ABD’nin şikago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem  asker ve polis kuvvetleri ile silahlı çatışmalar sonucu bastırılabilmişti. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 e yakın sayıdaki işçi aynı anda işten atıldı. Bu  tarihlerde greve çıkan işçilerin üzerine yaylım  ateşi açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.

Saldırılar, mücadele nin seyrini değiştirmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu.Tüm ülkede yaşam durdu. ışçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. ışçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi.

Bu arada bazı işverenler grevi kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi. Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. ışçiler idam cezasına çarptırıldı. Dört  işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.

Osmanlida 1 Mayis Amele Bayrami Olarak Kutlanirdi

Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım." ışçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

1880’li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların kanunsuz en zor işlerde adeta karın tokluğuna çalıştırılması ve günlük 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.

İşçi sınıfının ilk olarak 1890’da büyük bir mitingle kutlamaya başladığı "birlik, mücadele ve dayanışma günü", izleyen yıllarda, tüm ülkelerde çoşkulu kutlamalara, büyük mitinglere sahne oldu.. Ama Türkiye’de, uzun yıllar yasaklandı... 1 Mayıs öncesi günlerde aydınlar, sendika yöneticileri, işçiler göz altına alındı...

1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde 1905 yılında İzmir'de kutlandı. İstanbul'da ilk kez 1 Mayıs kutlaması 1910'da yapıldı. Osmanlı işgal altındayken 1920 1 Mayısı’nda ışgal idaresinin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs ışçi Bayramı olarak kutlandı.

Osmanlida 1 Mayis İşçi̇ Bayrami Kutlamasi

İşçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden Beyoğlu'na kadar bir yürüyüş yaptılar ve "Bağımsız Türkiye" yazılı bir pankart taşıdılar. 1921'in 1 Mayısı’nda İstanbul'un hemen tüm işçileri, özellikle şirket-i Hayriye, Seyrü Sefain, Haliç ıdaresi ve Tramvay şirketi çalışanları 1 Mayıs'ı kutladılar. 1923 1 Mayısı’nda çok sayıda yerli ve yabancı işletmede çalışan işçiler greve çıktı. ışçi taleplerinin arasında, "yabancı şirketlere el konulması, 1 Mayıs'ın resmen işçi bayramı olarak tanınması, sekiz saatlik işgünü, hafta tatili, serbest sendika ve grev hakkı" vardı ve birçok işçi tutuklandı.

Ülkemizde 1923 yılında ilk kez resmi olarak kutlanmasına rağmen bu kutlamalar belli aralıklarla sekteye uğramıştır. Milli Güvenlik Konseyi tarafından 12 Eylül döneminde resmi tatil olmaktan çıkarılan 1 Mayıs, 2009 yılında “Emek ve Dayanışma Günü” olarak tekrar resmi tatil ilan edilmiştir. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde 1 Mayıs artık sorun ve kargaşanın yaşandığı bir gün olarak değil; çalışma hayatındaki sorunların tümüyle masaya yatırıldığı, dile getirilen bütün çözüm önerilerinin ve taleplerin değerlendirildiği bir anlayışla, birlik ve beraberlik içinde kutlanmaktadır. 

Osmanli Basininda 1 Mayis Amele Bayrami Haber

Cumhuriyet Sonrası 1924 1 Mayısı’nı "ışçi Bayramı" olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı. 1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi. Atatürk döneminde bir taraftan ülkenin ihtiyaç duyduğu büyük kaynaklar dış borçlanmaya gidilmeden ülke içinden temin edilirken, diğer taraftan işçi sınıfına çok önemli haklar sağlandı. İşçilerin ve özellikle işçi sınıfının bir kesimini oluşturan memurların ücretleri ciddi biçimde artırıldı. Kalkınma ve diğer giderler için gerekli olan kaynaklar işçi sınıfından sağlanmadı. Tam tersine, zor koşullara ve kalkınmanın gerekli kıldığı kaynaklara rağmen, işçi sınıfına önemli haklar verildi.

1 Mayıs'ın bundan sonraki tarihi "yasak" larla yazıldı. 1935 yılında çıkarılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun" adıyla çıkarılan düzenleme ile "Bahar ve Çiçek Bayramı" olarak genel tatil günlerine dahil edildi. 27 Mayıs 1960’ dan sonra da "yasaklar" yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.

En kitlesel ve görkemli 1 Mayıs, ülkemizde 1976’da kutlandı. Bu miting DİSK’in öncülüğünde ve Taksim Meydanı’ nda yapıldı. O gün Taksim Meydanı’ nı 400 bin emekçi doldurdu. Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha bir görkemli kutlanmasından tedirgin olan kesimler bulunmaktaydı... Ama herşeye rağmen Taksim Alanı’na beşyüzbin emekçinin akması engellenemedi... Saat 14.30’da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. ışçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar... bayramlarına sahip çıkmış, coşkularını donanmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamıştı. Taksim alanında, iğne atsan yere düşmeyecek bir katılım vardı.

