Gerçekten dünya “Allah'ın o güzel isimlerinin nakışlarını gösterir. Dünyanın bu yüzü gayet güzeldir ve nefrete değil, aşka lâyıktır.” (Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.128)

“Dünya haramdır haslara
Helâl olmuş nekeslere
Biz dünyayı dost tutmazız
Ol dünya murdardır bize.”

(Konur Ertop, Yunus'a Farklı Yaklaşımlar, Varlık, Temmuz 1991, Sayı: 1006, s.6) derken de, dünyanın insanın heveslerine bakan yanını niteler. Çünkü  “Bu yüzüyle dünya, gaflet perdesidir ve ehl-i dünyanın heveslerinin oyun yeridir. Böyle his ve heves cihetine baktığı için bu yüzüyle dünya çirkindir. Çünkü fânidir, geçicidir, elemlidir.” (Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.127) Zira Yunus fânidir, fâni olanı istemez.
     Yunus şunu da anlamıştır. Ruh bâkidir. Alınmamak üzere verilmiştir kendisine. Burada Yunus'tan çok eskilere giderek, bu hakikatin insanla yaşıt olduğunu göstermek istiyorum:
     “Hint destanı Ramayana'da geçen bir olay çok düşündürücüdür. Olay günümüzden 2500 sene evvel yazıya geçirilmiştir. Aslında cereyan tarihi daha eskidir. Hindistan'da sarp bir geçiti tutan bir eşkıya  -yıllarca-  yolu oraya düşenin ya parasını, ya da parası yoksa canını alır. Fakat bir defasında bir dervişin cevabı, hayatına yeni bir yön verdirir. Kendisinden parası; parası yoksa canı istenen dervişin cevabı şudur:
     'Param yok, canıma gelince, onu alamazsın! Ancak ruhumun bedenimden ayrılmasına vesile olabilirsin. Çünkü bu canı bana Allah, almamak üzere verdi' der.” (Öğr. Gör. Muhsin Bozkurt, Vakıf Müessesesinin Türk Toplum Hayatındaki Yeri, 2 Nisan (Gazetesi), 7-15 Ocak 1991, Van)
      Yunus:
“Vaktinize hazır olun, ecel vardır, gelir bir gün
Emanettir kuşca canın, issi vardır, alır bir gün
..........
Bu dünya kimseye kalmaz, anadur ölümün zinhar
Kaçan kimse gider gelmez, anadur ölümün zinhar.
..........
Kalır ayruklara malın, seninle gider âmâlin
..........
Ey dünyayı seven kişi, bir gün koyup gitmek gerek
..........
Ne ettin kurudan yaştan, sorarlar bir eyyam gelir.
..........
Yunus, şimdi sen dil ile, ben Hakkı severim deme
Ol padişah hazretine, görklü meta' iletmek gerek.”

(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.269-278) diyerek dünyanın ahirete bakan tarafına işaret etmiştir: “Dünya bu yüzü ile ahiretin tarlasıdır. Cennetin mezraasıdır. Buradaki amellerin ekildiği ve bunların ahirette cenneti meyve verecekleri bir tarla...İlahî rahmetin tezahür ettiği bir sergidir..Bu cihetiyle de dünya, sevgiye lâyıktır, tahkire değil..” (A.g.e.  s.127)
     Yunus için “Dünya, o kadar yalandır ki, onda yaşanan hayat ya yel, ya da hayale benzer. Âdeta varla yok arası bir şeydir. Vefasızdır dünya ve zevali o kadar yakındır ki:

“Kogıl dünya bezeğini, bu dünya yeldir, ya hayal
Ne kılısar bize vefa çünkü pusudadır zeval