ANKARA

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD) Ebola salgınıyla mücadele kapsamında Gine, Liberya ve Sierra Leone'ye ilaç ve tıbbi malzeme yardımı gönderilmesi dolayısıyla Esenboğa Havalimanı kargo bölümünde düzenlenen törende, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Kobani'nin eski günlerine dönmesine Türkiye nasıl destek olacak" sorusu üzerine Kurtulmuş, en zor gününde Kobani'nin yanında bulunan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.

Bütün dünyanın Kobani ile ilgili konuştuğunu, "ne kadar stratejik ödeme haiz olduğunu" ifade ettiğini anlatan Kurtulmuş, ancak Türkiye'nin 19-21 Eylül'de, yaklaşık 3 gün içinde IŞİD'in saldırılarından kaçan 197 bin Kobanili Kürt'ü sınırlarına kabul ettiğini vurguladı.

Bunun muazzam bir dayanışma örneği olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Bu insanlara elimizden gelen her türlü imkanı sağlamaya çalıştık. Bu 197 bin kişi Türkiye sınırlarından girerken, bir kişinin burnu kanamadı. Böylesine büyük bir yardımlaşma, dayanışma ruhu içerisinde, dünyanın seyrettiği bir ortamda, televizyon yayınından naklen Kobani dramını verdiği bir ortamda Türkiye, bu işi sadece seyretmedi, sınırlarını aşarak gelen bütün Kobanili kardeşlerimizi kendi sınırları içerisinde misafir etmeyi başardı" diye konuştu.

Kobani'den gelenlere ilk andan itibaren yatılı bölge okulunda gereken imkanların sunulduğunu, sıcak çorbalarının çıkarıldığını anlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin tüm kuruluşlarıyla Kobani'ye yardım ettiğini dile getirdi.

Barış ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşamasını isteriz""

"Biz isteriz ki Suriye'deki iç savaş yarın bitsin. Biz isteriz ki bütün bölgede süren bu karışıklıklar sona ersin. Biz bütün bölge halklarının barış ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşamasını isteriz" diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bunun için elimizden ne gelirse, hangi desteği verebileceksek, başka bölgelere verdiğimiz gibi, Kobani halkına verdiğimiz gibi, hatta Kuzey Irak'tan kaçan Sincar bölgesindeki Ezidilerin ve Türkmenlerin hemen gelmelerini de sağladığımız gibi her halükarda bütün bu bölge halklarına yardım etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Sadece Türkiye'ye gelenler değil aynı zamanda sınırlarımız dışında oluşturduğumuz kamplar vasıtasıyla da hem Kuzey Suriye'de hem Kuzey Irak'ta bulunan insanlara elimizden gelen her türlü yardımı yapıyoruz. Bunu yaparken de 'Bu Kürttür, bu Araptır, bu Türkmendir, bu Sünnidir, bu Şiidir' diye hiçbir ayrım yapmıyoruz."

Türkiye'nin üç gün içinde kabul ettiği, Kobani'den gelen toplam sığınmacı sayısının, Avrupa kıtasının tamamının 2013'te kabul ettiği göçmen sayısından daha fazla olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Dolayısıyla biz seyretmiyoruz, gereğini yerine getiriyoruz. Nerede bir insani sorun varsa onu çözmeye gayret ediyoruz. Bundan sonra da sadece bölge halklarımızın değil bütün dünyadaki mazlum ve mağdur insanların yanında olmaya devam edeceğiz. Sorunlarını çözmeye devam edeceğiz. Kobani halkı da biliyor ki ne zaman başları sıkıntıya düşse Türkiye olarak yanındayız" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, "Kobani'nin yeniden inşasına ilişkin Türkiye'nin yardımı olacak mı" sorusuna da "Daha süreç yeni başlıyor. Şu anda bunları konuşmak erken" yanıtını verdi.

"Kampların hiçbiri boş kalmaz"

"Kobani'den gelenler dönerse, onların kaldığı kamplar kapatılacak mı" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'de Suriye ve Irak'tan gelen yaklaşık 1 milyon 700 bin sığınmacı bulunduğunu söyledi.

Kamplardaki toplam rakamın ise 238 bin civarında olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Bu kamplardaki sayı her gün artıyor, azalıyor. Çıkanlar oluyor, yeniden gelenler oluyor. Dolayısıyla keşke elimizden gelse misafirlerimizin hepsi için kamp imkanlarını hazırlayalım ama bunların bir kısmı şehirlerimizde yaşıyor. Dolayısıyla bu kampların hiçbiri boş kalmaz. İnşallah en kısa zamanda Kobani yeniden inşa edilir, insanlar kendi memleketlerine döner. Savaş biter, Suriye'den gelen 1 milyon 700 bine yakın kardeşimiz tekrar evlerine geri dönerler" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin göçmen meselesinde çok büyük bir sınav verdiğini ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bundan hepimizin ayrı ayrı gurur duyması lazım. Ama biz rakamları konuşurken bir de işin insani tarafına bakın. '1 milyon 700 bin kişi' diyoruz, 'Şu kadarı kamplarda' diyoruz, 'Şu kadar geldi, şu kadar gitti' diyoruz, 'Şu kadar insan sağlık hizmetinden istifade etti' diyoruz. Ama bu 1 milyon 700 bin hayatın tek tek kendi yaşadıklarını düşünün. Her bir insan için ne acı dramdır, ne bilinmez bir hikayedir. Ne olursanız olun, nerede yaşıyor olursanız olun, bütün geçmişinizi, bütün çevrenizi, bütün birikiminizi geride bırakıyor ve bilinmez bir geleceğe doğru gidiyorsunuz. Onun için isteriz ki bütün bu insani trajediler sona erer, savaş sona erer ve herkes kendi memleketine geri döner, kendi ülkesine, kendi dostlarına, kendi çevresine yeniden kavuşmuş olur."