Uyanış Vaktidir... Hayy’di... Değerli hocamız Kevser Yeşiltaş ile “UYANIŞ” yazı dizimiz devam ediyor...

Kuantum dolanıklık etkisi nedir hocam? Bahsedebilir miyiz?

Kuantum bilimi şöyle diyor: iki parçacıktan birine belirgin bir değişim yaparsan, eş zamanlı olan diğer parçacıkta da aynı sonucu alırsın yani o da etkilenir. Bir parçacığa yaptığın etki, diğerinde de gerçekleşir. Bu gerçekten Einstein’in dediği gibi ürkütücü.

Ürkütücü olması nereden geliyor. Çünkü büyülerde, tılsımlarda, sihirlerde kuantum dolanıklık etkisi kullanılıyor. Bir kişinin giydiği eşya üzerinden etkili büyü yaparsınız ve o eşyaya ne yaparsanız kişide de aynısı olur. İşte bu kuantum dolanıklık. İsminiz bile, sizin enerjinizi taşıdığı için aslında büyüde tılsımda kullanılır. Eskiden insanlar isimlerini herkese söylemezlerdi. Mahlas ya da lakab kullanılırdı. İsimden müsemmaya ulaşmak negatif kötü güçler için çok kolaydır ve isminize yapılan herhangi bir etki, sizi de doğrudan etkileyecektir. Bu yüzden şifreniz olan doğum tarihinizi, anne baba isimlerini, isminizle beraber kimselere vermeyin. Kuantum dolanıklık ürkütücü bir eylemdir. Aynı zamanda şifadır da. Hastalıkların şifalandırılmasında çok etkilidir. Uzaktan şifacılar sizin isminize ve sizin resminize şifa yapabilirler. İlla yanınızda olmalarına gerek olmadan hem de. Ancak o resim üzerinden büyü yapan kötü güçler de vardır bunu da unutmayın lütfen. Kuantum dolanıklık özellikle Anadolu Selçuklu döneminde çok fazla kullanıldı. Osmanlı Selçuklu eserlerinde kuantum dolanıklığı her an görmen mümkün. Örneğin, lale motifi, hilal motifi Elhamdülillah kelimesidir ya da Allahın varlığıdır. Nerede lale görürsen bil ki orada Allah zatının işareti vardır. Nedenine gelince. Osmanlı ve Arap kültüründe, aynı ebced yani matematiksel değeri olan nesneler, kelimeler, şekiller, objeler benzer titreşir. Lale ile hilal aynı ebced değerine sahip ve Allah kelimesi ile aynı ebced değeri taşır. Bu yüzden Osmanlı Selçuklu motifleri lale ve hilal üzerinedir ve Allah kelimesi ile aynı ebced değerini taşıdığı için kullanılmıştır. Osmanlı saraylarında bolca lale yetiştirilmesi de bu yüzdendir. Ebced değerleri birbirinin aynı olan kelimelerde, birinin söylenişi diğerinin de mecazen zikredilişi anlamına gelir. Lale ve Hilal kelimelerinin, divan edebiyatında sıkça söylenmesi, Hilal şeklinin cami, minare ve bayraklarda yer alması, tasavvuf edebiyatında bu iki kelimeye sıkça rastlanmasının neye işaret olduğunu böylece belirtmiş oldum. Bu kuantum dolanıklığın yüzyıllardır Anadoluda bilindiği anlamına gelir.

Kuantum Dolanıklığı neler yapıyor?

Zamandan ve mekandan bağımsız olan bir boyut var. Bu boyut benzer parçacıkları aynı matematiksel ebcedi taşıyan kelimeleri ve nesneleri, kişiye ait olan tüm eşyaları aynı kubbe altında topluyor. Mesafelerin ve zamanın önemi olmadan. Bu boyut, zamandan ve mekandan bağımsız. Ve  her birimizi birbirimize bağlıyor.

Kuantum22

Peki, Kuantum Dolanıklık İlkesi neyi anlatıyor?

