Avivasa Emeklilik’in yaptırdığı “Tüketicilerin Tasarruf Tutumları Araştırması’nda”  ilginç cevaplar var.
Türkiye’de araştırmaya katılan kişilere sorulmuş; “Eline geçen gelir ile yaşamını nasıl sürdürüyorsun?”
%6’sı çok sıkıntılar çektiğini, %17’si epeyce sıkıntı çektiğini, %49 şükür kıt kanaat da olsa geçindiğini, %20’si yeterince kazandığını, %8’i ise rahatça yaşayabildiğini ifade etmiş.
Firma aynı araştırmayı 12 ülkede yapmış.
“Geçinebiliyorum” cevabı veren ülkelerden; %68 ile Kanada birinci sırada, %28 ile Türkiye son sırada yer almış.
Diğer bir soru; “2015 yılında ekonomimiz nasıl olacak?”
Ülkemizde %23’ü iyiye gideceğini, %45’i ise kötüye gideceğini belirtmiş.
“Kötüye gidecek” cevabı veren ülkelerde; Fransa %51 ile ilk sırada, hemen ardından %45 ile Türkiye ikinci sırada.
Fransa 2008 yılında, başta Societe Generale Bank krizi ile ön plana çıkmıştı.
Demek ki finansal işlemlerde yapılan usulsüzlük ile ülke uğradığı büyük zararları toparlayamamış görünüyor.
Daha önce ABD’de 11 Eylül terörü için yazılan farklı senaryoları görmüştük.
Bu senaryolarda; ABD’de oluşabilecek daha büyük ekonomik krizleri örtbas edebilmek ve destek alabilmek için ABD’nin kendisinin terör planladığı izah ediliyordu.
Geçtiğimiz günlerde Fransa’da yaşanmış, sözde karikatür krizi sonucu 12 kişinin öldüğü katliamın da başka senaryoları var mı acaba?
Neyse, dönelim konumuza!!!
Araştırma’da bir başka soru; “Tasarruf için ayda ne kadar para ayırabiliyorsunuz?”
Hiç tasarruf yapamıyoruz diyenlerin oranı %34, kalan ise ağırlıklı olarak 100 TL ile 300 TL arasında küçük miktarlarda tasarruf imkânı bulabilmiş.
“Tasarruf yapamıyoruz” cevabı veren ülkelerde; Türkiye ilk sırada.
“Tasarruf” neydi?!!!
Kişinin aylık gelirinden, yaşayabilmek için gerekli zaruri ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra elinde kalan para.
Aile içi yapılabilen tasarruflar ülkenin geleceğidir.
Bu tasarruflar birikir; büyümeyi, üretimi, milli geliri artıran yatırımlara dönüşür.
Bu tasarruflar ile Türkiye dışa bağımlı olmaksızın, dış borç kaygısı yaşamadan, kendi öz varlıkları ile üretim alanında yatırımlar yapar.
Hükümetler de ihtiyaç halinde halktan tasarruf talep eder ve yönlendirir.
Eğer ülkede ithalat çok fazla ise,
Kendi kendine yetemiyor ise,
Üretim eksik ise, iç talebi bile karşılayamıyor ise,
Devlet ithalatı azaltmak ve tasarruf yapmak için halkın harcamalarını, durdurmak ister.
Böylece “cari açık” büyümez yada küçülür.
Bugünlerde haberlerde sıkça okuduğumuz, Meclis’te “AVM’lerin Pazar günleri kapanması” görüşmelerinin yegane amacı tasarruftur, cari açıktır.
Halkın harcamasını azaltabilmektir.
Bu durumun “küçük esnafın iş yapması için AVM’leri Pazar günü kapatacağız” şeklinde açıklanması ise; bu işin siyasetidir.
Siyasilerin genelde söylemlerinin ardında başka senaryolar vardır.
Tasarruf yapamayan halka, kıt kanaat geçinen ailelere; dönemin başbakan yardımcısı tarafından “Biz olmasak yeni gelecek hükümet 3 ay bile maaş ödeyemez” diyerek yokluk ile gözdağı verebiliyor.
Kendi partisini koskoca bir ülkenin de önünde görebilmek ayrı bir ego.
Yani güç, beceri, strateji Türkiye’de değil, kendi partisinde...
Bu söyleme inanan kişiler maalesef fazlasıyla mevcut.
Eminim birçoğumuzun etrafında “İşimiz bozulur, maaşımızı alamayız, şu partiye oyumuzu verelim” paniği ve korkusuyla; ailesine, akrabalarına, arkadaşlarına telkinde bulunanlar vardır.
Halbuki dinimiz “fakirlikle korkutanı” doğru bulmaz.
2014 sonu itibariyle; Tasarruf bir yana, şuursuzca verilen kredi kartı limitleri ve krediler yüzünden 2,9 milyon kişi kredilerini hiç ödeyememiş.
Yasal takibe geçmiş fakat düzensiz de olsa buldukça ödemeye çalışanların sayısı ise 6 milyondan fazla.
Denetim yok, borç çok; huzur yok, dert çok...