1461 yılından beri devam eden, ilmiye sınıfı bir soydan gelen ve yed-i tula /eli uzun yani çok yönlü bir ilim adamı olan Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın hocamızın “Beyin” hakkında yazdığı, çok değerli eserleri; sahasında âdeta yeni bir çığır açmakta, bizleri ilim dünyasının hudutsuz alanlarına âşina kılmakta, insanı yani kendimizi, kendimize tanıtmakta, kâinat / evren denen uçsuz bucaksız âlemlerde bizleri seyahat ettirmekte, merakımıza yepyeni ufuklar açmakta, nasıl bir Allah’ın huzurunda olduğumuzun da, heyecan verici anahtarlarını bizlere sunmaktadır.

Türk Milleti yetiştirdiği, dünyaca meşhur bu ilim adamıyla ne kadar iftihar etse azdır diyor; eserlerinin büyük bir ilgi ve coşku ile okunacağından hiç şüphe etmiyor; üstelik okuyanların “Hel min mezîd?” / “Daha yok mu?” diye soracaklarından hiç şüphe etmiyorum.

Bu zatı muhteremin en dikkate şayan bir yanı da, sahasında bulduğu ve eriştiği ilmî ve tıbbî tesbitlerin; Kur’an-ı Kerîm’de işaret edildiğini görmesi ve göstermesidir.

Bizlerin çıplak gözle göremediğimiz nice hakikatler var. Kur’an’a kendi meslek ve ilimlerinin gözüyle eğilen bilginlerin, kendi sahalarında yol gösterici nice âyetlerle karşılaştıklarına ve bu neticelerin onları nasıl bir heyecana garkedişlerine de, bu eserleri okumakla bizzat şahit oluyoruz.

Gönül ister ki, keşke her branş ehli Kur’an’a bir de kendi sahası açısından baksa. İnanın, bizlerin çıplak gözle göremediğimiz nice meçhul gerçekleri görecekler ve göstereceklerdir. Tıpkı toprağa bakan sıradan bir kimse, sadece toz toprak görürken; bir biyolog, bir jeolog veya bir başkasının kendi alanıyla ilgili; kimbilir neler neler göreceği gibi.

Madem ki, kuru ve yaş her şey; ya doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Kur’an’da var. Öyleyse herkes kendi meşgul olduğu mes’ele ve problemlere, bir de Kur’an gözüyle, Kur’an açısından bakmaya çalışsa; bulacağı ve farkına varacağı, çok çok yeni ve bambaşka şeylerle karşılaşacak, hayrette kalacak ve bizlerin de gözlerini açmış olacaktır.

Kısaca demek lâzımsa, bu âlimin ilmî ve bilimsel eserlerini okumakla; insana yani kendimize bambaşka bir gözle bakacak. Kâinat ve evreni farklı bir zaviye ve açıdan temaşa edip seyredecek. Allah inancımız; yepyeni ufuklara kanat açacak. Allah’ı bir başka türlü tanımanın, doyulmaz zevkine varacağız.

Çünkü Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın hocamızın Doğu ve Batı’nın tarih boyunca yaşamış olan ünlü âlim, filozof ve feylesoflarının eserlerinden de istifade ederek hazırladığı bu kıymetli kitaplarını okumakla; hem geçmişin, hem de bugünün ilim havasını teneffüs etmek mümkün ve kabil olacaktır.

x

Eserlerinden bazı alıntılar:

“Gözlenen ile gözleyen arasında çok yakın bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Sen kâinata nasıl bakarsan o da sana öyle gözükür. Onda potansiyel olarak her şey vardır. Dahası, senin ona bakan zihnin aslında ondan bağımsız olmadığı için, ona her ne açıdan bakarsan onu öyle görürsün. Daha doğrusu, her baktığın yerde sadece kendini görürsün. Çünkü senden ve senin zihninden ayrı bir kâinat yok. Sen O’sun aslında, O da sen. Hepimiz aynı ve tek bir bütünün parçalarıyız. Din de öyle demiyor mu?

“Kur’an-ı Kerîm de sanki ‘kuantum kitabı’ “!

x

“Tek başınaymış gibi düşünüp davranmak yerine, aynı bedenin farklı hücreleriymiş gibi yaşamak ve davranmak yani insanı, mevcudatı, dünyayı ve evreni bütünsel bir perspektif altında holistik çerçevede değerlendirebilmek, her şeyin çözümü ve mutluluğun kaynağını keşfetmektir.”

x

“Evrenin bütün bilgileri her birimizde tam olarak var olmasına rağmen, bu devasa bilgi okyanusundan hepimiz sadece kendimize uygun olan gerçeklikleri görür ve çıkartırız. Bu doğruları seçerken de, diğerlerini yok saymakta büyük bir ustalık geliştiririz. Aslında en yakın bilgi kaynağı elimizin altında. Onunla tanışmak için çevremize ve kendi içimize bakmamız yeterlidir.”