Sonunda "yeter artık Almula, kendine gel, dünyayı sen kurtaramayacaksın" dedim, sevgili Asuman Dabak'ın 'Hayat bir gün, o da bugün'şarkısını açtım ve arabamla yola koyuldum.

İki yıl önce iş için gittiğim ve misafirperverliklerine hayran olduğum Antalya Kemer'de doğayla içiçe olunabilen Mirage hotel'de buldum kendimi. 14 mart tıp bayramı annemin de doğumgününe geldiği için güzel bir tatil yapalım istedim. Yine harika karşılandık, her şey muhteşemdi. Sevgili Ümit bey ve Aycan hanım rahat ettirmek için her şeyi düşünmüştü. Kendimi iyice şımarttım ve masajlar hediye ettim, cilt bakımları hediye ettim. Milana harika bakımlar yaptı, bu arada şiddetle tavsiye ediyorum, cilt bakımında üstüne yok.  Üç günlük tatilimi çıkardım mı beş güne. Beş gün bitti, hala 'biraz daha kalsam mı acaba?' diye düşünmeler falan. Valla ne iyiymiş kendine ara vermek, hiç bir şey düşünmeden uyuyabilmek. Dünya falan batmadı, işlerim yürüdü, kimse 'sen niye çalışmıyorsun, dinlenmekte neymiş?' demedi. Asistanlarım işleri yürütebiliyorlarmış, her şeyi deli gibi kontrol etmem gerekmiyormuş. Hayat devam ediyormuş. Sadece ben nefes almanın ve kendime nefes vermenin kıymetini bilmiyormuşum. 

GLÜTENSİZ YAŞANABİLİYORMUŞ

Bu tatilde kendime yaptığım en önemli iyiliklerden biri beslenme alışkanlıklarımı değiştirmek oldu. Mesela ekmeksiz bir yaşam olduğunu öğrendim. Mesela çikolatanın fazlasının kilo olarak geri döndüğü için mutluluk yerine mutsuzluk salgıladığını öğrendim. Mesela çoğu zaman içmeyi unuttuğum suyun aslında tok kalma konusunda da işe yaradığını öğrendim. Az yiyerek ama tadını çıkararak yendiği zaman doyabileceğimi en önemlisi fazla kilonun nasıl sağlığımı bozduğunu, ve kendime iyi davranmam gerektiğini öğrendim. 

KADIN HİKAYELERİ

Biz oyunlarımıza, turnelerimize devam ediyoruz ve sizden gelecek yeni mektupları bekliyoruz. Biz kadınlar birbirimizin kurdu değil, birbirimizin yurduyuz. Ve elele verirsek çok şey başarabiliriz. Şu gıybetlerden, dedikodu yapmalardan, kıskançlıklardan, hırslardan, egolardan  kurtulup elele vermeyi öğrensek dünyayı değiştiririz. 

PİLATES VE KENDİNİ BULMA SANATI

Bu hafta sevgili Burçin Yıldız bana sürpriz yaptı ve kitabını yolladı. Biliyorsunuz kitaplar benim en kıymetlim. Ve o emek muhteşem bir şey. Bende hemen sizinle paylaşayım istedim. Sevgili Burçin diyor ki; 

"Önce bedeninizin kontrolünü elinize alın, sonra da yaşamınızın"...
Kendini Bulma Sanatı serisinin üçüncü kitabı Pilates ve Kendini Bulma Sanatı Literatür Hayat etiketiyle bizlerle buluşmuş..

"Yıllar önce benim için önemli bir dönemeçte yaptığım seçimle hayatımın merkezine koyduğum bir metot, zincirin halkaları gibi beni kendine bağladı. Başlangıçta pilatese duyduğum ilgi sadece bedensel sağlığımı iyileştirme beklentimle sınırlıyken, kendimi ve hayatı farkındalıkla keşfettiğim, dönüştürdüğüm bir yolculuğa evrildi.”

