TBMM 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "17-25 rumuzlu kişiye sesleniyorum, o kendisini iyi bilecek, belki de birazdan yeni fatihciklerine hakaretler savuracaktır. Değil Çankaya'ya, değil sözde Ak Saray'a, uzaya da çıksan nefesimiz ensende, elimiz yakandadır" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin yaşadığı dramatik ve esef verici gelişmelerin özünde değerlerini yitirmiş, değerlerle yollarını ayırmış bir siyaset kadrosunun yattığını" öne sürerek "AKP, değersizliğin manifestosu, hırsızın, uğursuzun, rüşvetçinin, haramzadenin ve hortumcunun adak ağacı, yasak elmasıdır" dedi. 

"17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın geçen hafta bir çırpıda kapatıldığını ve bir kalemde çizildiğini" iddia eden Bahçeli, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi Savcısının 63 sayfalık gerekçeli kararıyla 17 Aralık'a "sünger çektiğini" savundu. 

"25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması" hakkında 2 Eylül 2014'te kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve 96 şüphelinin aklandığını belirten Bahçeli, "AKP tarafından görevlendirilen savcının delillerin usulsüz toplandığını, herhangi bir örgüte rastlanmadığını ve suç unsurlarının oluşmadığını kiralık vicdanıyla kaleme aldığını" ileri sürdü. Bahçeli, şu değerlendirmeleri yaptı:

"17 Aralık soruşturmasının hükümeti yıkmaya yönelik planlı bir eylemin parçası olduğunu iddia eden yanlı ve taraflı savcı, yazdığı gerekçeli kararın içeriğinde pes doğrusu diyebileceğimiz detaylara yer vermiştir. Camiyi çalan, kılıfını çoktan dikmiştir. Hakikaten de mızrak, çuvala sığmamaktadır. Adliyeye AKP tarafından yerleştirilen saatli ve parça tesirli adaletsizlik demek olan bu savcı, kutucu banka müdürünün evinde bulunan paraların bir üniversite ve imam hatip lisesine ait olduğunu teyit etmiştir. Anlayacağınız AKP, hukuka ahlaksız bir operasyon düzenlemiştir. Bir savcının verdiği karar, bir diğeri tarafından çiğnenmiştir. 17-25 failleri, mahkeme huzuruna bile çıkarılmadan, haklarındaki iddiaların doğruluğu yanlışlığı bağımsız hakimlerce araştırılmadan adaletten kaçırılmıştır. Ne var ki her sıkıştıklarında imam hatibe sığınan, her zorlandıklarında başörtüsünün altına saklanan, her yanlışlarını maneviyat kaçakçılığıyla örten içi baca, dışı hoca olanların maskeleri düşmüştür. Bunların dilinde besmele vardır ama kalpleri mezbelelik çukurudur. Bunlar, istismar sofrasında Rabbena, soygun safhasında hep bana diyen arsızlığın sembol isimleridir."

"Para sıfırlanabilir, velakin adalet sıfırlanamaz, hukuk sıfır çekmez, çekemez"

"Mesela PKK'nın kara para ve uyuşturucu ticaretinden sorumlu militan yardımcısı olarak kadroya dahil edilmesi ve Kandil'de artan cari şerefsizlik açığının yüzde 25'ini karşılaması olmayacak bir şey değildir" diyen Bahçeli, şöyle konuştu:

