SUMRU AYDIN 

Parkinson, Alzheimer, sara, psikiyatrik bozukluk, kanser, kronik böbrek yetmezliği olanlar, yaşlı ve vücutça düşkün kişiler, düzenli olarak ilaç kullanması gerekenler, ameliyatlı veya ameliyatın dinlenme döneminde bulunanlar, hamile veya çocuk emzirenlerin de oruç tutması sakıncalı olabilir. 
Oruç tutulmasının sakıncalı olduğu hastalıklar şöyle özetlenebilir: Tedavisi zor ya da ciddi bir hastalık sebebiyle bir ameliyat geçirmiş ve mutlaka beslenmesi gereken hastalıklar. Bu gruba tüm kanserli ve önemli ameliyat geçirmiş hastalar dahil edilebilir. 
Devamlı ilaç kullanmayı gerektiren ağır kalp, böbrek, karaciğer hastaları, ağır şeker hastalığı olan kimseler. 
Şiddetli ağrılı hastalıkları sebebiyle ilaç kullanması gereken kimseler, ülser hastalığı ve diğer sancılı hastalıkları olan şahıslar. 
Mevcut bir hastalığın oruç sebebiyle daha ağırlaşabileceği ya da sıhhatin bozulacağından endişe edilen hastalıklar, tüberküloz ve diğer ateşli hastalıklar gibi. 

Şeker hastaları Oruç tutabilir mi?
Şeker hastalığında beslenme biçimi çok büyük bir önem taşır. Şeker hastalığı olanların 3 ana ve 3 ara öğün olarak beslenmesi yani sık sık yemek yemesi gerekir. Oysa şeker hastası olanlar oruç tutarken, tedavide olması gerekenin aksine akşama kadar aç kalırlar ve şekerleri düşer. İftarda yenen yemeklerle vücuda fazla miktarda glikoz kaynağı girdiğinden şeker normal düzeyinin çok üstüne çıkar. Şeker hastalığının tedavisinde vücuda çok fazla şeker kaynağı sokmamak ve pankreası zor durumda bırakmamak gerekir. 
Tokluk kan şekeri yüksekliği, kalp hastalıkları riskini de artırır. Şeker hastalarının kanında çok miktarda bulunan şekerin damar sertliğine neden olması nedeniyle kalbe gelen kan miktarı azalır. Bunun sonucu olarak göğüs ağrısı, kalp krizi vesya ani kardiyak ölümler ortaya çıkabilir. Öğünlerden iki saat sonra ortaya çıkan tokluk kan şekeri yüksekliği de bu riski arttırabilir. 


Ülserli hastalar Oruç tutarsa ne gibi sorunlar ortaya çıkar?
 Peptik ülser; mide veya oniki parmak bağırsağında bazen de yemek borusunda oluşan bir yaradır. En sık oniki parmak bağırsağının başlangıç kısmında ve midede görülür. 
Açlık ağrıları şeklinde veya özellikle gece uyandıran ve sırta yayılan karın ağrıları, yanma, ekşime, kaynama, hazımsızlık, halsizlik şeklinde ortaya çıkabilir. Ağrılar midenin boş olduğu zamanlarda, öğün aralarında veya yemekten sonra belirginleşir. Ramazan aylarında birçok kimsede ülser ağrılarında artma, kanama, ülserin delinmesi gibi sorunlar ortaya çıkar. Ülkemiz hastanelerinde, ramazan aylarında ülserin delinmesi veya ülser kanaması
nedeniyle yatan hastaların sayısında belirgin bir artış gözlenir. Ülserli hastaların oruç tutmamaları doğru olur ya da özel veya ciddi önlemlerin alınması gerekir.
Hipertansiyonlu bir hasta ilacını ne zaman almalı?
Oruç tutan hipertansiyon hastalarının tedavilerine dikkat etmemeleri durumunda önemli sorunlarla karşılaşabilirler. Ramazan ayının başlaması nedeniyle oruç tutan hipertansiyon hastaları oruç tutmaya başlamadan önce mutlaka doktorlarına başvurmaları gerekir. Doktoru tarafından oruç tutmalarına izin verilen hipertansiyon hastalarının iftarda aşırı yemek yememeye dikkat etmeleri şarttır. 

