Recep Garip’i ben Dil Edebiyat Derneği’nde tanıdım. Kısa sürede kaynaştık. O Adana’da ben Mersin’de eğitim-öğretim görmüştük. Ben ondan 4 yıl önce dünyaya gelmişim. Onun en yakın iki arkadaşı Mehmet Keamil Berse ve Purofesör Muhammed Nur Doğan ile arkaşlığım var. Ay Vakti dergisini birlikte yayınladığı Şeref Akbaba ile de dostuz. Akbaba’yı da Türkiye Yazarlar Birliği’nde tanımıştım.
Recep Garip,1956’da Tarsus’un Sanlıca köyünde doğdu. İlköğrenimini Tarsus’un Sanlıca Köyünde, orta öğrenimini Adana İmam Hatip Lisesi, Yüksek öğrenimini ise İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde tamamladı.
 1982 -1994 yıllarında öğretmenlik ve yöneticilik, 1994-2002 yılları arasında İstanbul Ümraniye ve Eminönü Belediyelerinde  Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü görevlerini yürüten Garip, 3 Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimlerinde Adana İlinden 22. Dönem Milletvekili olarak Parlamento’da 5 yıl görev yaptı.
 Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında, Vakıf ve Derneklerde Başkan ve Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlenen şairimiz, Adana Birlik Vakfı Kurucularındandır. İstanbul Uluslararası Kardeşlik Derneği (IBS) Genel Sekreterliği (2009-2011) ayrıca Dil ve Edebiyat Derneği’nin başkan yardımcılığını da başarıyla icra etti. Tiyender ve  Yimder  Yönetim Kurulu Üyeliği ve Kültür Başkanlıklarını da icra etti.
 Alemara, Büyük  Akın, Çınar, Pulsuz, Yeni Sıla ve Ay Vakti Dergilerini yayınladı.  Çeşitli radyolarda kültür ve sanat programları ile birlikte Teha ajans tarafından 30 günlük ramazan purogramı hazırlayıp sundu. Nüans Purodüksiyon ve müzik yapımı ile Sufi Tırans Mega Müzik yapımcılığı danışmanlığı yaptı. Birçok şairin şiirini özel bir TV kanalı için seslendirdi. Ulusal ve Yerel Gazetelerde yazılar yazdı. Kültür ve Sanat ağırlıklı Seminer ve  Konferanslar verdi. Yayınlanmış 17 kitabı bulunuyor. Şair ve yazarlığının yanı sıra 25 yılı aşkın süredir yağlı boya resim çalışmaları ile uğraşan Garip, 29 Ulusal, 1 Uluslararası olmak üzere, 30 kişisel resim sergisi açmıştır.
 Türk Dili, Karınca, Mavera, İkindi Yazıları, Kültür Dünyası, İslami Edebiyat, Düş Çınarı, Hüner, Yedi İklim, Susku, Yedi Harf, Hece, Kız Kulesi, Ay Vakti, Dil ve Edebiyat, Buruciye dergilerinde deneme ve  şiirleri  yayınlanmıştır. Halen, Ay Vakti, Türk Dili, Aşkın E Hali, Değirmen dergilerinde yazı ve şiirleri yayınlanmaktadır.
 Evli, üç kız ve bir oğul babasıdır.
Edebiyat ve resim sanatçısı olan Recep Garip’in edebi eserleri, şiir, hikeaye, deneme, sahne temsili türlerindedir.
Şiirleri Deprem Sesi,  Öğretmen Şiirleri, Irmaklar Akar İçimden, Savaş Türküsü, Mavi Gül, Bir Leyla Düşü, Mavi Türkü
 Bir İmza Serüveni – Türkçe/Boşnakça
Deneme alanında ise; Mehtapta Lisan,Şehir ve Medeniyet, Herkes İçindeki Dünya Kadardır
Sahne temsili olarak da Gülün Adı Kırmızı adlı eseri  vardır.
Resim alanında ise Renklerin  Buluşması  Resim Kataloğu bulunuyor.
 
Yağlıboya 24  Resim sergisi açtı.
Yazıları; Türkiye Gazetesi,  Milli Gazete, Yeni Devir, Zaman, Yeni Şafak gazetelerinde;
Yeni Sıla, Mavera ,Bu Meydan, Hece, Yedi İklim, Ay Vakti Türk Dili ,Dil ve Edebiyat dergilerinde tatınlandı.
Recep Garip konferanslar vermeye ve genç yazarlar yetiştirmeye devam ediyor. Genellikle siyasi geçmişinden yararlanarak belediyelerin Kültür  ve Sosyal İşler Müdürlükleri bünyesinde faaliyet gerçekleştiriyor.
İmam Hatip ve İslam Enstitüsü eğitimli olduğu için, o yıllarda bu okullarda hitabet dersleri önemli olduğundan Recep Garip’in anlatma ve hitap etme yeteneği yüksek düzeydedir. O da bu yeteneğini sonuna kadar kullanıyor.
Yağlı boya resim yaparken dinleniyor. Belki de hayata dönük tek faaliyeti budur. Edebiyat alanındaki çalışmalarında düşüncesinin temeli Allah’a, dine hizmet olduğundan, genellikle nasihatçıdır.
Onun sanat ve kültürü, yani irfanı manevi alana hizmet için kullandığı hemen fark edilir. Onun sanatı insan için değil, toplum, cemiyet için de değildir. İnsan ve cemiyet için olsa bile temel sebebi Allah yolunda cihad etmeye hedeflenmiştir.
Recep Garip son derece merhametli, bir taşralının olabileceği kadar nazik, ama dediğim dedik tavrıyla da  icabında baskıcıdır.
Bir edebiyatçı dostumuzla alakayı kestiğimi , onu sildiğimi söylediğimde ‘Bizler kimseyi silemeyiz ağabey’ dedi. İşte o öylesine dost canlısı bir insandır. Doğrusu ben o kadar şefkatli değilim.
Onun anlatımları daima dönüp dolaşıp dine dayanır. Edebi birikimi kitaplarını okumaya başlayanı kıskıvrak sarar ve okuyan o kitabı bitirmeden elinden bırakmaz. Ama tüm maneviyatçı kesimin yazanları gibi onun yazdıkları da hayata ve dünyaya dönük değildir. Onun anlatımları, yazımları ahireti temel alan bir anlayışla gerçekleşir.
Onunla bir araya geldiğimizde yaptığım bir latife vardır ki anlattığımda, şahit olduğunda şeyhül muharririyn Osman Akkuşak’ın çok hoşuna gitmiş olmalı ki kimi meclislerde anlatıyor.
Malum Recep Garip bir dönem milletvekilliği yaptığı için maddi sıkıntısı olmayacağını düşünüyoruz. İşin aslını kendisi ve Allah bilir. Ben de her zaman üç kuruşa çalışmış bir gazeteciyim. Onun soyadının Garip oluşundan dolayı ‘Bu milletvekili Recep Garip ben de garip Recep’ diye tanıtırım arkadaşlara. Zaten tanıttığım kişiler de ikimizi de yıllardır tanımaktadırlar. Gülüşürüz. Bir mecliste ayaküstü latife olarak bakmak gerek.