ANTALYA - Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim kampanyası kapsamında geldiği Antalya'da The Marmara Otel'de basın toplantısı düzenledi. Eşi Füsun İhsanoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey'in de takip ettiği toplantıda konuşan İhsanoğlu, Türkiye'nin artık kibirden uzak, tepeden bakmadan, kendi örf ve adetlerine uygun şekilde insani ilişkileri özlediğini belirtti.

Türkiye'nin problemlerini daha medeni, seviyeli bir üslupla çözmek istediğini ifade eden İhsanoğlu, ülkenin devletin tepesinde kavga yapan, öfkelenen, başkalarını elinin tersiyle iten, tokatlayan insan istemediğini kaydetti.

6 yaşındaki Zeynep, kumbarasındaki parayı İhsanoğlu'na verdi

Bir gazetecinin, "Bağış kampanyanızda ne kadar para birikti?" sorusu üzerine İhsanoğlu, önceki günkü rakamlara göre toplanan miktarın 2 milyon lirayı geçtiğini açıkladı.

Seçim ofisinde çalışanların gelen her bağışı sosyal medya aracılığıyla ilan ettiğin değinen İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Toplantıya 5 dakika geç kalmıştım. Zeynep adında 6 yaşlarındaki bir evladımız, annesinin kendisine verdiği 10 lirayı kumbarasında biriktirmiş. Annesinden, babasından etkilenerek annesine 'Bu parayı Ekmel Amca'ya göndermek istiyorum' demiş. Zeynep ve annesiyle konuştuğum için 5 dakika geç kaldım. Bu bağış 4 milyon, 400 milyondan daha kıymetli. Gelen her kuruşun hesabını veriyoruz. Çünkü milletin verdiği parayı milletin bilmesi lazım. Bu yola millet yolunda hizmet için çıktık. Başka hedeflere, maksatlara, ceplere hizmet etmek için çıkmadık. Hak'k bildiğini kuldan saklamamak lazım."

İhsanoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerini, "Dünyanın en tuhaf seçimleri" diye de nitelendirdi. İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim olmaz. Amerikan vali seçimi iddiasıyla bütün bu seçimi 30 güne sıkıştırdık. Özel ölçümler alınarak kanun yapıldı ve sanki sokağın bir başından diğer başına ev taşınacağı hesaplanarak bir ayda seçim kampanyasının bitirilmesi kararlaştırıldı. Bağış da en fazla 9 bin lira olabiliyor. 10 bin lira verirseniz alan da veren de ceza alır. Devlet bir kuruş vermiyor. İki adaya vermiyor, bir aday ise devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Helikopterini kullanıyor, binlerce kişiyle hareket ediyor. Buna rağmen biz gaddar, öbür taraf mağdur. Çok büyük adalet var. Mağduriyete, vesayete devam ediyor. Çok güzel değil mi? Türkiye'nin kaderi bu. Gerçekler ters yüz yapılarak millet aldatılmaya çalışılıyor. 12 senedir iktidardalar ancak mağduriyetten bahsediyorlar." 

"Türkiye'nin en büyük sıkıntısı adaletsizliktir"

İhsanoğlu, bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı olursanız Türkiye'de insanların eşit olacağına, doğanın katledilmeyeceğine söz veriyor musunuz?" sorusu üzerine, Türkiye'nin en büyük sıkıntısının adaletsizlik olduğunu söyledi.

"Adalet mülkün temelidir. Mülk devlet, millet, varlık, birlik demektir" diyen İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu varlığın temeli çürükse çöker. Biz maalesef öyle bir noktaya geldik ki bu temel politika suyu aldı. Politika suyuyla bu temel çürümeye başladı. Mahkemelerin verdiği kararlar siyasi etki altında. Bir mahkemenin 'Ak' dediğine diğeri 'Kara' diyor. Mağdur olan yıllarca hapislerde çürüyenlerin yanı sıra bu konularda ilgisi olmayan, sade vatandaşın da adalete güveni sarsılıyor. Bu güven sarsıldığı takdirde o ülkede huzurdan, istikrardan bahsetmek mümkün olmuyor. En başta yapılması gereken, hukukun üstünlüğünü temin etmek ve insanların adalet karşısında eşit muamele görmesini sağlamak. Dinden, imandan bahsediyoruz. Dinde Peygamber Efendimiz, 'Benim kızım hırsızlık yaparsa en büyük cezayı ona ben veririm' diyor. Türkiye bu adalet anlayışını görmek istiyor. Dini siyasete karıştırıyoruz ama bu yüksek, yüce değerleri de benimsememiz lazım."