Tüm Dünya Emekçi̇leri̇ İçi̇n Hazirlanan Afi̇ş

Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız yaşamını yitirdi ve 200’den fazla yaralı vardı. 1978 yılında, önceki yıl yitirilen 37 insanın acısını içinde yaşayan yüz binlerce emekçi yine Taksim Alanı’ndaydı... 1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul’da mitinge izin vermedi. İzmir Konak Meydanı’nda kutlandı. 80 sonrası 12 Eylül Askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yer alıyordu.

Böylece yeni bir yasaklı dönem başladı. Ama tüm yasaklara rağmen; kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinliklerle, bu onurlu günün anısının belleklerden silinmesine izin verilmedi... 1987: 7 yıllık aradan sonra sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamları ile birlikte yaklaşık 1000 kişilik bir grup Taksim Anıtına 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi.

1989: Taksim’de biraraya gelen kitleye saldırıldı. Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi. 1990: Yine Taksim’e yürümek isteyenlere izin verilmedi. Çıkan çatışmada ODTÜ Öğrencisi Gülay Beceren felç oldu. 1996: 1980 sonrasının en kitlesel mitingi gerçekleştirildi. Kadıköy’ü dolduran yaklaşık 150 bin insan toplandı ama yine açılan ateş sonrası 3 kişi yaşamını kaybetti. izleyen yıllarda da emekçiler ve emek dostları, Kadıköy ve ardından şişli Abide-i Hürriyet Meydanında, kitlesel katılımlarla yapılan kutlamalarda, bayramlaştılar, taleplerini dile getirdiler...

Atatürk döneminde bir taraftan ülkenin ihtiyaç duyduğu büyük kaynaklar dış borçlanmaya gidilmeden ülke içinden temin edilirken, diğer taraftan işçi sınıfına çok önemli haklar sağlandı. İşçilerin ve özellikle işçi sınıfının bir kesimini oluşturan memurların ücretleri ciddi biçimde artırıldı. Kalkınma ve diğer giderler için gerekli olan kaynaklar işçi sınıfından sağlanmadı. Tam tersine, zor koşullara ve kalkınmanın gerekli kıldığı kaynaklara rağmen, işçi sınıfına önemli haklar verildi.

Taksim Meydani 1 Mayis Kutlamasi

 Ulu önder ATATÜRK işçi emekçi ve çalışanların hak ve hukukuna çok büyük önem veren bir dünya lideriydi

‘’Çalışmak demek boşuna yorulmak terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azamî derecede istifade etmek zorunludur’’

İlk işimiz milleti çalışkan yapmaktır.

‘’Çalışmak’sızın fikri gelişme ve ahlaki olgunlaşma da mümkün değildir. Tembellik, bütün kötülüklerin anasıdır.’’

Gece gündüz zaten çalışıyorsunuz ; çalışınız hakikati bütün cihana tanıtalım...

‘’Çalışmak, ilk sıkıntılara ve isteksizliklere üstün gelindikten sonra, en şiddetli bir zevk’tir. Çalışma’yı ceza saymak, onun güzelliğini ve iyiliklerin tanımamak, tabiata karşı haksızlık olur.’’

Çalışmak’tan bir cezadan, bir sıkıntıdan kaçar gibi kaçınmak, çok kötü bir harekettir.

‘’Çalışmak demek boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın icaplarına göre ilim, fen ve her türlü medeniyet imkanlarından azami derecede istifade etmek zaruridir. Hepimiz itirafa mecburuz ki, bu husustaki hatalarımız çok büyüktür.’’

Yaşlılık süreci de kaçınılmazdır. Her yaşın bir güzelliği olduğu gibi yaşlılıkta hayatın en güzel yanlarındandır. Mustafa Kemal Atatürk' ün “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.’’ Sözleri tarihe altın harflerle düşülmüş bir nottur.

Mazide muktedirken (güçlüyken) bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur." diyen Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün emekliye ayrılış günü olan  30 Haziran da  "Dünya Emekliler Günü"nü Tüm Türk halkı olarak kutluyoruz.

‘’Milli hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Denebilir ki, hiç bir şeye muhtaç değiliz. Yalnız bir tek şeye çok ihtiyacımız vardır: ÇALIŞKAN OLMAK!’’

 Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.

‘’Servet ve onun doğal sonucu olan rahat yaşamak ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışanların.Yaşamak demek çalışmak demektir. TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN..!’’

 Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini eğer kitaplara vermeseydim bugün yapabildiğim işlerin hiçbirini yapamazdım.

 ‘’Yerinde duran, geriye gidiyor demektir… İleri, daima ileri!’’

 Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.

 ‘’Zafer, “zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise “başaracağım” diye başlayarak sonunda “başardım” diyenindir.’’

 Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.

Yasaksiz Dönemlerde 1 Mayis Kutlamasi Taksi̇m