Bu ilkeye göre aynı anda ya da aynı kaynaktan yaratılan iki madde ya da nesne, birbirleri ile sürekli bir dolanıklık halinde bulunur. Peki hepimiz hz. Ademin evlatları değil miyiz. Özümüz aynı, geldiğimiz kaynak aynı. O halde tüm insanlar olarak birbirimizle dolanıklık halindeyiz. İslam dini bunu çok güzel ortaya koyar. Bir insan tüm insanlık demektir. İslam dini kuantum dolanıklığın en güzel ifadesini bu cümle ile ortaya koyar. Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelecek. Kuantum dolanıklıkta neden zaman ve mekan dışında bir boyut oluşuyor. Bizim zamanımız ve mekanımızın dışında farklı bir boyutun varlığını kanıtlıyor kuantum dolanıklık. Çünkü aynı anda demek, zamansızlık demek, vefat eden sevdiklerinizle olan bağlılığınız demek mekansızlık demek. O halde bu nasıl oluyor. Bilim adamları bunu şöyle açıklıyorlar. Kainatımızın hızı, ışık hızı ile ölçülür. Saniyede üçyüzbin kilometre giden ışık hızı üzerinden hesaplanır. O halde bilim adamlarının dediği gibi, iki parçacık aynı anda nasıl etkileşebilir. Işığında bir hızı ve mekanı var. O halde ışık hızından daha öte bir hız var. Bunu Kur’an-ı Kerim şöyle vahiy eder. Çok şaşıracağınız muazzam bir ayettir bu. Rahman suresi 33. ayet. Sıtetatum der. Yani gücün yeterse. Stratejin statün yeterse anlamında. Çok apaçık bir kelime. Ektari semavati velerdi. Yani göklerin ve yerin bucaklarını geçip gitmeye statün yeterse der ayet. Ancak geçemezsiniz diyor ayette, sultan gücünüz yoksa. İşte bu sultan gücü, ışık hızının çok ötesinde bir kudret. Bilim diyor ki, iki parçacık arasındaki haberleşme hızı, ışık hızının on bin katı değerinde. Yani an zamana en yakın zaman dilimi. Bilim diyor ki, aynı koşullarda oluşturulmuş iki foton büyük mesafelerle ayrılsa da birine bir etki yaptığında an zamanda diğeri de etkileniyor. Işık hızının kat be kat üstünde bir haberleşme ile. Eş zamanlılık, an zamanda haberleşme sultan gücü demektir. İşte bu sultan gücünü biz materyalize edebilirsek, tüm galaksiyi dolanıp aynı anda evimizde olabiliriz. Tamamen bu boyutun keşfine  bağlı. O görünmeyen gayb boyutunu bulabilirse bilim. Ki ilim bunu biliyor. Gayb diyor, morfogenetik alan diyor. Levhi mahfuz diyor ilim buna. Bu boyuta ulaşabilirse insan, kainatı an zamanda dolanıp yeniden evinde olabilir. Sizin kendinize bırakabileceğiniz en önemli işarettir kuantum dolanıklık. Lütfen bunu bir yere not edin. Bilim ve ilim bir arada olduğu sürece, yürüyüşünüz tam olacak. Sadece ilim üzerinden gitmek, sadece bilimsel veriler üzerinden gitmek topallamaktır. İlim ve bilim bir arada derin düşünülmeli ve öyle yol alınmalıdır.

Beşinci İşaret: Gizli değişkenler teorisi

Bilimsel bir veri ile şöyle düşünün. Burası kuantum evreni. Parçacık ve dalgacık olarak var olan madde dünyasındayız. Yani bakarsan katı madde, bakmadığında enerji alanı. Bu kadar basit bir açıklama. Her şey böyle. Sizler de te ktek böylesiniz. Birine baktığınızda ya da size biri baktığında siz parçacık olarak maddesiniz, inzivaya çekildiğinizde gece karanlığında görüş alanlarından muaf olduğunuzda siz bir enerji alanısınız. Bu kainat atom kainatı ve atomun yapısının özelliği bu. Bakarsan katı madde bakmadığında enerjiye dönüşür. Kainat nasıl bir düzen biliyor musunuz, gizli değişkenliği olan bir alem. Atom dünyasındasın çünkü. Buraya gelmeyi siz seçtiniz. O halde kuralları da bilmeniz gerekiyor. İşaretleri bilmeniz gerekiyor. Bu dünya gizli değişkenliklerin olduğu bir atomsal kainat. Gizli değişkenlik bilimsel bir kelime.

Kuantum23

Gizli değişkenlik nedir?

Bu tanımı bilim adamları koymuşlar. Gizli değişkenlik nedir: Yani bir sonraki hamleyi kestiremiyorsun ancak öngörebiliyorsun. Bunu söyleyen bilim adamları. Diyorlar ki, atomu tespit ediyoruz o an, ancak bir sonraki an nerede olacağını nasıl olacağını kestiremiyoruz. Baktığımızda katı bir madde yani atomu görüyoruz, bakmadığımızda enerjiye dönüştüğü için nerede belireceği kestirilemiyor. Çünkü atom, Düz bir hat üzerinde ilerlemiyor. Gizli değişkenlik diyorlar buna bilim adamları. Işte siz de atomlardan oluşan bir yapıda olduğunuz için, gizli değişkenlik dünyasındasınız. Bu ne demek oluyor. Gizli değişkenlik, yani sizin bedeninizdeki atomların bir an sonra ne yapacağını bilemezsin. Bu bilimsel bir bilgidir. Atomlarınız kararlı yani bedeniniz bütün halde, ama atomlarınızın gizli değişkenlik özelliği var. Bu yüzden ne düşündüğünüze daha çok dikkat edin. Artık olumsuz düşünme lüksünüz yok bu saatten sonra. Çünkü biliyorsunuz artık, aldınız bu işareti.

Gizli değişkenlik demek, Rastgele gelişigüzel değil demek. Hani balıkçılar teknelerle denizde açılırken birbirlerine rastgele diyorlar ya. Yani balık sana rastgelsin anlamında. Rast gele. Işte sizin atomlarınız rastgele gelişigüzel bir düzen içinde değil, rast gelen bir düzen içinde.