"Siyasetin yargıya müdahale etmemesi lazım"

Türkiye'nin hukuk sisteminde evrensel normları yakaladığı gün, ülkenin önünün açılacağına işaret eden İhsanoğlu, Türk toplumunun o zaman, dünyanın en mutlu toplumlarından olacağını kaydetti.

Herkesin kanun karşısında eşit olması gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, siyasetin yargı üzerinde etkisinin olmaması gerektiğinin altını çizdi. Yargının da siyasetin üzerinde etkisinin olmamasının önemine değinen İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye bunları gördü. Yargının siyaseti etkilemesini millet reddetti, AK Parti'nin önünü açtı. Bu da güzel bir şeydi. Hukuk adına güzel bir şeydi. Çünkü hukuk o zaman belli siyasi görüşlerin tesiri altındaydı. Şimdi bunun tersini yapmaya kimsenin hakkı yok. Siyasetin yargıya müdahale etmemesi lazım. Yargıyla ilgili kanunları her gün değiştirmemesi lazım. Her gelişmede, o gelişmelere uygun bir siyasi düzenleme yapılmaktadır."

"Siyasi topoğrafyada büyük değişiklik var"

İhsanoğlu, bir gazetecinin, "Adnan Menderes'in mezarını ziyaretinin ardından diktatörlük ve totaliter rejimle ilgili yaptığınız açıklamalar nedeniyle tepki aldınız. Bununla ilgili bir şey demek istiyor musunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Türkiye, 1950-1960 yılları arasında demokratik bir şekilde yönetildi. Rahmetli Menderes ve arkadaşları 10 sene diktatörlük heveslilerinden, Ortadoğu'daki çok çalkantılı bir dünyadan Türkiye'yi, demokrasi gemisini sağlam şekilde yürüttüler. 27 Mayıs darbesiyle maalesef hayatlarını kaybettiler, demokrasi şehidi oldular. Bu siyasi hayatımızın kara lekelerimizden bazılarıdır. Bu insanları her zaman saygıyla anmak ve yaptıkları hizmetleri genç nesillere anlatmak gerekmektedir.''

İhsanoğlu, hangi partiyi desteklediği yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Bu kadar detaya girmek istemem. Ben ve eşimin ailesi Demokrat Partilidir. Türkiye'de siyasi topoğrafyada büyük değişiklik var. 14 Haziran'da CHP Genel Başkanı Kemal Alemdaroğlu... Kılıçdaroğlu. Çok özür dilerim. Yorgunluk, beni mazur görünüz. Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, açıklama yaparak ortak aday üzerinde anlaştıklarını bildirdiler. Bu çok önemli bir hadise. CHP Türkiye'nin en eski partisi, MHP ise Türk milliyetçiliğinin temsilcisidir. Bu siyasi partilerin tabandaki fikirleri arasında bir uzlaşma başlamıştır. 14 Haziran'dan 40 gün sonra bu uzlaşmaya katılan 10 parti daha oldu. Beni destekleyenler arasında demokrat, sosyalist, sosyal demokrat, muhafazakar, milliyetçi olanlar var. Var oğlu var. Çok eminim ki AK Parti'ye oy verenler içerisinde bu tercihi, alternatifi destekleyen çok sayıda insan var."

"Vatandaş parti değil şahıs seçimi yapacak"

İhsanoğlu, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı seçiminde kararını istikrar içerisinde, huzurun temin edilmesi, kutuplaşma, ötekileştirme politikalara son verecek şekilde verileceğine inandığını dile getirdi. Türkiye'nin, devletin başına, devletin bütünlüğünü temsil eden, aynı zamanda 76 milyonu kucaklayan bir isim seçeceğini belirten İhsanoğlu, "Vatandaş bu seçimlerde parti değil şahıs seçimi yapacaktır" dedi.

