Günümüz dünyası düne göre daha komplike bir yapıda. Üstelik bu karmaşıklık herkes için birçok farklı zorlukla baş etmeyi gerektiriyor.

Sorunu oluşturan etkenleri görmezden gelmek çoğu kez bizi kaçınma davranışına itiyor. Bu davranış biçimi, genellikle karşılaşılan stres, endişe veya zorluklarla yüzleşmek yerine, bu durumları reddetme, erteleyerek veya önemsememe şeklinde kendini gösteriyor. Ancak, kaçınma davranışının uzun vadede yaşam kalitesine nasıl bir etki yarattığını sanıyorum ki tahayyül edebiliriz.

Kaçınma davranışının bir yönü, duygusal zorluklarla başa çıkma konusundaki beceriksizlikle ilişkilidir. Beceriksizlik diyorum, çünkü bunu başka türlü ifade edebileceğimi düşünmüyorum. İnsanlar, yoğun duygusal deneyimlerle karşılaştıklarında bu duyguları anlamak ve işlemekte zorlanır. Fakat bu durum, duyguların bastırılması veya kaçınılmasıyla sonuçlanmaya dek gidiyor olabiliyor olsa da duygusal zorluklarla yüzleşmek, kişinin kendi hissiyatını yönetme konusunda yine kişinin inisiyatif dahilindedir. Yani bir karar vermek gerekir.

Ne de olsa insan, farklı normlarda geziniyor olmayı tercih ediyor. Sosyal zorluklarla karşılaşıldığında ise, bu farklılıklar hemen diriliyor. İzolasyon, kaçınmanın bir yansıması olarak ortaya çıkarken, insanlar sosyal bağlantılarından uzaklaştıkça, destek sistemleri zayıflayabilir ve bu da duygusal olarak daha savunmasız hale gelmelerine neden olur. Bu noktada, kaçınma davranışının yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir boyutu da vardır diyebiliriz miyiz?

Kaçınma davranışıyla başa çıkmak için, bireylerin duygusal zekâlarını güçlendirmeleri ve zorluklarla yüzleşmekten kaçınmak yerine bunlarla başa çıkma becerilerini geliştirmeleri açısından önemlidir. Bu süreç, kişisel büyümeyi ve duygusal sağlığı destekler. Ayrıca, başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma ve işbirliği yapma becerilerini geliştirmek, sosyal bağlantıları güçlendirebilir.

Bunları anlatmamdaki esas mesele şu; olayı tüm boyutlarıyla ele aldığımızda kaçınma davranışıyla yüzleşmek, içsel labirentlerin karmaşıklığını anlamak ve bu davranış biçiminden çıkarak duygusal sağlığı güçlendirmek, bireyin yaşamında önemli bir dönemeç olduğunu görmemizi sağlar. Bu süreç, bireyin kendi iç dünyasını keşfetmesine, güçlenmesine ve daha sağlıklı bir yaşam sürmesine olanak tanır.

Unutmamak gerekir ki, içsel labirentlerden geçmek zor olabilir, ancak bu yolculuk kişinin gerçek potansiyelini keşfetmesine ve daha anlam dolu bir yaşam sürmesine katkı sağlar. Aksi halde mutsuzluk ve huzursuzluk kapının arkasında eşiği dövmeye başlar. Buna değer mi?