Ayrıca Türkler matbaaya yabancı değillerdi ki; Türkler matbaayı Orta Çağ’dan beri bilmektedirler. Bu konuda Amerikalı tarihçi Bernard Lewis’ in ifadesi aynen şöyledir: “Bir bakıma matbaa, yüzyıllardan beri Türklerce biliniyordu. (...) (14. yüzyıldan) önceki bir tarihte de Çin sınır topraklarındaki Uygurlar Uzak Doğuda yaygın olan tahta basmanın bir türünü kullanmışlardı.
Osmanlı’da ise matbaanın kuruluşu için dönemin aydın devlet adamlarının önemli etkisi vardır. Fakat bunun gerçekleşmesinde Paris’e elçilik heyeti ile giden Sait Efendi ile İbrahim Müteferrika’nın rolü büyüktür. 1727’de Padişahın fermanı ve Şeyhülislam Abdullah Efendi’nin fetvası ile Müteferrika matbaanın açılması için çalışmalarını hızlandırmıştı. Matbaa gelmesine gelmiştir ama o yıllarda matbaada basılan bu kitaplar Osmanlı vatandaşları arasında beklenen ilgiyi sağlamamıştır. Mesela; öğrenciler o dönemde, okumaya başlayacakları kitapları başlangıçta kendileri kopya ederek ilk derslerini almaktaydılar. Bunun dışında birçok neden vardır ama bunlar başlı başına araştırma konusudur.
Osmanlı’yı haksız olarak gericilikle suçlayanlar unutmayınız ki; yenilikler her toplumda kolay kolay kabul edilmez. Acaba medeni dediğimiz Avrupa’ya hiç baktınız mı? Her yeniliği olduğu gibi mi kabul ettiler? Hayır! Gaile’yi “dünya dönüyor,” dediği için yargılamadılar mı? Yargıladılar! Çok şaşıracaksınız ama konumuz olan matbaaya da Avrupa’dan hayret verici tepkiler gelmiştir. Mesela, Fransa’da matbaa yaygınlaşmaya başlayınca, kitapları elle çoğaltan yazıcılar, bunları parlamentoya şikâyet etmişler, onların şikâyetini haklı bulan parlamento, bir müddet matbaaları kapatmıştır. 1476’da İngiltere’de ilk matbaayı kuran William Caxton, ilk eserini basması üzerine rahiplerin tepkisiyle karşılaşmış ve dinsizlikle itham edilmiştir. İtalya da bu tepkiyi gösterenlerden bir diğer ülkedir. Orada da Urbino kralı Federiqo, basılmış kitabı bulunmaktan utanç duyan biridir.
Görülüyor ki, yeniliklere karşı çıkan sadece doğu toplumlarıymış gibi Osmanlı’yı suçlamak haksızlıktır. Bence yeniliklerin kabul edilmesinde Avrupa’ya da bakmak gerekir! Avrupa’da da çeşitli devirlerde ve çeşitli alanlarda yenilik hareketlerine karşı direnmeler olmuştur. Bütün milletlerde bu tür olaylar olmuştur ve bunlar da ‘kültür değişmeleri’ açısından normal karşılanmalıdır. Kısacası; Osmanlı Devleti’nde matbaanın geç gelmesine asla ve asla dinin kuralları engel olmamıştır. Tam tersine Osmanlı devlet adamları inandıkları İslâm dinin ilk emri olan; “İkra(oku)” gereği yüzyıllar boyunca okuma ve yazmaya destek olup, okullar açmak için de adeta yarışa girmişlerdir!