Bu kişinin, bütün siyasi partilere eşit mesafede olması gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Bir partinin taraftarı, öbür partinin aleyhtarı olmaması lazım. Milletin oy verdiği Meclis'te olmayan partiler de var. Bu adaletsiz sistemin de giderilmesi taraftarıyım. Bir partiden yana değil, bütün partilerin üstündeyim. Siyasetin dışı da değilim ama siyasete yön veren, siyasilerin kızıştıkları zaman, çıkmaza girdikleri zaman siyasileri bir masa etrafında toplayan, çözüm arayan olacağım. Güçlü siyasi parti o gücün sarhoşluğuyla büyük hatalar yapabiliyor. Cumhurbaşkanı o sarhoşluk içinde olmadığı için o gücün verdiği kudret, hırs içinde olmadığı için, serinkanlılıkla düşündüğü için memleketi o kriz içinden çıkartabilir."

"İlk turda yüzde 60 ile kazanacağız"

İhsanoğlu, "İkinci turda HDP oyları belirleyici olacaktır. Bu konuda bir stratejiniz var mı?" sorusuna da dün Diyarbakır'da olduğunu, kenttekilerin ilk kez sözlerini kesmeyen bir misafirle karşılaştıklarını, bu durumu takdir ettiklerini söylediklerini anlattı.

Ziyaretinde, kendilerine bol vaatlerle gelmediğini, ülkeyi, ekmeği büyütmek gerektiğini söylediğini belirten İhsanoğlu, şunları kaydetti:

"Yurt dışından gelen, bize sığınan kardeşlerimizle de bu ekmeği paylaşalım. Bu ekmeği büyüterek paylaşalım, bölüşelim ama vatanı bölüşmek yok. Bizim noktamız budur. Ekmek, suyu paylaşırız ama vatanın birliğini, bütünlüğünü paylaşmaz, bölüşmeyiz. Onun dışında her şeyi pay etmek lazım. Devletin hataları var ama devlet sadece Diyarbakır'da hata yapmadı, her yerde hata yaptı. Barıştan yana olmamız lazım. Bunu milli mutabakatla yapmamız lazım. Ben kendimize güveniyorum. İlk turda yüzde 60 ile kazanacağız. Es kaza bu olmazsa ikinci turda Kürt kardeşlerimizin oylarının büyük kısmının bize geleceğini görüyorum, tahmin ediyorum. Diyarbakır ziyaretinde bunu gördüm. Ben siyasi hesapla onlarla muhatap olmuyorum. Siyasi pazarların neticesinde bir çözüm olursa o çözüm topal aksak doğar ve bir müddet sonra çöker. Bu konuda milli mutabakat hasıl olması gerekiyor."

Etrafımızda terör örgütleri İslam adına cirit atıyorlar

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Etrafımızda terör örgütleri İslam adına cirit atıyorlar. Sınırlarımıza girenin, çıkanın hesabı yok, çocuklarımız hala şehit ediliyor ve Türkiye bu ateşlerin üzerine suyla gitmezse, su serperek gitmezse bu ateşler Türkiye'yi yakabilir. Biz bunu istemiyoruz. Onun için Çankaya'ya huzuru getirecek, Türkiye'ye dışarıda itibarı getirecek, bu meseleleri bilen, bu dünyayı tanıyan, dünya liderlerini tanıyan, batıyı bilen, doğuyu bilen bir insana ihtiyacımız var" dedi.

Seçim kampanyası kapsamında Antalya'ya gelen İhsanoğlu, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda kanaat önderleriyle bir araya geldi. İhsanoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin istikrar içinde büyümek, refaha ulaşmak, problemlerini çözmek, uluslararası seviyede modern ülkelerle beraber aynı noktaya gelmek için yurtta sulh, cihanda sulh istediğini söyledi.

İhsanoğlu, aynı görüşte olmayan insanların sulh içinde, kavga etmeden, tepeden konuşmadan hayatını devam ettirmesi, sorunlarını aşması gerektiğini belirtti.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın turizmin önünü açacak çalışmalar yaptığını, bürokrasinin önündeki engelleri kaldırdığını ancak bunları kimseye minnet duymadan gerçekleştirdiğini anlatan İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Hiç kimseye minneti yoktur devletin. Esas yetki milletten geliyor, millete hizmet ediliyor. Siz millete, 'Ben şunları yaptım, bunları yaptım' derseniz, o hizmetin hayrı olur mu? O insanlar sizi tutar mı, sever mi? O yüzden Türkiye'nin gerçekten yurtta sulh, cihanda sulh prensibini uygulaması lazım."

