Paris katliamının ardından Suriye’de iç savaşın sonlandırılması için Viyana’da toplanan, başta ABD olmak üzere BM, AB ve Arap Birliği temsilcileri şu kararları almışlardı. 

Suriye’de bir seçim hükümeti kurulacak, 2016 yılı ilk yarısında Suriye yönetimi ile muhalifler arasında ateş kesilecek, bir anayasa hazırlanarak 18 ay içinde de seçimlere gidilecek. 

Kararlar açıklandıktan sonra çeşitli vesilelerle ABD ve Rusya arasında Esad’ın geleceği dahil bazı konularda uyuşmazlık olduğu ortaya çıktı. 

Yıllardır devam eden Suriye’deki iç savaşı, dünyanın irili ufaklı birçok ülkesi beklentileri oranında desteklediklerinden, Suriye adeta terör ve istihbarat gruplarının istilası ve 900 km uzun bir sınırı olan ülkemiz de Suriye’deki bu yangının tehdidi altındadır. Ayrıca Rusya yanında PKK’nın da Suriye’de önemli mevziler elde ederek Esad yönetimi dahil diğer terörist gruplarla yaptıkları işbirliğine ABD dahil birçok müttefikimiz tarafından göz yumulması, içinde bulunduğumuz hassasiyeti daha da artırmaktadır. 

Nitekim Viyana’da alınan karar gereği Cenevre’de yapılacak görüşmeler arefesinde önce ABD Genelkurmay Başkanı, ardından da ABD Başkan Yardımcısı Türkiye’ye geldi. Yapılan görüşmelerin ardından ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye ile temel konularda hemfikir olduklarını, ancak bazı konularda farklı düşündüklerini açıkladı. Farklı konuların başında PYD’nin geldiği hemen ortaya çıktı. BM PYD’yi Cenevre görüşmelerine davet etmek istiyor, Türkiye de karşı çıkıyordu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu PYD’nin davet edilmesi halinde Türkiye’nin zirveyi boykot edeceğini açıkladı. 

Ve PYD Cenevre’ye davet edilmedi. 

Bu gelişmeyi HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın Avrupa Parlamentosu kulisi önleyemese de ABD ile Rusya arasında bu konudaki mutabakatın, zirvenin her aşamasında hissedileceği apaçık ortada. 

Bu arada PKK Aralık ayında Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) adı ile kendisine bir parlamento süsü vererek, Güneydoğu’da aylardır devam eden olayları meşru imiş havası ile pompaladı ve bir bildiri ile malum istekleri tekrarladı. PKK’nın bugünkü konumunun Kandil’e bile ümit vermediğini pek çok çevre artık hissedebilmektedir. 

Haziran seçimlerinden beri ve bu günlerde çok ağır kış şartlarına rağmen devam eden operasyonlardan sonra TC kararlılığını, yeni bir terörle mücadele master planı ile ilan etti. 

2002’den beri AKP hükümetleri PKK ile aradıkları anlaşma yollarında, yumuşak karnımız Çözüm Süreci PKK tarafından alabildiğine kullanıldı. Verilen bütün sözler havada kaldı. 

Sıkışınca suçlar hep Kandil’e havale ediliyordu. 

Bütün Türkiye, buna militanlar dışındaki Kürt yurttaşlarımız dahil artık bu PKK terörünün bitirilmesi beklentisi içindedir.