Şiirlerinden birkaç cümle okusanız yahut ‘şair mavi’ deseniz eminim onu herkes tanır. Kendisi bana ‘Şair Mavi’ başlığı için kızacaktır belki. Fakat bu röportaj benim Aykut Semerci sevenlerine hediyemdir. Bu yüzden onların şaire hitap şekilleri röportajımın başlığıdır.
Aykut Semerci, hiçbir programa çıkmama ve röportaj vermeme kararını bizler için bir kereliğine göz ardı etti. Bu yüzden ona binlerce kez teşekkür ediyorum. Şimdi gelin hep birlikte dinleyelim Şair Mavi’nin hayatını kendi ağzından…

‘Çiçekli elbiseler kuşanmakla, gül gibi olmaz kadın. Sakal bıyık çoğaltıp, dik durmakla; insana sövüp, insanı dövmekle çoğalmaz adamlık. Ve çok söz etmekle varılan bir hedef değildir alimlik!’
Aykut Semerci

Sanırım kitapsever olup da sizi tanımayan kimse yoktur. Fakat yine de bizlere kendinizden bahseder misiniz? Aykut Semerci kimdir?
Hayat denen hengâme, 1 Aralık 1970’de dâhil etti beni kendine. Farkına varır varmaz, kendimi bilir bilmez doğduğum kente, Antalya’ya vuruldum. Bu, Aykut semerci’nin ilk aşkıydı. Hayatım boyunca tuz kokulu yeşillerle yattım, cennet mavilere uyandım. Bağımlısı oldum bu şehri
Hayat, 1989 yılında, Orman Gözlü Kız’ı çıkardı karşıma. Ve onu bir daha hiç ayırmadı karşımdan. Hayatım boyunca almam gereken önemli kararlarda hep yanlış şıkkı seçtim. Başarısızlıkla sık sık seviştim. Ama tüm bunlar beni hiçbir vakit mutsuz etmedi.
Ekim 1998’de baba oldum. Oğlum, Oğul Semerci’yi çok sevdim. Leylekler onu getirmişti bana. Kullanılabilirdi. Yeterli ve hoştu. Bu sebepten başka sipariş vermedim leyleklere.  
Şimdilerde şiiri, şiire gönül düşürenleri ve iyi şairleri severek tüketiyorum ömrümü. Bu
anlamlı yanım, bunca karanlığın içinde aydınlık tutuyor beni, çiçek gibi tutuyor ve bağlıyor hayata.

Yazarlığa/şairliğe ilk adımınızı nasıl attınız? Yazdığınız ilk yazı ya da şiirinizi hatırlıyor musunuz?
Sanırım gözleri orman bir kadını sevmekle başladı her şey. Beni şair yapan, körkütük âşık olmamdı Alime Semerci’ye. Bu cafcaflı ve özgür kadın, bana iyi geldi. Beni ben yaptı. Beni anlamlı kıldı. İlk şiirimi onunla yaşadığım ilk uzun ayrılıkta yazdım. Yıl 1995’ti… İlk şiir mi? Şuydu:

Sen yoksun ya…
Yaprak yaprak yağan karı
Sevmiyorum.
Umutlarımı örtüyor,
Yollarla birlikte.

‘BENİ ÜLKEM EĞİTTİ…’


Günümüz okuyucularını nasıl yorumluyorsunuz? Bilinçli bir okuyucu kitlesine sahip olduğunuza inanıyor musunuz?
Günümüzün okuyucusu, seçme yetisi olmayan, güdülür bir kitle. Onların okuyacaklarına güç ve otorite karar vermekte. Yeniye şans vermek, tadı farklı kalemleri araştırmak, genlerimizden kovulmuş gibi. Bu büyük bir ayıp.
Ben, bilinçli bir okur kitlesine sahip olduğumu düşünmüyorum. Yaptığım işlerde çok bilinçli olduğum kanaatinde değilken, okurumu bu şekilde sınıflamayı ego görüyorum.

Şiirlerinizde ve yazılarınızda iç dünyaya yolculuk ediyorsunuz. İnsanları çok iyi tanıyorsunuz. Bununla ilgili bir eğitim aldınız mı?
İnsanlar, insanlarımız, halkım, döve döve eğitti beni. Bu ülkenin en üst mertebesindeki adamda hırsızlığı, yalanı dolanı, kumpası gördüm. Gördüm bir fakirde gururu, doğruluğu, aşkı… Emeği sömürülen, vatan toprağında gün yüzü görmemiş bir gençte, şehit olabilmenin onurunu gördüm. Gördüm emeği sömürenin sapasağlam oğlunda askerlik yapamaz raporunu. Ve en kötüsü, bu ayıplarından hiç utanmadığını gördüm insancıkların.
Beni halkımın kandırılmışlığı, sıradanlaştırılmışlığı, kula kul edilmişliği eğitti. Tiksindim öğrendiklerimden.

