkın ve gelecek nesillerin yeşil alan ve denize ulaşma haklarını gasp ediyorsun.
Bir takım insanlara buralar peşkeş çekiliyor ve bir takım inşaatçılar ceplerini dolduruyor. Her taraf bina oldu, rezidans oldu, AVM oldu. Bu binalar yıkılmalıdır. Öte yandan Çamlıca’da sit alanı olarak ayrılan bölge imara açılmış ve bu yemyeşil alandaki ağaçlar ve bitkiler kesilerek, her biri 4-5 milyon dolara satılan villalar yapılmıştır. Anlamıyorum, nasıl oluyor, nasıl müsaade ediliyor… Öte yandan yine aynı bölgede etrafta tam 18 cami olmasına rağmen, halk arasında söylendiği tabiriyle 50.000 kişilik Recep Tayyip Erdoğan camisi yapılıyor. Bu camiler için İstanbul’un elinde kalan son yeşilliklerinden biri olan Çamlıca Tepesi tahrip edildi, ağaçlar kesildi. Buna ihtiyaç var mı, bunun araştırması bile yapılmadı. Türkiye’de cami sayısı son 12 yılda 100,000’e yükselmiş. Belirli günler dışında bu camilerin boş olduğu söyleniyor.
Bu ülkenin kıt kaynaklarının nasıl çarçur edildiğine yeni bir örnek de Erzurum’da yaşanmıştır. Kış oyunları için 100 milyon dolar harcanarak yapılan tesisler, bir günde göçüp gitmiştir. Vali ve ilgililer, “Efendim bu tabiat olayıdır”, diyorlar. Bana göre bu tabiat olayı değildir. Sen lokasyonu yanlış seçersen, gereken yer etütleri yapılmazsa ve malzemeler eksik kullanılırsa 100 milyon dolar böyle uçar gider. Bu para ile çok daha önemli olan sosyal yardımlar yapılabilirdi. Dikkatimi çeken bir israf öyküsü de Tuzla Formula yarış alanıdır. Geçenlerde Sabiha Gökçen Havaalanından Ankara’ya giderken uçaktan baktım. Formula alanı ve tesisler bir otomobil kiralama şirketine verilmiş, bir sürü otomobil duruyor ve burası kullanılmıyor. Buraya bu ülkenin 120 milyon dolarlık kaynağı ayrılmıştır ve bu da göre göre israftır.
Buna benzeyen o kadar hesapsız kitapsız israf olayları var ki, hangisini anlatayım. Burada esas mesele bizim ülkemizde yapılan yanlışlara ve israfa hesap soran bir makam yoktur. Herşeyi yapanın ve malı götürenin yanına kar kalıyor.