"Hepsini geçtik de 17 Aralık'ta babayla evladı arasında geçen, para sıfırlama temalı o ünlü ve tarihe geçecek, aynı zamanda soygun konusunda uzmanlaşmak isteyen acemi çaylakların dikkatle dinlemesi gereken diyaloglara ne olacaktır, nasıl kapatılacaktır? Asla hatırdan çıkarmayalım, para sıfırlanabilir, velakin adalet sıfırlanamaz, hukuk sıfır çekmez, çekemez. İlk kez, 22 Nisan 2014 tarihli Meclis grup konuşmamda 17-25'in kimin sıfatı olduğunu, kimin unvanı olduğunu boşuna söylemedim, boşuna konuşmadım. 17-25 rumuzlu kişiye sesleniyorum, o kendisini iyi bilecek, belki de birazdan yeni fatihciklerine hakaretler savuracaktır. Değil Çankaya'ya, değil sözde Ak Saray'a, uzaya da çıksan nefesimiz ensende, elimiz yakandadır. Türkiye'nin iç yaralayıcı rüşvet ve yolsuzluk enkazını muhakkak kaldırmak, mutlaka temizlemek şarttır. Görevi ve gücü ne olursa olsun, şüphelileri mahkemeye çıkarmak Milliyetçi Hareket Partisi için bir namus borcudur. Türk milleti, 17-25 Aralık defterini kapatmamış ve hesap soruluncaya, hak yerini buluncaya, tüyü bitmemiş yetimler 'oh be' diyesiye kadar da kapatmayacaktır. Bu hamur, daha çok su götürecektir. Unutmayalım ki en büyük yaptırım vicdandır. Fazilet, ahlaki olgunluktur. Faziletli insan, vicdanı rahat insandır. Aradığımız beraat önce kalplerde, önce vicdanlarımızın derinlerindedir."

Milliyetçi Ülkücü Hareketin faziletli, mensuplarının da ahlak kahramanı olduğunu bildiren Bahçeli, "hırsızla kavgalarının, hainle mücadelelerinin, rüşvetçiyle husumetlerinin en ufak bir yavaşlama ve savsaklama göstermeden şevkle süreceğini" ifade etti. Dünyevi adaletten kurtulma hesabı yapanların takipsizlik kararı olmayan ilahi adaletteki perişanlıklarını göresiye kadar kutlu ve dualı duruşlarında bozulma ve gerileme olmayacağını anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Dünya alem birleşse yedi cihan seferber olup üzerimize gelse biz hakkı olmayanı alana hırsız deriz, hakkı çiğneyene zalim deriz, haksızlık yapanlara zorba deriz, Hakk'ı inkar edenlere de iblis demekten çekinmeyiz. Başbakan Davutoğlu, Adalet Bakanlığında aldığı brifing esnasında 'Adaletin hedef edinilmediği ya da adaletin ikame edilmediği düzenlerin sürdürülebilir olması mümkün değil' açıklamasında bulunmuştu. Bizzat kendisi, geçen hafta katıldığı bir televizyon programında 'Yargı bağımsızlığı ve adalet mefhumunun yerleşmediği bir ülkede kimse kendinden ve geleceğinden emin olamaz' diyerek doğru bir noktaya vurgu yapmıştı.

Devamla, 'bir savcı, bir de şuraya sorayım demişse, o anda adalete ihanet etmiştir. O sorduğu kişi, melek dahi olsa ihanet etmiş demektir ve yetkisini kaybetmiş demektir' sözleriyle altı çizilmesi gereken ve bizim de iştirak ettiğimiz bir durum tespiti yapmıştı. 17-25 Aralık üzerindeki tahrifattan sonra sözü Sayın Davutoğlu'na bırakıyor ve iradesinin ne kadar arkasında durup durmayacağını merak ettiğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Evet Sayın Davutoğlu, şahsınıza yönelik, cevabı çok kolay ve iki seçenekli son sorum şu olacaktır: 17-25 Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın kapatılması ihanet midir, değil midir?"

Bahçeli, çözüm sürecine yönelik eleştirilerini sürdürdü.