‘UŞAKLIK ETMEK ADİLİKTİR.
AMA BU AŞAĞILIK YOL, KESTİRMEDİR…’


Yazmış olduğunuz birçok kitap var. Hepsinin içi de altınla dolu gibi değerli. Peki sırrı nedir bu hazinenin? Aykut Semerci bu hazineleri nasıl ortaya çıkarır?
Her insanı hikâyeleri dokur, büyütür ve öldürür. Şükür ki insanın ağzı torba değildir. Büzülmesi, o ağzın kapatılması zordur. Gelir anlatırlar biz yazarlara ıcıklarını cıcıklarını. Bize düşen, olanı biteni yazmaktır.
Peki, bunlar hazine midir? Yağmur Tanyıldız için öyledir, ama bir başkası için çöptür. İnsandan insana fark uçsuz bucaksızdır.

Aynı zamanda eşiniz Alime Semerci ile birlikte kurduğunuz ‘Semerci Yayınları’ var. Peki bir yayınevi sahibi ve başarılı bir yazar/şair olarak, günümüz genç yazarlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Başarılı olacaklarına inanıyor musunuz?
Öncelikle şu bilinmelidir ki, Semerci Yayınları’nı kuran Alime Semerci’dir. O güzel kadında bulunan hırs, güç ve iş zekâsı bende yoktur.
Günümüzün yazar adaylarının başarı anlayışı tuhaftır. Günümüzün yazar adaylarının çok büyük bir bölümü, ilk kitaplarıyla vole vurmaya çalışan hayalperestlerdir. Amaçları ekran yüzü olmaktır. Rahat paradır. Bu mantık, edebiyata sıçratılan çamurdur. Kaynağı eğitim azlığıdır.  Ne yazık ki bu devir, cahil yazarların ve kendini şair sanan ucubelerin devridir.

Sizi idol olarak gören yazar adaylarına nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz?
Beni idol görüp sakın ola peşime düşmesinler. Zira yürüdüğüm yol, hiçbir yere götürmedi beni. Benim yolum, güldürmedi yüzümü.
Tavsiyem şudur genç yazar adaylarına; çabuk ün ve paraysa ihtiyaçları, pohpohçusu olsunlar güçlünün, uşaklık etsinler otoriteye. Her konuda bolluğun yolu budur. Adiliktir, ama bilin ki bu aşağılık yol, kestirmedir.

Sizi seven okurlarınız size ‘şair mavi’ lakabını takmışlar. Bize bunun hikayesini anlatır mısınız?
Aykut Semerci’deki mavi aşkı, sağır sultanın kulağına kadar gitmiştir. Lakin o yosma mavi, birçok şairin ortak aşkıdır. Bu yosmayı, Şair Mavi olarak benim sahiplenmem, ünvanını hak etmiş iyi şairlerin hakkını çalmaktır. Varsın ısrarla beni Şair Mavi diye sevsinler. Ben bu inceliği üzerime almam; mavi denen yosmada hakkı olanlar da lütfen gocunmasın bundan.

Yazmış olduğunuz onca kitap arasında, ‘bendeki yeri çok ayrı’ dediğiniz bir eseriniz var mı?
İlk kitabım, Bir Türk Âşık, bende apayrıdır. Çünkü 27 yıldır deliler gibi sevdiğim ve bundan bir an olsun sıkılmadığım orman gözlü fıstığıma yazılmıştır. Aşk konusunda saf; yazarlık ve şairlik konusunda acemi, lakin içten ve doğaldır. Bu yolda attığım ilk adımdır. Özeldir.

Siz ki cümlelerinizle aşka kapak olmuş bir adamsınız. Peki sizce aşk nedir?
Aşk, onun avuçları içinde olmaktır. Kullandırmaktır kendini onun dilediği gibi. Onsuz, anlamsız olmaktır aşk. Onunla olmalara doyamamaktır. Onsuz ne yapacağını bilememektir.
Aşk, tanrılaştırmaktır bir ölümlüyü.

