Düşündüklerini yazamamak ne kadar dayanılmaz bir acı?

Gerçekleri, senin için hakikatleri haykıramamak.

Senin için hakikatler ülkedeki bir çok kesim için için neredeyse onlu yıllar sonra hakikate dönüyor

Bazen beynimin içindeki düşünceler, helezonların arasında ki dişlilere sıkışmış zavallı bir buğday tanesi gibi hissettiriyor.

Dişimi sıkıyor ve çocukluğumda ki gibi gıcırdatıyorum ama ruh halim mevta.

Söylemeliyim.

Haykırmalıyım.

Nafile geçmiyor iç histerilerim.

Beynimin için de sanki geç gebeliğin kürtajı yapılıyormuş gibi ağır bir bunalım.

Ruhum ıstıraplar içinde.

Bedenim ruhuma galebe çalmak üzere.

İçimdeki polyana ise bekle geçecek komutunu her zamanki aymazlığı ile vermekte.

Bir şey yapmalı.

Bir şeyleri değiştirmeli...

Ufflamak, puflamakla olmuyor.

Harekete geçmek gerek.

Ya düzene uyacak.

Ya da düzeni değiştiren olacaksın.

Olmalısın da.

##

Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez. (Montaigne)

##

Haklıysan Sinirlenmeye Hakkın Yok

 Amerikalı bir adam Londra'da bir restorana girdi.  İçeri girer girmez köşede oturan bir Kızılderili fark etti.

 Tezgaha doğru yürüdü, cüzdanını çıkardı ve bağırdı, "Garson! Bu restorandaki herkes için yiyecek alıyorum, şuradaki Kızıldereli  adam hariç!"

 Böylece garson adamdan parayı topladı ve restoranda Kızılderili hariç herkese bedava yemek sunmaya başladı.

 Bununla birlikte, Kızılderili üzülmek yerine basitçe Amerikalıya baktı ve

 "Teşekkür ederim!" diye bağırdı.

 Bu adamı çileden çıkardı.  Amerikalı bir kez daha cüzdanını çıkardı ve "Garson! Bu sefer köşede oturan Kızılderili dışında bu bardaki herkes için şişe şarap ve ek yiyecek alıyorum!" Diye bağırdı.  Böylece garson adamdan parayı topladı ve ücretsiz yiyecek ve şarap ikram etmeye başladı.

 Kızıldereli hariç bardaki herkes.

 Garson yiyecek ve içecek servisini bitirdiğinde, bir kez daha kızmak yerine Kızılderili, Amerikalı adama gülümsedi ve "Teşekkürler!"

 Bu Amerikalıyı öfkelendirdi.

 Böylece tezgahın üzerine eğildi ve bekçiye,

"O Kızıldereli adamın nesi var?

 Bu bardaki kendisi hariç herkes için yiyecek ve içecek aldım, ama kızmak yerine orada oturup bana gülümsüyor ve 'Teşekkürler' diye bağırıyor.

 Deli mi ??? "

 Garson Amerikalıya gülümsedi ve dedi ki,

 "Hayır, deli değil. Bu restoranın sahibi.

 Düşmanlarınız bilmeden sizin lehinize çalışsın.

 # Öfkeden uzak durun .. Acıtır .. Sadece Seni!

 # Eğer haklıysan kızmana gerek yok,

 # Ve eğer yanılıyorsan da sinirlenmeye hakkın  yok.

##

Kahveye tuz atma olayı nereden geliyor?

Tarihte görücü usulü evliliklerde kız ve erkek tarafı bir araya gelir, birbirlerini ilk kez görürmüş. Bunun ardından gelin hemen damat adayının kahvesini hazırlarmış. Eğer damat adayını beğendiyse kahveyi şekerli hazırlar.

Yanında da tatlı ikram edermiş. Bu da 'ben ve ailem seni istiyoruz.' mesajı verirmiş.

Fakat damadı beğenmezse kahvesine şeker yerine tuz koyarmış. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini istemediğini anlayıp anne ve babasını alarak kalkar ve bu işten vazgeçermiş.

Olay yanlış anlaşılmış.