ANKARA - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 15 Ağustos itibariyle siyasi parti üyeliğinin düştüğü, milletvekilliğinin sona erdiği iddiasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Kart, başvurusunun ardından Anayasa Mahkemesinden çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı kesin sonuçlarının 15 Ağustos'ta kayda bağlandığını ifade eden Kart, 28 Ağustos'ta yemin edilmesiyle anayasal yetkileri kullanma sürecinin başlayacağını söyledi.

Bunların farklı aşamalar olduğunu dile getiren Kart, "15 Ağustos tarihi itibariyle seçilmiş cumhurbaşkanının ortaya çıkmasıyla bu kurucu iradenin ortaya çıkmasıyla ne oldu, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı ile Başbakanlık makamı boşaldı. Yasal ifadesiyle söylüyorum. Bunun için ayrıca hiç kimsenin istifa beyanında bulunmasına gerek yoktur. Bu resen, Anayasa, Siyasi Partiler Yasası ve partilerin tüzükleri gereğince ortaya çıkan bir statüdür, bir boşalma halidir" dedi.

AK Parti Genel Başkanlığının doldurulması ve Başbakanlık yetkisinin vekaleten devam etmesi gerektiğini ancak halen başbakanlık yetkisi ve genel başkanlık sıfatının seçilmiş cumhurbaşkanı eliyle sürdürüldüğünü ifade eden Kart, "15 Ağustos saat 18.00'den bu yana Türkiye Cumhuriyeti, seçilmiş cumhurbaşkanı eliyle en üst düzeyde kanunsuz emir ve talimatlarla yönetilen bir ülke haline gelmiştir" iddiasında bulundu.

Türkiye'nin rejim krizinin odağı haline geldiğini ileri süren Kart, "Her gün seçilmiş cumhurbaşkanı eliyle anayasal darbeler yapıldığını" iddia etti. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü, vekaleten başbakan görevlendirme yetkisini kullanmamakla eleştiren Kart, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i de eleştirdi.

Kararın Resmi Gazete'de yayımlanmaması nedeniyle suç işlendiğini savunan Kart, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını da Hükümetin tavsiye, telkin ve talimatları doğrultusunda hareket etmekle suçladı.

Kart, 15 Ağustos'taki dilekçelerinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşmasına karşın, bir dilekçenin ulaşmamış göründüğünü, eksik belgeyle işlem tesis edildiğini ileri sürdü.

Türkiye'de artık evrensel hukuk kuralları anlamında etkili başvuru yolları mekanizması işlemediğini savunan Kart, seçme ve seçilme hakkının, hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle bu hak ihlallerinin tespiti, giderilmesi için önlemlerin alınması talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurduğunu belirtti.

Kart, ayrıca, tatil dönemi olmasına karşın, başvuruların niteliğine göre, Yüksek Mahkemenin Ankara'da bulunan üyeleri vasıtasıyla heyet oluşturabileceği ve başvuruya ilişkin bilgi notlarının aynı gün içinde ilgili üyeleriyle paylaşılacağı bilgisini aldığını söyledi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuruya verilen cevaba ilişkin soru üzerine Kart, Başsavcılığın yazısında, milletvekilliği sıfatının düşüp düşmeyeceğine karar verme yetkisinin TBMM'de olduğunun, 28 Ağustos tarihinde cumhurbaşkanı olarak göreve başlayacağı gerekçesiyle bu tarihe kadar siyasi faaliyette bulunmasında yasal engel bulunmadığının bildirildiğini aktardı.

Başsavcılığın bir taraftan konunun görev alanı dışında kaldığını belirttiğini, diğer taraftan hüküm kurarcasına işlem tesis ettiğini ileri süren Kart, bunun kabul edilemez olduğunu kaydetti.

Kart, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının işlemini hukuki değeri olmayan, hükümetin yaratmış olduğu baskı, tavsiye, telkin, kanunsuz emir ve talimat sürecinin bir uygulaması, yansıması olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek istiyorum" diye konuştu.

Siyasi Partiler Yasası ve AK Parti tüzüğü gereğince genel başkan vekili seçilmesi, genel başkan vekilinin de yeni genel başkanı seçmek üzere olağanüstü kongreyi toplaması gerekirken, bunların görmezden gelindiğini ileri süren Kart, bu durumun AK Partililere sorulmasını istedi.