Kendi ifadeleriyle  ‘Ve adamın biri sahneye çıkar öykülerinin öykülerini anlatır…’
Aslında anlatmakla kalmaz adamın biri, hisseder, hissettiklerini hissettirir.
Evet, geçtiğimiz cumartesi akşamı Kocaeli şehir tiyatrosunda zevkle seyrettiğimiz bir oyundan söz etmeye çalışıyorum.
Fevkalade güzel anlatımıyla hayatımızın içinden bazı kesitleri usta oyunculuğuyla sunan Mehmet Beyazıt anlatmanın ötesinde jest ve mimikleriyle hikâyelerindeki kahramanlarının dramını yaşattı seyirciye.
Yokluğun, çaresizliğin, kimsesizliğin acısını hissettirdi yüreklerimize…
Tanıdığımız, karşılaştığımız, umursamadığımız, başımızı çevirip yanından sıvışıp geçtiğimiz birilerine karşı bigâne kalışımızın utancını hissettirdi.
Mütevazı bir dekor içinde tek kişilik bir oyun, tek kişi ama farklı hikâyeleriyle, anlatımındaki ustalığıyla çok kişiyi yansıtan başarılı bir performans gösteren usta oyuncu Mehmet Beyazıt seyirciyi adeta büyüledi.
Çünkü oyuncu olmaktan öte bir duruşu vardı Beyazıt’ın, taklitten uzak hikâyesindeki kahramanın ta kendisi olarak çıkıyordu karşısına seyircinin.
Ve yine kendi ifadeleriyle ‘Aslında adamın birinin derdi kendi öykülerini anlatmak da değildir… O; olanın ve olanların gerçeğini görmek ve mutlak gerçeğe ulaşmak derdindedir.’
Maksat, yaraları sarmak, gönülleri yakan ateşi söndürmek, huzur, güven ve emniyeti tesis etmek,
Mehmet Beyazıt, oyunun yazarı olarak da tefekkür eden, hislerinin de ötesinde meselenin sebep ve sonuçlarını iyi tahlil eden biri olarak çıkıyor karşımıza.
İnsanımızın yaşadığı dramı gözler önüne seriyor. Ne yazık ki bu dramı milyonlar, kılı kıpırdamadan, acıyı hissetmeden, umursamadan seyrediyor. Belki de usta aktörün isyanıydı bu.
Aktör olarak sahnede görünen tek kişiydi fakat çok kişinin acısını ayrı ayrı ustaca yansıtıyordu.
İnsanoğlu sahip olduğu hazineden habersiz, çoğu felaketi olan zaaflarının ardından sorgusuz sualsiz koşuşturmaktadır. Kendi egosunu tatmin derdiyle akıntıya kendini kaptırmış.
Kendinden başkasının kaybına aldırmayan, hep ben diyen…
Yok olmamayı, yok etmemekle birlikte esas almak ve birlikte var olmak. Güzellikleri de acıları da paylaşarak.
Kısacası mesele insana yakışanda olmak, her zaman, herkes için.
Oyun içinde bulunduğumuz birçok konuyu ele almakla beraber seyircinin muhayyilesini zorlamadan olmuşlar içinde bir gezintiye çıkarıyor.
Dünü, bugünü, yarınıyla geniş zamanlı bir anlatımla devam ediyor.
Her seyirci bu bakımdan az veya çok kendisini konunun içinde, yakınında buluyor.

YÜREĞİME KAR YAĞIYOR konusu ve sunuluşu itibariyle iz bırakacak başarılı bir oyun. Yazan: Mehmet BEYAZIT
Yöneten: Veysel Sami BERİKAN
Dekor – Kostüm Tasarımı: Adnan YILMAZ
Işık Tasarımı: Erol DİNÇDEMİR
Görsel Tasarım: Serkan AKTÜ
Reji Asistanları: Mert BARAN, Uğur KIDIK
Işık Kumanda: Erol DİNÇDEMİR
Ses Efekt Kumanda: İbrahim KARACA
Fotoğraflar: Özgür ŞAKAR
Başta oyunun yazarı ve oyuncusu Mehmet Beyazıt, yönetmeni Veysel Sami BERİKAN olmak üzere emeği geçenleri kutluyor başarılarının devamı dileklerimle muhabbetlerimi sunuyorum.

İbrahim Kalkan



Derdidir, davasıdır bu O’nun… Olanın ve olanların gerçeğini bilmek, duymak, görmek ister ve unutmamak… Ve işte bunun için anlatır, bunun için konuşur, bunun için söyler her zaman, her yerde ve herkese; onlar da görsünler, duysunlar, bilsinler ve unutmasınlar diye…
Çünkü bilir ki; hafıza insanoğlunun sahip olduğu en büyük hazinedir… 
Çünkü bilir ki; unutmak insanoğlunun en büyük zaafıdır, felaketidir… 
Çünkü bilir ki; unutmak ve unutulmak, yok etmenin ve yok olmanın başka bir çeşididir…
Yok etmemek, yok olmamak için anlatır da anlatır 
gerçeğe dair gördüklerini, duyduklarını, bildiklerini; 
yazdıklarında, çizdiklerinde, 
hikayelerinde, şiirlerinde, 
masallarında, mesellerinde, 
sinemada, tiyatroda, 
her ortamda, her yerde…
Yeter ki bir tek kişi dahi olsa, 
okuyanı, izleyeni, dinleyeni olsun…
(Şu an o kişi siz olduğunuz için de ayrıca minnettardır size adamın biri…)
İşte “Yüreğime Kar Yağıyor” bunun için yazıldı, bunun için sahnelendi…
Şimdi buyurun seyredin. 
Seyredin ve unutmayın; 
söylenenden öte söylenmek isteneni, 
anlatılandan öte anlatılmak isteneni…
İlim rehberiniz, 
feraset ve basiret pusulanız, 
gıdanız muhabbet ola, 
sürç ü lisan edersek peşinen affola… 
Aşk olsun aşkınız daim olsun…
İyi seyirler efendim…
Sanat Medresesi / Kocaeli Tiyatro İz
Yazan : Mehmet BEYAZIT
Yöneten : Veysel Sami BERİKAN
Dekor – Kostüm Tasarımı : Adnan YILMAZ
Işık Tasarımı : Erol DİNÇDEMİR
Görsel Tasarım : Serkan AKTÜ
Reji Asistanları : Mert BARAN 
Uğur KIDIK
Işık Kumanda : Erol DİNÇDEMİR
Ses Efekt Kumanda : İbrahim KARACA
Fotoğraflar : Özgür ŞAKAR