Fizyoterapist Cafer Kete’nin hipnoterapi birikimi ile birleştirdiği temellendirmesi bedenimize gelen beş duyumuz kas hareketi olarak veya çeşitli refleksler olarak tepkisel ortaya çıkması ve bunun sonucunda bir iç denge homeostasis oluşturması prensibine dayanmaktadır.
Beş yıldır rüyalara karşı bedenimizin rüyalar içindeki motor tepkilerini analiz eden fizyoterapist Cafer Kete, Beden ve zihin arasındaki bağlantıyı duyusal alan terapisi ile bütünleştirdi.
Klasik yaklaşımlarda insanın duygu ve düşünceleri tedaviye dahil olduğu bir süreç olmadığından bir iyileşme değil tedavi olmadır.
İyileşme kavramı ruhsal değişimi de içermektedir.
İyileşme o hastalığın tekrar nüksetmesinin önüne geçmektir.
Zihinsel ve bedensel bir dönüşümdür.
Duyusal alan terapisinde egzersizlerin hem cakralarla dengelenmesi her hareketin bilinçaltımızda ürettiği ve bağlantı kurduğu duygulara göre şekillenmesini göz önüne alır.
Hareketi belirli aşamalarla belirli tekniklerle hastaya belirletiriz. Çünkü her zihin nasıl özel ise her beden de kendi içinde motor ve duyusal olmak üzere özeldir.
Duyusal alan terapisi ile hatta hareketler ve duyular aracılığı ile anksiyete, migren, panik atak durumu yaşayan kişilerde duyusal bütünlükle bu durumların dengelenmesi ve hızlıca düzelmesi söz konusudur.
Özellikle doğuştan felç durumlarında tedavi süreci çok uzun ve sonuç almak yılları bulmaktadır.
Alıcı dili gelişmiş çocuklarımız da bu çalışma litarütü sarsacak sonuçlara ulaşmıştır.
Duyusal alan terapisi ile; Sedef ve egzama, Migren,  Carpal tünel sendromu, Felçli hastalarımız, Omurga kırıkları, Romatolojik hastalıklar, Ms, Parkinson hastalığı,  Bel boyun fıtıkları, Rahimdeki kistlerin cerrahi sonrası tekrar etmemesi, Panik atak, Anksiyete bozuklugu ve Fibromiyaljide çok hızlı yol katetmenizi sağlayacaktır.
Her hastalık bir iyileşmedir.
Siz onun dilini anlayana kadar hastalıktır.