Bilim insanları, anatomik olarak modern insan bedeninin bugünkü formuna kavuşma tarihini iki yüz bin yıl öncesine dayandırıyor. İnsanlık var olduğu zamandan yakın bir geçmişe kadar aktif şekilde yürümüş, koşmuş, avlanmış, yorulunca yere çömelmiş, bağdaş kurmuş ya da uzanarak dinlenmiş. Yani bedenlerimiz hiç de bütün gün oturmak için tasarlanmamış. Bundan neredeyse yüz yıl önce “modern yaşam tarzının, bedensel ve zihinsel iyiliğe ulaşma yolunda üzerimizde bir lanet olduğunu söyleyen Joseph Pilates’in adını verdiği, nefesten kasa, ruhtan bedene bütünü ilgilendiren pilates egzersizleri ise bu hareketsiz yaşam tarzına karşı bütüncül bir manifestodur.

Pilates en yüksek öğrenme potansiyeline bizi adım adım yaklaştırırken, bilinçaltımıza, hayata dair onlarca kodlama yapar. Adanmışlıkla tekrarlanan her uygulama disiplini, bağlılığı, sabrı ve dayanıklılığı geliştirir. Uyuyan tüm hücrelerimiz uyanırken, zihin aydınlanır, ruh yükselir, benlik bilinci oluşur ve öz değer gelişir.

Pilates ve Kendini Bulma Sanatı, tekdüze hayatlarımızdan sıyrılıp bedenimize istediğimiz şekli nasıl  kazandırabileceğimiz, artan enerji ve değişen düşünme biçimiyle keyifsizliklerimizi nasıl telafi edebileceğimiz adına ilham verici bir kaynak. Hatta bir başucu kitabı. Sevgili Burçin yüreğine ve kalemine sağlık. Keyifli okumalar dilerim.

HAYATIN ANLAMI

Size yine harika bir hikayem var, ben bayılıyorum bu hikayeleri anlatmaya.Bir zamanlar, dünyanın anlamını arayan genç bir adam , bilgelik arayışında uzak diyarlara yolculuk etmeye karar vermiş. Herkes ona hayatın anlamını farklı şekillerde açıklamış, fakat O bir türlü tatmin olmamıştı.

Yolculuğunun bir aşamasında, yaşlı ve bilge bir kadınla karşılaşmış. Bu kadın, hayatın anlamını keşfetmek isteyenlere yardım ettiği için "Hayatın Yol Göstericisi" olarak bilinirmiş.Genç adam, kadına hayatın gerçek anlamını sorduğunda, kadın ona bir tohum vermiş ve şöyle demiş: "Bu tohumu dik, sulayıp büyüt. Cevaplarını bulacaksın."

Genç adam, tohumu bir bahçeye dikmiş ve her gün ona su verip, büyümesini izlemiş. Günler geçtikçe, bitki yavaşça büyümeye başlamış. Bu süreçte, bitkinin ihtiyaçlarına dikkat etmiş, onu zararlılardan korumuş ve güneş ışığı aldığından emin olmuş. Bitkinin büyümesiyle birlikte, sabrın, özenin ve emeğin değerini anlamaya başlamış.

Aylar sonra, bitki güzel bir çiçek açmış. Genç adam, çiçeğin güzelliği ve sadeliği karşısında hayretler içinde kalmış. O an, hayatın anlamının büyük sırlarda veya karmaşık felsefelerde değil, günlük yaşamın basit ve güzel anlarında gizli olduğunu fark etmiş. Hayatın, bakım, sevgi, sabır ve büyüme gibi basit gerçeklerle dolu olduğunu anlamış.

Artık hayatın anlamını derinlemesine düşünmekten ziyade, yaşamın her anında farkındalıkla bulunmanın ve onu takdir etmenin önemini kavramış. Çiçeğin basit ama etkileyici güzelliği, ona hayatın karmaşıklığı içindeki sadeliği ve güzelliği göstermiş.

Bu deneyimden sonra, genç adam evine dönmüş ve bilgeliğini başkalarıyla paylaşmaya başlamış. İnsanlara, hayatın anlamının herkes için farklı olabileceğini, ancak onun her zaman çevremizdeki dünyada ve bizimle olan ilişkilerimizde bulunabileceğini anlatmış. Genç adamın hikayesi bize, hayatın anlamını aramanın bir varış noktası olmaktan çok, sürekli bir yolculuk olduğunu ve bu yolculukta en önemli şeyin farkındalık ve takdir olduğunu gösterir.

