SUMRU AYDIN

Prematüre Bebek kavramı nedir? Ne ifade eder? 

En basit tanımıyla 38. haftadan önce doğan bebeklere prematüre bebek denmektedir. Her  anne babanın isteği, sağlıklı bir bebeğe sahip olabilmektir. Hamilelik haberini aldıktan sonra dokuz ay  geçmek  bilmez her anne bebeğini kucağına alacağı anı sabırsızlıkla bekler. Bazen hiç beklenmedik bir zamanda aniden doğum eylemi başlar veya  gebeliğin sonlandırılmasını gerektirecek tıbbi sorunlar başlar ve  bebek doğar.

Prematüre bebeklerin doğum haftaları küçüldükçe karşılaşacağı sorunlar artmakta, yaşam şansları azalmaktadır. Beyin kanamasından solunum yetmezliğine, zekâ geriliğinden kronik hastalıklara kadar pekçok kalıcı problem riski vardır. Bu olumsuz tabloya rağmen günümüzün modern tıp koşullarında Prematüre bebeklerin yaşam şansı her geçen gün artmaktadır.

Biz doktorlar için prematüre bebek demek ‘Zor Bebek’ demektir. Yoğun bakım ünitesine yattığı andan, taburcu olduğu ana kadar riskleri devam eden hastadır. Gece gündüz 24 saat endişe içinde takip ederiz. Yeni doğan yoğun bakım ünitesinin en zor ama aynı zamanda sonuç güzel olduğunda, en fazla mutluluk veren bebeğidir prematüre bebek. Anne-Babanın olduğu kadar bizim de bebeğimizdir. Doğduğu andan itibaren upuzun saatler, günler geçirmişizdir onunla. Kendi küçük, ama gönlümüzdeki yeri büyüktür prematüre bebeğin

700 Gramlık Ebrar Bebek pes etmedi! 

Hayatı yoğun yaşadığımız bir dönemdi. Tarih: 11 Kasım 2013. Regl günümden 10 gün gecikmişti. Bir şeyler olduğunu anladım. Eşimle paylaşmaya karar vermiştim. Birlikte Avrasya Hospital’a geldik. Muayene olmak için yattığım masada hamile olduğumu öğrendim. Bebeğimizin kalp atışlarını duymaya başladık… İşte burada başladı bizim hikayemiz. Doktorumuz düşük tehlikem olduğunu söyledi. Ama bizi bırakmayacağına inanmıştım. 8 Aralık günü acı bir deneyim yaşamıştım. Acilen kontrole gittim. Ve nihayet bebeğimin beni bırakmadığını öğrendiğimde derin bir nefes aldım. Doktorum bebeğimin bizi bırakmayacağına inanıyordu. Ancak erken doğum bekliyordu. Başından beri prematüre bebek annesi olacağım belliydi. Bebeğim 22 haftalık olduğunda detaylı ultrason için doktora gitmiştim. Doktorumuzun söyledikleri bizi şaşırtmıştı. Bebeğimin suyumun tamamen azalmış olması, doğmuş olsa bile yaşama şansının çok düşük olduğuydu. Bu süreci beklememiz gerekiyordu. Artık sancılarım başlamıştı. Çok acı çekiyordum ama kızım için dayanmalıydım. Kızım çok aceleciydi ve biz ona yetişemiyorduk. Ben kızımın 28-29. Haftalarda doğacağına inanmışken doktorumun düşüncesi farklıydı. 7 Nisan 2014 akşamını hastanede geçirdik. Korku nedir o gece anladım. Bebeğimin doğmasını istemiyordum. Çünkü daha zamanı vardı. Karnımda büyümeliydi… Bende kalmalıydı…  Bebeğim henüz 25 hafta 4 günlük ve 700 gr.dı. Yine de iyi şeyler düşünmeye çalışıyordum. Doktorum odama geldiğinde benim ameliyata alınmam için hazırlanmamı söylüyordu. Ben ise hala çocuk doktorunu bekliyordum. Dr. Handan Yaşar odama geldikten sonra aklımdaki soruları ona sormaya başladım. Sonra ona güvendiğimi hissettim. Eşimle de konuşarak kızımın erken doğabilmesi için onay vermeye karar verdik. Bu kararı vermek çok zordu ama bebeğimizin yaşama şansı % 50 idi. Masada yatarken yanıma Opr. Dr. Gamze Baykan geldi. Elimi tuttu. “Ağladın mı sen” dedi. Konuşamadım. Kelimeler ağzımdan bir türlü çıkmıyordu. Daha sonrasında Dr. Handan Hanımı gördüm ve rahatladım. Kendime geldiğimde ameliyat bitmiş, miniğimiz doğmuş  ve yoğun bakım ünitesine gitmişti.  İlk söylediğim sözler “kızım beni bırakmayacak “ olmuştu. Adını koymamız gerekiyordu. Düşünmek için zamanımız bile olmamıştı. Ağzımdan “Ebrar Reyyar” çıkmıştı… 2. Kez anne olmuştum. Ama bu sefer prematüre annesiydim. Herkes bebeği merak ediyor ben ise görmekten kaçıyordum. Eşim beni bebeğimizin yanına götürdüğünde gece saat 24’ü geçiyordu. Bebeğimi gördüğümde şoke olmuştum. Çok küçük ve yükü oldukça ağırdı. Nasıl taşıdı o küçücük bedeniyle o yükü bilemedim. Bebeğimin  Anne sütüne ihtiyacı vardı. Sürekli sağdığım sütlerin kaç cc olduğunu sayıp duruyordum. Dr. Handan Hanım’ın yanına her gittiğimde olumlu düşünmeme için bana telkinde bulunuyordu. Dile kolay 87 gün hastaneye gidip geldim. Sonunda bebeğim sağlığına kavuştu ve ben onu endişelenmeden kucağıma almayı başardım. Bu vesile ile Dr. Handan Yaşar ve Ekip arkadaşlarına can-ı gönülden teşekkür ediyorum.