SUMRU AYDIN

İSTANBUL
Veni Vidi Göz Hastanesi Uzman Hekimi Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu  “Trans-PRK” tekniği adı verilen gelişmiş lazer yöntemi hakkında merak edilen her şeyi sizler için anlattı. Herkese sağlıklı ve mutlu haftalar dilerim. 

Bu yöntem hangi hastalara uygulanabiliyor?
Trans-PRK yöntemi, özellikle korneası ince olan hastalarda ve kornea yüzeyi normalden daha dik olan problemli olgularda tercih ediliyor. Korneaya temas edilmediği ve “küçük veya büyük, hiçbir kesi uygulanmadığı için”, lazerden sonra gelişebilen ve gözlükle düzelmeyecek kadar yüksek numaralı astigmat oluşması demek olan “ektazi” bu yöntemde görülmüyor. Bu yöntem, kesiden önce gözün sabit tutulması için uygulanan vakum halkasının yol açabileceği retina yırtılması riskini de ortadan kaldırıyor. Özellikle miyop ve astigmat hastalarda çok başarılı sonuçlar veren TransPRK lazer tedavisi, gözde iz bırakmıyor. Doku kaldırılarak uygulanan laser tedavilerinden sonra gözleri uzun süre darbelerden korumak gerekirken, Trans-PRK tedavisinden 3-4 gün sonra hastanın boks maçı yapması bile gözlere zarar vermiyor. Trans-PRK uygulaması, gözde iz bırakmıyor. Bu tedaviden bir ay sonra yapılacak göz muayenesinde, lazer tedavisinde uzmanlaşmış bir göz hekimi bile hastanın gözüne lazer yapılmış olduğunu anlayamaz. Trans-PRK  tedavisinden sonra gözlerin kapatılması gerekmiyor, hasta iki gözünü de açık tutarak evine gidebiliyor. Uygulama, aynı tedavi seansında iki göze birden yapılabiliyor.


Trans-PRK yönteminin diğer lazer tedavi yöntemlerinden farkı nedir?
Bugüne kadar alışılagelmiş ve ‘LASIK’ veya ‘İ-LASIK’ olarak adlandırılan lazer tedavi tekniklerinde, gözdeki kornea dokusu özel bir bıçakla veya lazerle kesilerek uygulanıyor. Her ne kadar başarılı sonuçlar alınsa da bazı komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Trans-PRK yönteminde ise ameliyattan önce gözün ön çeperinin alkolle eritilerek kazınması ya da çeperin bıçak veya başka bir lazer cihazıyla şapka gibi kaldırılması söz konusu değil. Bu yöntemde uzaktaki bir ışık kaynağına 50 saniyeden az bir süreyle bakmak yeterli oluyor.


Gece görüş problemlerine nasıl bir uygulama yapılıyor?
Halk arasında ‘kartal gözü’ olarak bilinen wavefront uygulamasında, göz içindeki ışık saçılmaları ve sapmaları gelişmiş bir yöntemle ölçülüyor ve lazer tedavisi buna göre ayarlanıyor. Gözlük ya da lensle bile düzeltilemeyen bu sapmalar, wavefront tekniğiyle düzeltildiğinde kişinin kendi göz yapısına uygun tedavi gerçekleşmiş oluyor. Bu yöntemle görme keskinliği en üst düzeye ulaştığı gibi gece görüş problemleri de en az seviyede kalıyor. Wavefront tedavisinin, göze dokunulmadan uygulanan Trans-PRK lazer tedavisiyle yapılması mümkün.