( Kaleme almış olduğum bu yazım; 42 yıl önce vatan toprağı Kıbrıs adasında vatan ve vazife uğruna savaşan, Mehmetçiklerimizin kahramanlıklarına, şahadetlerine yakinen tanıklık eden, bir Gazi Komutanın duygularını anlatmakta olup; ölümsüzlük şerbetini içen şehitlerimizden, sevgili annelerine bir mektup olarak paylaşılmıştır.

Günümüzde yaşanan kimi değişimlere, dönüşümlere, vatan topraklarının hiçbir neden uğruna terk edilemeyeceğine yanıt olsun diye..!)

‘’Beni hatırladığın zaman, ay yıldızlı bayrağımıza bak anam. Ben, Şehit’in Mehmetçik.

20 yaşındaki gençlik kanımla, bedenimle ödediğim vatan borcumu, senin ak sütün gibi helal olan toprak anadan; vatanımdan sesleniyorum sana:

Canım anam, neler oluyor Türkiye’mde? Nedir bu son yaşanlar ülkemde?

Ben bilmem, demokrasidir denerek söylenen kimi açılımları!

Affetmem; sınır kapılarımızda davul zurnalarla o hainleri karşılayanları, bana kurşun atan elleri sıkılanları!

Ben sadece seni hatırlarım anam, sana yazdığım mektupları ve helallik istediğim o son anları!

İlk nefesim sen olmuştun. Hayata ilk bakışımdı o an, senin kollarının arasında;

Ama sen yoktun anacığım, o hain kurşun beni bulduğunda!

Ne sen vardın, ne de o sımsıcacık nefesin; bedenimden boşalan kanın, toprak anayla buluştuğu o anda…

Hatırlar mısın, kışlaya hareketimden önce ki o geceyi…

Dualarla kınalar yakmıştın elime, yüce Allah’ımın Şehit’lik katına gideyim diye.

Duaların kabul oldu anam. Sil gözyaşlarını, memnun etme bana kıyan o canavar ruhlu satılmışları! Yazıktır, gel üzme Ata’mı.

O gecenin öncesiydi! Vasiyetimdir demiş, duygularımı dökmüştüm aşağıdaki cümlelere; okundukça nesillerden, nesillere Şehit’lik ne demektir? Anlaşılsın diye:

‘’ Olur ya! Bir çatışmada ölürsem,

Arkamdan yas tutmayın.

Bırakın, toprağımda rahat içinde yatayım.

Bedenimden komandomu çıkarmayın,

Onlar benim gururumdur.

Botlarımı çıkarmayın,

Onlar nice yollar aşacak,

Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek.

Elimden tüfeğimi almayın,

O benim namusumdur,

Ölünce; mezarıma sembol olacak.

Yara’mın kanını silmeyin,

Ahirette hesabı sorulacak.

Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın

O benim madalyam olacak.’’

( Jandarma Komando Onbaşı)

( Şehit Zekeriya Doğan )

(12. Aralık. 1993)

( Üzümlü )

Anacığım, senin o yüce kalbinden yükselen acılı feryatları duyamam artık.

Ama bilirim ki, benim milletim yücedir. Şehidi’ni canından aziz bilir. Yurt bellediği bu topraklarda, gözü gibi saklar.

Al Sancağımın gölgesindeki taşına, toprağına, kanımla, bedenimle kök saldığım bu Gazi Vatan’a sahip çıkar, parçalatmaz.

Sil gözyaşlarını anam. Canım anam, dualarınla an beni…

Aklına düştüğüm her an bil ki!

Ay Yıldızlı Şanlı Bayrağımdayım. İşte tam orada yanı başında, yüreğinin tam ortasındayım. Şehit’in Mehmetçik…’’

Sesleri duyulur yurdumun her yanından, ellerinde Al Bayraklarıyla, gözleri yaşlı anaların. Yürekleri yanık, feryatları hançerelerini yırtıyor!