AŞK YEMİNİ-VOW

Her hafta eşimle film gecemiz var. İki ayrı yerdeyken bile bu değişmez. O zamanda tablet ve telefonlarımızı aynı anda açar, görüntülü birbirimizi arar ve başlat tuşuna basarız. İkimizin elinde mısırlarımız ve içeceklerimiz olur, telefonda konuşarak filmimizi izleriz. Neyse bu hafta beraberdik ve ‘aşk yemini’  filmini izledik. Yeni evlenmiş birbirine aşık bir çift olan Paige ve Leo bir gece arabada evlerine dönerlerken, bir trafik kazası geçirirler. İkisi de sağ kurtulur fakat Paige 5 sene boyunca komada kalır. Her gün sevgili karısının uyanmasını bekleyen Leo, Paige komadan çıktığında ciddi bir şok yaşar. Zira Paige, ağır bir hafıza kaybına uğramıştır ve kazadan önceki hayatına dair çok az şey hatırlamaktadır. Leo şimdi her şeye yeniden başlayarak Paige'in sevgisini yeniden kazanmaya, bütün hatıralarını beraber yaşadıkları anları geri getirmeye çalışacaktır...Senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı televizyon filmi Grey Gardens ile Altın Küre ve Emmy ödüllerini kucaklayan yönetmen Michael Sucsy'nin ilk uzun metrajlı sinema filmi olan romantik yapımın başrollerini genç aktörler Channing TatumRachel McAdams paylaşıyor... Aşkın gücünü anlatan keyifli bir film. Seyredilebilecekler listesine koyabilirsiniz.

DERS GİBİ SÖYLEŞİ

20. Akbank Kısa Film Festivali’nin özel konuğu Nuri Bilge Ceylan’ın Akbank Sanat binasındaki söyleşisine sinemaseverler yoğun ilgi gösterdi. Sinemaseverler önce Nuri Bilge Ceylan’ın ilk kısa filmi ‘Koza’yı izledi. Film seyri sonrası Ceylan, Festival Direktörü Selim Evci yönetiminde kariyerine dair deneyimlerini aktardığı bir söyleşi gerçekleştirdi. Nuri Bilge Ceylan konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı, filmlerine dair önemli anekdotlar paylaştı. Yönetmen, genç meslektaşlarına “Kendinizi fırlatacaksınız, korka korka yapacaksınız. Öğrenmenin en iyi yolu hata yapmak. Biz nasıl yaşamamız gerektiğini hep sinemadan öğrendik” diyerek cesaret verdi.

ODAKLANMA

Benim canım arkadaşım sanatçı ve moda tasarımcısı Emre Ertürk’ün küratörlüğünde gerçekleşen, Ressam Sara Özsarfati’nin ilk kişisel sergisi olan “Odaklanma”, La Galeri d’art La Visione’da renkli bir organizasyon ile açılmıştı. Başarılı geçen serginin ardından, doğanın ve insanın derinliklerine inmeyi teşvik eden iki eser, her sanatçının hayallerini süsleyen bir platform olan Four Seasons Hotel’de düzenlenen karma sergiye seçildi.Sara Özsarfati’nin eserleri, sanatın sınırlarını zorlayarak, izleyicilere derin bir düşünme ve keşif yolculuğu yaşatmaya devam ediyor.

YABAN ÇİÇEKLERİ

Yaban Çiçekleri kısa sürede 1 milyonu aştı! Yapımını O3 Medya'nın üstlendiği, atv'nin yenidizisi "Yaban Çiçekleri" heyecan ve temposu yüksek bir bölüm ile ekran yolculuğuna başladı. Dizi Youtube'da yayınlanan ilk bölümüyle kısa süre içinde 1 milyon izlenmeyi aştı. Oyuncu kadrosunda; Akın Akınözü, Aslıhan Malbora, Büşra Pekin, Halil Babür, Bige Önal ve Tilbe Saran ve Arif Pişkin gibi birbirinden değerli isimleri buluşturan ve yönetmen koltuğunda Aydın Bulut'un oturduğu Yaban Çiçekleri samimi ve sıcak anlatımı ile dikkat çekti.