Türkiye'nin ekonomik durumu

İhsanoğlu, Türkiye'nin son yıllarda gelişmesinde bir kopukluk olduğunu, bunun da "orta gelir tuzağı" olarak adlandırıldığını söyledi. Türkiye'de gelişmenin son 4-5 yılda durduğunu savunan İhsanoğlu, bu süreçte Yunanistan, İspanya ve Güney Kore'nin büyüdüğünü anlattı.

Türkiye'nin 10 yıl önce G20'de 18'inci sırada yer aldığını, bir ara 17'nci sıraya yükseldiğini ancak şimdi 19'uncu sıraya gerilediğini belirten İhsanoğlu, "Korkarım ki bu yanlış davranışlar, politikalar neticesinde Türkiye G20 grubunun içerisinden çıkar. Bu göstergeler, makro göstergeler Türkiye'de kalkınmanın zannedildiği gibi iyi gittiği manasına gelmez. Bunu düşünmemiz lazım" dedi.

Türkiye'nin ihracatta da sıkıntı yaşadığını savunan İhsanoğlu, özellikle güneydeki ülkelerle ihracatın azaldığına işaret etti. Irak ile ticaretin yüzde 30 azaldığını, Suriye ile tamamen bittiğini, İsrail'e yönelik boykot çalışmalarının başladığını belirten İhsanoğlu, "tuhaf" bir politika izlendiğini ancak bunların millete büyük bir başarı gibi lanse edildiğini öne sürdü.

Sanayinin de ekonomideki payının azaldığını ifade eden İhsanoğlu, bu durumun ekonominin zayıfladığını gösterdiğini söyledi. Türkiye'nin artık ileri teknolojiye dayalı sanayiyi kurması, yüksek katma değer yaratan sanayi üretmesi için değişim çalışmalarına girmesi gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, bunun için de Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini bildirdi.

İhsanoğlu, Türkiye'nin bilim ve teknolojide ikinci ligde durduğunu, muhakkak birinci lige girmesi gerektiğini kaydetti.

Kredi kartı, vergi ve kredi borçlarına da değinen İhsanoğlu, insanların borçlarını kısa vadede ödeyip, uzun vadede büyük sıkıntılar yaşadığını, devletin de bu konuda hiçbir şey yapmadığını savundu. Cumhurbaşkanı olduğu takdirde üzerinde duracağı konulardan birini de fakir ve orta gelirli vatandaşların kredi kartları borçları olacağına işaret eden İhsanoğlu, "Halkın yüzde 85'i kredi kartı veya tüketici kredisi altında borç batağında. Böyle bir şey olur mu?" diye sordu.

"Halk kavga istemiyor"

İhsanoğlu, halkın artık kavga istemediğini, Türkiye'nin kavgaya girerse çok şey kaybedeceğini ifade etti. 2001 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yine dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı attığını hatırlatan İhsanoğlu, şunları söyledi:

"12-13 yıl önce devletin tepesinde ufak bir kavga oldu. O dönemin sayın cumhurbaşkanı çok da sakin bir insandı, o dönemin başbakanını o da çok kibar, efendi, centilmen bir insan olduğu halde böyle bir tartışma içerisinde bir kitapçık fırlattı. Hepimiz hatırlıyoruz. Ne oldu? Ekonomi çöktü ve herkesin cebindeki 100 liradan 50'si buharlaştı. Şimdi iki sakin insan bunu şu ya da bu sebepten yapabilmişse bir de oraya öfkeli birisinin geldiğini düşünün."

İhsanoğlu, iki partinin kendisini aday göstermesiyle yola çıktığını ve bugün 12 partinin desteğini aldığını belirtti. Türkiye'nin 10 Ağustos'ta "huzura kapı açacağını" ve bunun bütün partilerin desteğiyle olacağını dile getiren İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toplumda, tabanda görülmeyen bir hadise var. Onun için yapılan anketlerin çoğu eskidir. Yani 30 Mart'taki hesaba göre yapılmıştır. A partisi, B partisi 4 parti arasında değil, mesele 4-10 parti değil, mesele çok farklı. Çok çok derinden geliyor, sosyolojik bir değişim var Türkiye'de. Türkiye'de siyaset ve sosyoloji eski bağını kopardı, çünkü sosyal realite değişti."