Evlat acısı kolay mı? Ateş hep onun yüreğini yakıyor.

Şehidim; aslanımdı, yiğidimdi, o benim biricik kuzumdu’ diye sesleniyorlar, duyması gerekenlere!

Ama ne çare! Duymuyorlar o sesleri, sanki hiç söylenmemiş gibi! Onlar vermese de o cevabı!

Yer küre sarsılıyor aniden;

Yanıtı geliyor; Çanakkale’den, Dumlupınar’dan, Sakarya’dan, Akdeniz’den.

Haykırıyor tüm şehitlerimiz, tarihin derinliklerinden:

‘’Onları toprak oldu sanmayın, onlar yaşıyorlar. Kanları ile renklenen Ay Yıldızlı Bayrağımızla birlikte dalgalanıyorlar…’’

Sonrasında ince bir sızı, bir ninni, bir ağıt sesi duyuluyor, ana yüreklerinden:

‘’ Eledim dedim, höllük eledim

Aynalı beşikte, bebek eğledim.

Büyüdü gitti, asker eyledim,

Gitti de gelmedi canım, buna ne çare…’’

Kâinatın suskunluğu, sessizliğin sesi çöküyor geceye! Zifir gibi acısı kaplıyor her yanı! Kuşlar suskun, rüzgâr suskun, karıncalar bile durmuş dinliyor, o acılı feryadı…

Gün sönerken evrenin sonsuzluğunda, Şehidimin o asil yüreğindeki vatan sevgisi hala bir güneş gibi parlıyor; onların fısıltıları kaplıyor her yanı…

O ‘Kınalı Kuzuların’ seslerini; sadece Şehit anaları duyuyor, acıyla yanan kalpleri hissediyor:

‘’ Beni hatırladığın zaman Ay Yıldızlı Bayrağımıza bak anam,

Ben daima ‘sönmez bu şafaklarda’ olacağım…’’

Sevgili Şehit Ana’larımız:

İçimizden bazıları; ‘’Gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler!’’ Ama bunun çaresi: ‘’Damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.’’ Onun için sen ağlama.

Sen başını eğme, ‘’Şehidimin Baba’sı’’.

Gözlerinizden akan her damla yaşa; milyonlarca şükranı var, minneti var, yüce Türk Milletinin.

Ya sizler:

‘’Eşler, çocuklar’’ sakın ağlamayın, boynunuzu bükmeyin. Kocalarınız, babalarınız tıpkı diğer kahramanlar gibi bayrağımız oldu.

Onlar, ‘’Ay ile Yıldız’ın etrafındaki al rengi yarattılar.

Onlar, kanlarıyla vatan yaptıkları bu toprakları, gök kubbenin yüceliklerinden seyrediyorlar.

Bu gün, elinizde bir demet çiçek olsun.

Tutun analarınızın, sevdiklerinizin ellerinden; başınız dimdik ve gururlu, her biriniz bir güneş olun, onların başında bir anıt gibi durun.

Çünkü onlar; yüce Türk Milletinin gönlünde taht kurdular.

Dualarınızla hatırlayın onları. Bu duruşunuzdan içimizdeki hainler, düşmanlarımız ders alsınlar, korksunlar.

Unutulmasın ki:

Dünya durdukça, Türk Milleti bu dünyada var oldukça, ‘Aziz Vatan Topraklarımızdan’ hiçbir zaman eksik olmayacaktır bu dualar; bayrağımızın gölgesinde yaşayacaktır aziz şühedalar.’

‘’Ey kahpe kurşunlar!

Susmadı onlar, bakın her yerde varlar.

Haddinizi bilin!

Sonrasında;

Size cehennem olur bu aziz topraklar.

Ey hainler! Ey arsız insanlar! ‘’

‘’ Ödü varsa düşmanın, meydan açık hazırız. Bu toprakta biz doğduk, biz yaşadık, biz varız…’’

Atilla ÇİLİNGİR

Kıbrıs Gazisi

www.atillacilingir.com