Fenerbahçe Galatasaray, ardından da Fenerbahçe Beşiktaş mücadelesinden sonra, derbilerde rakip taraftarın olmasının güzelliğini özlediğimizi fark ettik. Her ne kadar, oynanan futbol çok fazla izleyeni etkilememiş olsa da bundan altı öncesinde olduğu gibi, iki büyük takımın taraftarlarının aynı statta, aynı tribünlerde olması hayli güzel.
İşte böylesi bir hoşluk ancak futbol anlamında da bir o kadar boşluk içeren bir derbiydi Fenerbahçe Beşiktaş mücadelesi. Bütün hafta boyunca enine boyuna irdelendi. Yapılan analizler doğrultusunda, her iki takımın artıları ve eksileri masaya yatırıldı çeşitli yorumlar yapıldı bu maç üzerine. Ulaşılan genel kanı, Fenerbahçe’nin son haftalarda yükselen formu ve golcü bir karaktere bulunması nedeniyle, Sarı Lacivertli takım rakibine oranla bir adım önde görülüyordu. Bir kısım yorumcu ise, geçtiğimiz yılın şampiyonu Beşiktaş’ı daha kompakt futbol oynadığı için, daha şanslı buluyordu. Beraberlik ihtimalinden söz edenlerin sayısı gerçekten çok azdı.
Ancak her ihtimali öngörenlerin hemen tümü, Beşiktaş’ın bu kadar etkisiz olabileceğini, hiç akıllarından geçirmemiştir muhtemelen. Çünkü, Şenol Güneş öğrencilerini Kadıköy’e kaybetmemeye getirmişti.
Çok net söyleyeyim ki; Ben Beşiktaş’ın iki yıldır, gol pozisyonuna giremediği hiçbir maç hatırlamıyorum. Taaa ki bu maça kadar…
Sonuçta maç oynandı ve iki takım da gol bulamadıkları doksan dakikanın sonunda gol bulamadan, başlangıç skoruyla mücadele sonuçlandı.
Doğrusunu isterseniz, bu maçın sonucundan çok Beşiktaş’ta ilk 11’de sahaya çıkan Gökhan Gönül’e tribünlerin verdiği ağır tepki önemliydi. Beşiktaş’ın sahaya çıkıp ısınmaya başladığı andan maçın bitiş düdüğüne kadar, Sarı Lacivertli taraftar tepki yağdırdı eski kaptanına.
Bu tepki zaman zaman lanet boyutuna ulaştı. Açıkçası, bu denli tepkiyi anlayabilmek mümkün değil. Futbol profesyonel bir oyun ve oyuncular da birer profesyonel. Gökhan da onlardan biri ve vurgulamaya çalıştığım gibi bir profesyonel.
Tabii, Fenerbahçe taraftarının gönlüne girmiş, çok sevilmiş bir isim. Dokuz yıl giydiği Sarı Lacivert formayı çıkarıp Beşiktaş’a transfer oldu. Bu durum onu, ‘vatan haini’ mi yaptı. Ayrıca ikinci yarıda, bir pozisyonda taç atmaya gelen Gökhan’a üzerine kendi resimlerinin basıldığı yalancı dolarların atılması da kanımca hiç etik ve kabul edilebilir değildi.
Şunu belirtmekte yarar var; Taraftar kulüplerin, camiaların varoluş nedenidir. Her zaman için baş tacıdır ancak, taraftarın biraz da yaşamın gerçeklerini göz önünde bulundurması gerekir.
Bu arada taraftardan bahsetmişken, çok küçük taşkınlıkların dışında, tribün ve dışarıda olay olmaması da mutluluk verici deyip, futboluyla, stratejisiyle, tribün ve saha içi detaylarıyla Türk futbolunun iki asırlık çınarı bir derbiyi böyle geride bıraktılar deyip noktayı koyalım.
Hoşçakalın…