Kainatın her zerresi atomdan oluştuğuna göre, evrende rastgele başıboşluk düzensizlik tesadüf yok. Ancak rast gelinen bir düzen içinde. Her an dileğin kabul olabilir anlamında. Her an isteğin yerine gelebilir anlamında. Rabbin kapılarının ne vakit açılacağını bilemezsin anlamında. Her şey bir amaca bağlı. Ana sebebe bağlı. Bu ana sebep bilim adamları tarafından gizli değişkenlik olarak belirlenmiş ve tanımlanmış. Ve bu sebep bu amaç her an yerine gelebilir. Sizin o an aklınızdan geçen başınıza gelebilir anlamında. Daha anlaşılır şekilde şöyle söyleyebilirim: Gizli değişkenlik demek bir sonraki hamlesinde ne yapacağı kestirilemiyor. Ancak tahmin edilebiliyor. Yani sizin atomlarınız şu an ne ise, bir sonraki anda ne olacağı gizli değişkenlik içinde. Kestirilemiyor ne olacağı. Ne yapacakları bilinmiyor. Ancak tahmin edilebiliyor. Bilim adamlarının ortak görüşü şu. Atomların özgür iradesi var. EVET. Çok şaşırtıcı değil mi. Bunu erenler evliyalar peygamberler binlerce yıldır biliyorlardı. Bilim yeni keşfediyor. Diyor ki Atomun özgür iradesi var. Atomların yani bedenini meydana getiren atomlarının özgür iradesi var. Bu ne demek? Sizin atomlarınız akıllı demek. O halde akıl sadece insanın zihninde ve başında değil. Atomlarında. Atomların akıllı ve özgür iradeleri var. Sizin mevcut atomlarınız, Bir sonraki anda ne yapacaklarını biliyorlar ancak biz bilemeyiz. Hani bazen diyoruz ya basiretim bağlandı. Attım imzayı. Ya da evet demiş bulundum.  Bir anda ağzımdan söz çıkıverdi. Hiç yapmazdım birden yapıverdim kendim bile inanamıyorum. Diyoruz. İşte bu anları düşünün. Kim yapıyor bunu. Sizin atomlarınız size hükmediyor demek. Sistem böyle işliyor. Sebepler yaratılsın ki, kaderiniz değişebilsin. Siz atıl kalırsanız, karar almakta güçlük çekerseniz, durduğunuz yerde çakılırsanız, devreye akıllı ve şuurlu atomlarınız girer. Sebepleri yaratır sonuçlarıyla siz karşılaşırsınız. Sizin bedeninizdeki her bir atom şuurlu, bilinçli, akıllı. Ve bize hükmedebiliyor. Şimdi diyeceksiniz ki bu beni nasıl ilgilendiriyor: Atomlar insanın kaderini değiştirebiliyor. Atomların bilinçli şuurlu oluşu insanın kaderini oluşturuyor. Evrenin kaderini, insanlığın kaderini şekillendirebiliyor anlamında. Bu kadar şuurlu ve akıllılar.

Kuantum24

Peki, atomlar bu gücü nereden alıyorlar?

Hızlarından. Atomun bir titreşim düzeyi var. Hegaherti var, bir frekansı var. Sizin atomlarınızın Hızları düşük ise daha az şuurlu ve size hükmetmeleri daha az, sizin kaderinizi değiştirmeleri daha az. Ancak, sizin atomlarınızın titreşimleri yükseldikçe daha fazla şuurlular ve sizi de daha erdemli ahlaklı bir hayata yönlendirmeleri mümkün… Atomlarınızın titreşim seviyesinin yükselmesi de, sizin geçmiş travmalarınızdan kurtulmanız ve arınmanızla ilgili. Geçmişin arınması gerçekleşmeden, atomlarımız geleceğimize yön veremiyor. Takılı kalıyor geçmişe. Travmalara, affedemediğiniz insanlara. Zihin sürekli meşgul olunca yeniyi üretemiyor. Sinapslar bilgiyi hücrelere veremiyor. Daha fazla yemek yiyerek mitokondrilerin çalışma sitemini bozabiliyoruz, NAD denilen enzimler azalıyor ve bedenimiz yaşlanarak ölüme yaklaşıyor.

Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler hocam. Son sözlerinizi almak isterim…

Son olarak şöyle diyebilirim. Kainatımız duygusallık üzerine sosyal bir yapı içermiyor. Kainatımızın işleyiş sistemi nötr bir dijital sistem üzerine kurulu. Duygululuk hakim. Duygusal bir yapı değil. Duygululuk ve duygusallığı birbirinden ayırt edebilirseniz kainatın işleyiş sistemini çok rahat çözebilirsiniz. Düalite kavramı olmasına rağmen nötr bir bakış açısı hakim kainatımızda. Bu iyi bir şey. Ya olmasaydı. İntikam almak isteyen bir güç olsaydı. Her söylediğimiz başımıza gelseydi ne yapardık. İyi ki de nötr bir dijital sistem üzerine kurulu ve duygululuk hakim. Rabbimiz bizim gibi duygusal olsaydı küsen alınan yanlış anlayan intikam alan bir yapı, o vakit bizlere yazık olurdu hepimiz helak olurduk. Şükürler olsun.