ABD ve Avrupa Birliği Transatlantik Ticaret ve Yatırım (TTYO) anlaşması adı altında, yeni bir işbirliğine girmektedirler. TTYO 2 dev ekonomi arasında ithalat ve ihracatın arttırılması amacıyla, gümrük vergilerinin sıfırlanmasını, ticarete mani engellerin kaldırılmasını ve dış ticaretteki bariyerlerin ve gümrük tarifelerinin azaltılmasını amaçlamaktadırlar. Her ne kadar bu konu şuana kadar, tam anlamıyla ve ayrıntılı olarak Türkiye’de analiz edilmese de, Türkiye’nin aleyhine durumlar yaratabilir. 
Türkiye AB’ye tam üye olmadığından, dış ticaretin özellikle ihracatın arttırılmasına dönük yeni kolaylıklardan istifade edemeyecektir. Türkiye bu durumu önlemek amacıyla, Amerika ile ayrı bir serbest ticaret anlaşması yapmak girişiminde bulunmuştur. Ancak, ne yazık ki Türkiye’nin son 10 yılda ABD ile ilişkileri giderek kötüleşmektedir. Son Irak, Suriye ve Kobane krizleriyle, iyice içinden çıkılmaz duruma girme temayülü göstermektedir. ABD basınında “artık Türkiye ile stratejik ortaklıktan bahsedilemez, Türkiye sözüne güvenilebilen bir müttefik değildir” biçiminde yazılar yazılmaktadır. Türkiye AB’nin Amerika ile yapacağı transatlantik ticaret anlaşması sonucunda, dış ticaretinin zarar görmemesi için Avrupa Birliği / Gümrük Birliği’nden ayrılma sinyalleri verse de, Gümrük Birliğinden çıkışın Türkiye’nin lehinde mi, yoksa aleyhinde mi olacağı tartışma konusudur. 
Türkiye’nin yüksek volümde ve miktarda ihracatını arttırmaya ihtiyacı vardır. Türkiye için ihracat artışı hayati bir meseledir ve herşeye rağmen, Türkiye ihracatının %47’sini Avrupa Birliği ülkelerine yapmaktadır. ABD’nin Türkiye’nin toplam dış ticaretteki payı ise %5 dolaylarında olup, fevkalade yetersizdir. Oysa ABD gibi büyük bir pazardan Türkiye’nin yararlanması büyük önem taşımaktadır. Amerika ile ne ihracat ilişkilerimizde, ne de turizmde olması gereken noktada bulunmuyoruz. Özal’ın şu sözlerini hep hatırlarım: Özal Amerikalı Başkan ve yüksek kademeye “ben sizden para, kredi istemiyorum. Bana para falan vermeyin. Benimle ticaret yapın ve Türkiye’nin ABD’ye ihracat kapılarını açın”, demiştir. Türkiye ABD’ye  6 milyar dolarlık ihracat ve ABD’den de 13 milyar dolarlık ithalat yapmaktadır. Türkiye’nin ABD ile dış ticaretinde, Türkiye aleyhine durum mevcuttur. Turgut Özal uluslararası münasebetlerde Amerika’ya büyük önem verir ve her konuda Amerika ile ilişkileri geliştirmek isterdi. Bizlere “Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, siz Avrupa’yı bırakın, Amerika’ya bakın, dünya politikasını ve ekonomisini Amerika yönetir”, derdi. 
Şimdi bu yeni TTYO anlaşması ile, Türk ihracatçı firmalarının ABD pazarlarına girmesi ve kolaylıklardan istifade etmesi zor olacaktır. Öte yandan, açıklanan orta vadeli programa göre, Türkiye’nin 2015 yılı ekonomi beklentileri iç açıcı değildir. Büyüme, kalkınma ve ihracat durgunluğa girmiştir. Özellikle Suriye, İran, Irak gibi ülkelerle yaşanan kriz nedeniyle bu ülkelere dönük ihracatımızda büyük düşüşler bulunmaktadır. Oysa, Türkiye’nin 2023 hedefleri ve dünyanın sayılı ekonomileri arasında olmak amacı vardır. Diğer bir deyişle, kalkınma yolunda Türkiye’nin acelesi vardır. 
Orta vadeli programda 2017 yılı için ihracat hedefi 203 milyar dolar olarak öngörülmektedir. Bu rakam fevkalade yetersizdir. Türkiye’nin başta Amerika olmak üzere, yeni pazarlara girmesi ihracatını arttırması şarttır. Aksi halde, 2023’de öngörülen 500 milyar dolarlık (biz ANAP olarak 1987 yıllarda 2023 için ihracat hedefini 1 trilyon dolar, GSMH hedefini de 4 trilyon dolar olarak belirlemiştik) ihracat hedefine bile ulaşmak bir hayalden ibaret olacaktır.