Bahçeli, Başbakan Davutoğlu'nun bu gerçeği geçen pazar günü akil insanlar heyetiyle yaptığı toplantıda, "Haziran raporunu sunduğunuzda bile, çok az unsurun sembolik olarak çekildiğini biz biliyorduk ama hiçbir zaman topluma deklare etmedik ki çözüm süreci zaafa uğramasın" diyerek kısmen doğruladığını söyledi. Hükümetin teröristlerin yurt dışına çıkmadığını uzun süre gizlediğini ve milleti oyaladığını dile getiren Bahçeli, "Biz o zamanlar 'milleti kandırmayın, millete yalan söylemeyin; PKK’lılar bir yere gitmez, çekilme falan da olmaz' derken; Erdoğan ağız dolusu hakaretlerle bize sataşmış ve saldırmıştı. İşte bugün meselenin iç yüzü bizzat Davutoğlu tarafından açıklanmış, üzerindeki sis perdesi aralanmıştır" dedi. 

Akil insanlar heyetini de eleştiren Bahçeli, şunları söyledi:

"Çözüm paralelinde, Başbakan ve bölücü ortakları, 63 akılsızı araya araya bulmuş, hepsini söz ve vaatlerle 4 Nisan’dan 26 Haziran 2013’e kadar PKK’nın emrinde çalıştırmıştır. Söylenenlere bakarsak bu 63 sözde akil, 12 bin kilometre yol kat etmiş, 60 bin vatandaşımızla yüz yüze görüşmüş, arkasından da İmralı ve Kandil icazetli raporlarını tanzim etmişlerdir. Hükümet ne zaman paratoner arasa, ne zaman mayınların üstüne gönderecek birilerine ihtiyaç duysa, ne zaman söylemek isteyip de yutkunduğu konular olsa 63 sözde akil hemen tedavüle sürülmekte, hemen işbaşı yapmaktadır.

 Kobani bahanesiyle Türkiye’nin her tarafı yakılırken, bölücü müfrezeler sokaklarda şiddet bariyeri kurup iç barış ve huzur iklimine suikast düzenlerken bunlar hangi villada, hangi lüks otelde, hangi Boğaz manzaralı masada atıp tutuyorlardı? İmralı canisine özel bir muhabbet besleyen, PKK için ellerini taşın altına koyan bu akiller hayatlarında bir kez olsun şehitler için gözyaşı dökmüş, bir kez olsun bayrak dalgalanınca göğüsleri kabarmış mıdır? Sayıları gittikçe azalan bu tip adamlar akıllıdır da 77 milyon mu ahmak ve akılsızdır? Allah için söyleyiniz, milletimiz ne yapsın? Hain bir değil ki bağlasın, felaket bir değil ki ağlasın. Bunlara tavsiyem; eğer çok akılları varsa kendilerine saklamalarıdır. Daha kazançlı kapı bulmaları için farklı çareler ve aşınmayı bekleyen eşikler vardır." 

Devlet Bahçeli, çözüm sürecinde terör örgütüyle yürütülen müzakerelerin hareketlendiğini ifade ederek, "AKP-İmralı, AKP-Kandil; HDP-Kandil, Kandil-İmralı, HDP-İmralı arasındaki süreç trafiği vızır vızır işlemekte, geceli gündüzlü ihanet mesajları taşınmaktadır" dedi. 

Bahçeli, "Başbakan Davutoğlu, Amasya’da, 'Çözüm sürecinden bizim anladığımız, Ferhat ile Şirin'in muhabbetini bütün Türkiye'ye egemen kılmaktır' açıklanmasında bulunmuştur. Sayın Davutoğlu, çözüm sürecini sana yanlış anlatmışlar veya sen yanlış anlamışsın. Çözüm süreci Ferhat’ın Şirin’i katletme, Kerem’in Aslı’yı yok etme, Mecnun'un Leyla’dan nefret etme sürecidir" diye konuştu.

Bahçeli, "Cezaevi şartlarını dikkate aldığımızda, bu durumun villadan ne farkı olacaktır? Hükümet Türk milletini ne yüzle, ne hakla aldatmaktadır? Oldu olacak, İmralı canisine bir bahçıvan, bir aşçı, bir odacı tahsis edin de her şey tamam olsun. Canibaşı, AKP yardımıyla İmralı’yı örgütünün karargahı haline dönüştürmüştür" dedi.