Her fırsatta kadının öneminden, gücünden bahsediyorsunuz. Bir erkek olarak, kadınlar ile ilgili neler söylersiniz? Buradan hemcinslerinize bu konuda seslenmek ister misiniz?
Kadın önemlidir. Güzel bir geleceğin kapısıdır. Ondan olur insan. İnsan gibi insan yetiştirmek, sadece kadının elindedir.
Kadını kendinden eksik gören erkek ucubedir. Bu vasıfsızlık, çarpıtılmış inançla erkeğe sağlanmış aşağılık bir rüşvettir. Bu sömürünün hesabını Rab soracaktır.
İyi erkek yetiştirin hanımlar. Kadının ne olduğunu küçük yaşta öğretin biz erkeklere. Kendi kuyunuzu kazmayın.

Yakın zamanda okurlarınızla buluşturacağınız bir kitabınız var mı?
Nisan ayının son günlerinde TURUNCU adlı kitabım okurumla buluşacak. Renk beşlememin dördüncü kitabı olup, olgunluk dönemimin kitabıdır. Farklı bir akımın öğretisidir. Kendini şair sanan pek çok insanın, hakkı olan tokattır. Kimse bu lafımdan gocunmasın, gelen TURUNCU kitap, şiirin zirvesidir.
Ben TURUNCUYUM, alın ve öğrenin hocanızı. Küstah demeyin, tarih yutturur tükürdüğünüzü. TURUNCU size iyi gelecek, yeni renkler katacak sığ ruhunuza. Alın ve inceleyin. Utanmayın, sadece yararlanın.

Bulunduğunuz konumdan memnun musunuz? Şu anda hayal ettiğiniz bir hayatı mı yaşıyorsunuz?
Ünlü şair ve yazarların hayattayken yüzünü güldürememiş bir halkın parçasıyken, benim için yazarlık konusunda hayal kurmak saflıktır, gerzekliktir.
Şairlik konusunda sahip olduğum konum nedir, bilememekteyim. Yolda yürüyen beş Türkten dördü şairken, bu ucuzlatılmış kimlikten cafcaflı konum beklemek, avucunu peşlin yalamaktır. Buna niyetim yoktur.
Sadece kadın, yani aşk konusunda hayal ettiğim hayatı yaşıyorum. Şanslıyım. Her gece bir şairle, çok güzel bir şairle sevişiyorum. Kaç erkeğin başına gelir ki bu cennet?

Hayatınızın herhangi bir döneminde ‘yaşayan bir ölü’ olduğunuzu düşündüğünüz oldu mu? Yoksa hep mutlu bir hayat mı sürdünüz?
Ben ne ettimse kendim ettim. Hiç okumayan, aşk fakiri bir ülkede, şairliği seçerek yaşayan bir ölü oldum.
Ama şunu bilin ki, bir şansım daha olsa hayat konusunda, aynı şeyleri seçerdim. Aynı kadını, bana bu kafayı sağlayan rakıyı, aynı yolları ve kör olası şairliği. Anlayın işte kardeşim, deve diken durumu benimkisi.

En sevdiğiniz yazar/şair kimdir? Kimin cümlelerini ezbere bilirsiniz?
En sevdiğim yazar ve şair, tabii ki ALİME SEMERCİ. O kadar çok seviyorum ki o şairi, 19 yıldır baş koyuyorum onunla aynı yastığa.
Bir de Şair Berk, Şair Kanık ve Şair Süreya var tabii. Farklıdır yüreğimdeki yerleri. Kardeşim gibi severim onları.
Hiçbir şiir ya da söz yoktur ezberimde. Bu yeteneği vermemiştir bana Tanrı. Zayıftır ezberim. Tanrım, ben ne noksan bir işim!

Son olarak gazetemiz okuyucularına ve sevenlerinize neler söylemek istersiniz?
“YAZMAK ÖZGÜRLÜKTÜR”  demişti seviştiğim bir kadın. Haklıydı zilli. Düşün bu özgürlüğün peşine. Güzel günler için, çılgın aşklar için, adalet, eşitlik ve bolluk için yazın.
Okuyun. İyi şairleri, iyi yazarları, gazeteleri okuyun. Ama seçerek okuyun. Maşalardan, pohpohçulardan, cahil yazarlardan uzak durun. Uzak durarak ayıklayın içimizden bu pislikleri.
Ve sevin. Bol döküm sevin. Mutlaka sevecek bir şey bulun ve onu çok sevin. Ben öyle yaptım ve hiçbir faydasını görmedim!