"Nereden çıktı bu İhsanoğlu?" sorularına yanıtı

Ekmeleddin İhsanoğlu, kendisine yönelik çeşitli eleştiriler yapıldığını da hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Türkiye'de 'Nereden çıktı bu İhsanoğlu' diyenlere ben söylüyorum, lütfen oy vermeyiniz tamam ama saygıda kusur etmeyin. Yola çıktığım günden itibaren bunun bir yarış olduğunu söylüyorum. Türk devletinin, Türk milletinin en yüce makamına yönelik bir yarıştır. O makama layık olmak lazım, o makam başka bir makam değildir, tekdir, en yücedir, layık olmak lazım. Ben dedim ki 'Medeni yarış olsun, çelebice bir yarış olsun, saygı içinde olsun'. Şimdi, maalesef bunlara fazla itibar olunmuyor."

Kendisinin bir takım iddialarla karşı karşıya kaldığını ifade eden İhsanoğlu, şahsına yönelik iddiaları dikkate almadığını belirtti. Kendisi hakkında "vesayet sisteminin temsilcisi olduğu" yönünde iddialarda bulunulduğunu dile getiren İhsanoğlu, kendisini vesayet sisteminin değil, önce iki partinin daha sonra da diğer partilerin aday gösterdiğini vurguladı.

AK Parti iktidarının vesayet karşıtı olduğunu öne sürdüğünü ancak RTÜK ve YÖK'ün bu dönemde muhafaza edilerek güçlendirildiğini kaydetti. Bunların vesayet sisteminin birer eserleri olduğuna değinen İhsanoğlu, "12 yıldır bunları niye kaldırmadınız? Siz kaldırdınız da biz 'Hayır' mı dedik? Türkiye bunları anlamış durumdadır. Türkiye artık yeni bir siyasi nefes istiyor, huzur istiyor, dışarıda da itibar istiyor" dedi.

Komşu ülkelerdeki sorunlar

İhsanoğlu, Irak'ta IŞİD tarafından rehin alınan Türk bürokratlara değinerek, bu kişilerin bir an evvel serbest bırakılarak, Ramazan Bayramı'nı aileleriyle geçireceklerine inandığını belirtti.

Komşu ülkelerdeki sorunlara işaret eden İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Etrafımızdaki devletler parçalanmak üzere. Kimi üçe, kimi daha fazla bölünecek. Etrafımızda terör örgütleri İslam adına cirit atıyorlar. Sınırlarımıza girenin çıkanın hesabı yok, çocuklarımız hala şehit ediliyor ve Türkiye bu ateşlerin üzerine suyla gitmezse, su serperek gitmezse bu ateşler Türkiye'yi yakabilir. Biz bunu istemiyoruz. Onun için Çankaya'ya huzuru getirecek, Türkiye'ye dışarıda itibarı getirecek, bu meseleleri bilen, bu dünyayı tanıyan, dünya liderlerini tanıyan, batıyı bilen, doğuyu bilen bir insana ihtiyacımız var. Bizim bu yolculuğumuz bir mukaddes yolculuk. Türkiye'ye huzuru getirmek için bu yolculuk."

Seçim kampanyasının sloganı olarak ekmeği kullandıklarını da anlatan İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ekmeğimizi büyüterek hep beraber bölüşmek istiyoruz, hatta bize sığınan komşularımız, kardeşlerimiz, ister Filistinli olsun, ister Türkmen olsun, ne yazık ki biz Türkmenlere ilgi göstermiyoruz, Türkmenlerle ilgilenen başka kimse yok. Mısır'daki Rabia için ağıt yakıyoruz ama Türk Rabia için birşey yapmıyoruz. O yüzden biz bu ekmeği büyüteceğiz ve hepimizle bu ekmeği bölüşeceğiz ama bu toprağı, bu vatanı hiç kimseyle bölüşmeyeceğiz."

ATSO Başkanı Budak

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak da Türkiye'de bugüne kadar birlik ve beraberlik adına bir şeyler sergilendiyse bunun temelinde cumhuriyet ve demokrasinin yattığını ifade etti. Türkiye'de artık bir uzlaşmaya ihtiyaç olduğunu dile getiren Budak, "Artık Türkiye'de kavgadan, gürültüden, hakaretten uzaklaşılan, sizin gibi uzlaşma dilini kullanan bir sivil devlet istiyoruz. Bugün eğer şu anki üslup örnek alınacaksa bizim geleceğimizin vay haline" diye konuştu.

Toplantıya, MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz da katıldı.