Uzun zaman olmuştu, Timuçin ağabey’i görmeyeli.

Zaten uzun da bir zaman olmuştu, kendi derdime düşeli.

Cumartesi akşamı sosyal medya hesabımdan, bir arkadaşının Timuçin Ağabey’i ziyaretini, kendisinin bir bakımevi bünyesinde kaldığını ve amansız bir hastalığına yakalandığını öğrendim.

Hemen telefonu kaldırıp, saatin geç oluşuna aldırış etmeden, Yeniçağ Gazetesi İcra Kurulu Başkanı, Sayın Ahmet Yabuloğlu’nu arayarak, Timuçin Ağabey hakkında bilgi aldım.

Kendisinin hasta olduğunu ve uzun süredir bakımevinde kaldığını söyledi.

Buna karşılık; haftaiçi İstanbul’a gideceğimi ve giderken kendisine uğrayacağımı söyledim. 

Ahmet Yabuloğlu’da; bunun Timuçin Ağabey’e moral olacağını söyleyip, karşılıklı iyi dileklerde bulunup, telefonlarımızı kapattık.

Çarşamba günü kendisinin yanına gidip, hâlini-hatrını soracak, olabilirsem de moral olacaktım…

Ta ki az Oğuzhan Cengiz Ağabey’in sosyal medyada taziye mesajını görene kadar…

Ah be Timuçin Ağabey, nasip olmadı seninle son bir defa daha görüşmek.

Senden az bir zaman evvel, mesai arkadaşın, yürüyen kütüphane, Muhittin Nalbantoğlu Ağabey de yürümüştü sonsuzluğa.

Evvel gidenlere bizden selâm et, Ağabey…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Başbuğ Alparslan Türkeş’e, Muhittin Nalbantoğlu’na ve cümle erenlere…

Başımız sağ olsun.

Gazeteci-Yazar, Sayın Ağabey’im Timuçin Mert; Rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Rahmet yağsın üzerine.

Buluşmamız kaldı, ebedi âleme…

Selâm, sevgi ve muhabbet ile…/