Bugüne kadar yazmakta geç kaldığım için -kendisinden özür dileyerek- bir başka  Kıbrıs kahramanından  bahsetmek istiyorum.

ADI: Mehmet Atıf ÜRÜK.

Emekli Piyade Kıdemli ALBAY.

 Neden yazmakta geç kaldığım malumun ilamıdır.

Ancak yaş aldıkça  Teğmen’liğimizdeki enerjiyi yakalamak da zor oluyor.  Çoluk çocuk derken  torunlarda  devreye girince  yazma konusunda ufak tefek  aksaklıklar olabiliyor.

Ayrıca elli (50) yıllık evliliğimizin  ‘hastalıkta –sağlıkta’ akdine  sadakatle bağlı oluşumuz da buna eklenince - taşı sıksak suyunu çıkaracağımız -  eski enerjimizi ara da bul!.

***

Şimdi sizlere,  vatanı için  canını feda etmekten çekinmeyen vatanperver bir Kıbrıs Gazisini   tanıtabilirim. 

Değerli kardeşim  M. Atıf ÜRÜK  ile ilk birlikteliğim,  daha henüz 12 yaşındayken girdiğimiz Selimiye Askeri  Ortaokulu’na  dayanır. Sonrasında her ikimizde 1963 yılında  girdiğimiz Kuleli Askeri Lisesinden 1966 yılında mezun olup,  Kara Harp Okulunu ve Tuzla  Piyade Okulunu da bitirip 1969 yılında kura çekerek Türkiye’nin en ücra köşelerinde görev yapmak üzere dağıldık.

Sınıfımız  Ulu Önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de  sınıfı olan  Piyade’ydi.  Yani . Muhariptik, yani  Savaşmak için eğitilmiş onurlu bir sınıftık.

Şimdi sizleri elli (50)  yıl öncesine  götürmem gerekiyor.   

1974 yılında bendeniz üsteğmendim ve  barış zamanında konuşlandığımız  İstanbul’dan Sefer Görev Yerimiz (SGY)  olan  Trakya’ya  bölüğümle intikal etmiştim.  Sevgili silah arkadaşım  Mehmet Atıf Ürük ise Adana 50’ci Piyade Alayında 7’ci .piyade bölük Komutanıydı. Ve Adana’dan direkt 1974 Kıbrıs Barış Harekatına katıldı.

Zamanında “Siz neden Trakya’ya gittiniz”  diye sıkça sorulan bir soruyu bu vesileyle açıklamam gerekiyor.  

Harekat başladığında  Yunanistan’ın uçakları  Kıbrıs’a  hava harekatı yapıp tekrar Yunanistan’a geri dönme imkan ve kabiliyetine sahip değildi!  Önemli bir harp gücü olan hava desteğinden mahrum kalan Yunanlılar bu açığı kapatabilmek için  kendilerine en yakın Türk toprağından (Trakya)  bir karış işgal edip  her zaman uyguladıkları  gibi masa başı oyunlarıyla başarılı olmayı düşlüyorlardı.

İşte bizler kutsal toprakları savunmak ve  Yunanlının kirli emellerini bertaraf etmek adına  bulunuyorduk, Trakya’da.

Zira askeri okullarda öğrendiğimiz üzere SAVAŞMAK :

“yürek ister, cesaret ister, aklını bilgiyle doğru yönde kullanmanı,  ölümü göze alacak kadar  Vatanını ve Türk Ulusu’nu sevmeni  gerektirir.

Düşmanları en korkutan hasletimizdir, “ ölümü göze almak!”

 ***

Kahraman kardeşim M. Atıf Ürük’ü daha yakından tanımanız için kaleme aldığı yaşanmış gerçekleri  altını çizerek okumanızı  tavsiye ediyorum.

 Askerlik dönemindeki üstün hizmetleriyle,  öne çıkan yazarlığıyla ve kişiliğiyle tanınan, kıymetli bir silah arkadaşımdır, kendileri.

Yukarıdaki eserleriyle  Türkiye’de  ve  özelliklede Yavru Vatan  Kıbrıs’ta yaşayan vatandaşlara yol gösterici olmuş ve olmaya devam etmektedir.

Kıbrıs'ın zorlu mücadelelerini ve kahramanlıklarını büyük bir ustalıkla kaleme almıştır. Onun yazıları, tarihimizin önemli anlarını unutturmamak adına birer anıttır.

Kardeşim Atıf Ürük, sadece yetenekli bir asker değildir. İyi bir yazar,  aynı zamanda dostluğu ve dürüstlüğüyle de örnek alınması gereken bir insandır.

Silah arkadaşları arasında sevgi ve saygı gören biri olarak, hem savaş meydanında hem de edebi dünyada iz bırakan ender insanlardan biridir.

Kıtaya çıktıktan sonra ilk buluşmamız   Erzurum  / Paşapınar’da konuşlu olan 202’ci Piyade Alay Komutanlığında olmuştur. 1977-1980 yıllarında üç(3) yıl Onunla geçirdiğimiz zamanlar, Kıbrıs’ta yaşadığı unutulmaz anılarla doludur ve onun azmi, cesareti ve insan sevgisi, hepimize ilham vermektedir.

M. Atıf Ürük, kalemiyle olduğu kadar yüreğiyle de güçlü bir insandır. Onun eserleri ve yaşamı, geleceğe bırakılan değerli bir mirastır.

 NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!