Ramazan ayının ilk günlerinde yüksek tansiyona bağlı sağlık sorunları daha sıktır. Hipertansiyon hastalarının ilaçlarını aksatmadan kullanmaları gerekir. ''Ramazan ayında oruç tutan hipertansiyon hastaları tedavilerine dikkat etmezlerse önemli sorunlarla karşılaşabilirler. İlaçların iftarda mı, sahurda mı alınması gerektiği mutlaka doktora sorulmalıdır. 

Kalp hastaları ve Oruç:
 Ramazan ayının yaz aylarına rastladığı dönemlerde hem oruç tutulan süre daha uzun sürmekte, hem de sıcaklık nedeniyle terlemenin artması sonucu sıvı kayıpları artmaktadır. Vücudumuzun bu değişen düzene uyum sağlaması bazen üç haftayı bulmaktadır. Bu durum özellikle kalp hastalarının tedavisinde bazı zorluklara yol açar ve ilaç alım saatlerinin yeniden düzenlenmesini gerektirir. Günümüzde birçok kalp ilacı günde tek doz veya iki dozda kullanabilmektedir. Bu nedenle oruç tutmayı düşünen hastalar mümkünse Ramazan başlamadan kendilerini takip eden doktor ile görüşerek en uygun ilaç kullanım şeklini oluşturmaları gerekir. Ciddi kalp yetersizliği olan hastaların tedavileri bazen iftar ve sahur arasına sınırlanamaz. Bu grup hastalar doktorlarının önerileri çerçevesinde hareket etmeli ve eğer doktoru izin vermiyorsa oruç tutmamaları gerekir. Çünkü bu grup hastaların iyilik hali ancak düzenli kullandıkları ilaçlarla sağlanabilmektedir. 

Böbrek hastaları Oruç tutabilir mi?
Böbrek yetersizliğinde en kesin tedavi bol su içilmesi olduğundan, böbrek hastalarının oruç tutmaları sakıncalıdır. Böbrek yetersizliği olanların oruç tutmaları halinde yetersizlik daha da ilerler. Ramazan ayında böbrek hastaları, iftar ile sahur arasındaki dönemde su açıklarını kapatamadıklarından, hastalığının farkında olmayan birçok kişi, ramazan sonrası böbrek yetersizliği nedeniyle doktora başvurur. Diğer taraftan böbrek taşı olan hastaların susuz kaldığı dönemlerde şikayetleri artabileceğinden dikkatli olmaları gerekmektedir. 

Psikiyatri hastaları ve oruç:
Şeker, tansiyon, kalp ve diğer organik hastalıkların yanı sıra, psikiyatrik hastalığı olanlarında oruç tutması uygun değildir. Ağır depresyonlarda, panik ataklarda ve sürekli kaygı bozukluklarında da oruç tutmak gerekmez. Kişi mutlaka oruç tutmak istiyorsa bunu devamlı gittiği doktoruna danışmalıdır. Doktor müsaade etmiyorsa tutmamalıdır. 

Her sene ramazan ayında hastalarımızın birçoğu oruç tutup tutamayacaklarını sorarlar. Psikolojik tedavi gören insanların bir kısmının kullandığı ilaçların kanda çok dengeli olması gerekir. Mesela "manik depsesif " rahatsızlıkta sürekli ilacı kullanması gerekir. Bu hastalık nöbetler şeklinde, bazen depresyon, bazen manik atakla tekrarladığından devamlı ilaç almak gerekir. Diğer taraftan hem epilepsi (sara) olan hem de psikiyatrik tedavi gören insanlarımızın da aksatmadan ilaç almaları gerekir. Bu nedenle bu hastaların oruç tutmaları uygun olmaz.