Böyle diyor bir reklam manşeti…
Bunun gibi geçmişte de çok anlamlı sloganlar var…
“Kontrolsüz güç, güç değildir!” i de çok severim.
O da “Anlatılmaz Yaşanır” gibi içinde çok anlam barındırır.
Anlatılmaz Yaşanır…
Ne olabilir?
Açlık olabilir, anlatılamaz…
Atasözü bile var; “Tok, açın halinden ne anlar”
Sigara , alkol, uyuşturucu olabilir, anlatılmaz…
Hastalık… Sakat kalmak… Yaşlılık… anlatılamaz… 
Orson Wells “I know what it is to be young, but you don’t know what it is to be old” şarkısında ben gençliği bilirim ama sen yaşlılığı bilmezsin demiş.
Anne olmak… anlatılamaz.
Çocuklar, iyi ki doğurdun, doğurmasaydın, ben çocuğuma bunu yapmayacağım  diyebilir. Ancak başlarına gelince anyayı konyayı anlarlar
Doğum yapmak… anlatılamaz…
Çok para sahibi olmak… anlatılamaz…
Evlilik olabilir… anlatılamaz…
Öğrencilik, çeşitli meslekler… anlatılamaz…
Madencilik, hastabakıcılık, temizlikçilik, ev kadını olmak…anlatılamaz yaşanınca anlaşılır.
Özveri, sabır, sadakat, uyum…
Seyahat olabilir… anlatmak anlatır mı ?
Çaresizlik anlatılamaz…
Başkaaa…
Şöhret olabilir, anlatılamaz…
Bir çoğunun  özendiği ünlü olmak, ancak yaşanınca anlaşılan bir olgudur.
Burada değinmeden geçemeyeceğim; Dünya sinemasının gelmiş geçmiş en ünlü sinema ustalarından Robin Williams’ın ölümü sevenlerini çok üzdü. Hele hele de intihar etmesi daha bir trajediydi.
Hep neden intihar etti sorusu soruldu. Yok alkol yok uyuşturucu, karısı Parkinson açıklamasında bulundu.
Kardeşim ;Anlatılmaz yaşanır!
Adamcağız zaten yaşarken tek cümleyle ifade etmiş işte;
“İnsanlar için en zor olanın yanlız kalması sanırdım, ama daha kötüsü sana yanlızlığı yaşatanlarla yaşamak”
Bakın işte anlamamanın başka izleri; Alaaddin çizgi filmini seslendiren R.Willams’ın ölüm haberi twitter da “Cin, özgürsün” diye bildirmesi ve medyanın detaylı olarak bileklerinde kesiklerin bulunması ve kemeriyle intihar ettiğini açıklaması… işi çok daha kötüleştiriyor…
Bu tarz medya açıklama ve görsellerinin, ölenin yakınları ve onu sevenlerde nasil bir iz biraktığı, ancak yaşanınca anlaşılır.
Neyse biz de artık kaza geçirenlere, ölenlere görsel yasak geldi de biraz dikkat ediliyor.
Ama yine de ünlülerin gaflarını ve yaşamlarına olan saygı hala yok…
Burada mercek altında yaşayan ve anlamayanların kurbanı olan Lady Diana geliyor aklıma…
Kimse kimsenin ne yaşadığını, başına gelmeden anlamaz kardeşim.
Bunları yaşadıkça da empatiyi öğrenmeliyiz.
İşte bunlar bizi tecrübe okyanusuna taşıyor.
Şimdi başka bir örnek vereyim. 
Biraz fazla cesaret örneği gibi geldi. 
Varın siz karar verin.
İsveç’li bir gazeteci baba iki oğlunun savaş oyunlarına olan tutkunluğunu görüp ikisini de kaptığı gibi Irak ve Suriye’ye savaşın içine götürmüş. İşte savaş böyle kötü bir şeydir demiş. Haberin sonunda çocuklar bir daha savaş oyunları oynamayacaklarını bildirmişler.
Eeeee… Travmaları mı?
Bilemem 10 sene sonra gider sizin için bulurum.
Ben kızım bebekken atıldığı sıcağa, elini yaksın başına gelince anlar demelerine aldırmadan hep atlayıp anlattım. 
İyi halt mı ettim?
Onu da göreceeeezzzz…