Çoğu zaman vedaların yüzü soğuktur. 
Giden ve kalan arasındaki ortak nokta ise, içlerini sarıp sarmalayan buruk bir hüzün ve üşüme duygusu olur. 
Vedalar; artık demir almak vakti geldiğinde önünde açılan sonsuz bir okyanus gibi nereye sürükleneceğini bilmeden, yeni limanları keşfe çıkma macerasıdır.
Nereye, ne şekilde varacağını asla tahmin edemezsin. 
Hayat seni bir şekilde rüzgâra kapılmış yaprak misali savurur durur. Artık aynı yerde kalmaman gerektiğinin farkındasındır. 
Sabit durmak, yapman gereken, adım atman gereken diğer işlerinden kendini soyutlamaktır. Sığındığın limanın etrafında defalarca dönüp durmaktır. Ne bir adım ileri, nede bir adım geri atmayı göze almadan bulunduğun yerin çevresinde turlamaktır.
Yeni yeni oluşumlar, yeni keşifler için bazen bulunduğun yere veda etmek gerekir. 
Onca zaman paylaştığın güzellikleri ardında bırakarak gitmek çok zordur. Alışkanlıklardan vazgeçmek, bilmediğin yeni düzenlere alışmaya çalışmak kolay değildir. 
Emek vermek, çaba göstermek gerekir. 
Her şeyin sil baştan tekrarı gibidir. 
Bir girdabın içine sorgusuz atlamaktır vedalar. Önüne ne çıkacağını, neler ile karşılaşacağını bilmeden, görmeden atlarsın. 
Tek istediğin saygı görmeyen emeğin ve çabanın değerli olduğunu hissetmektir. Bu takdiri bulana kadar ararsın. 
Gerekirse bir ömre sığdırır, sabrını sınarsın. 
Hüzün kokar vedalar ve soğuk yüzünü giderken anlarsın. Bütün vermiş olduğun emeği, çabayı ardında bırakarak, ‘her şey gönlünüzce olsun’ der geçmişe buruk bir el sallar ve vefalaşırsın.
Buradan bu vesile ile beni takip eden, bütün okurlarıma sevgilerimi sunuyorum.
Her şey gönlünüzce olsun.
Sevgi yakanızı hiç bırakmasın.