Hüzzam makamında düyek usulünde bir şarkı gönderiyorum sana. Güftesi A. Orhan Arıtan, bestesi Selahattin Altınbaş’a ait.
 
Ömrümüzün son demi, son baharıdır artık
Maziye bir bakıver neler neler unuttuk
Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık
Maziye bir bakıver, neler neler  bıraktık
 
Şarkı çok hüzünlü,  ama hatırlamamız gereken bir hakikati bize gösterdiği için değerli buluyorum.
Mazide dindar insanlar kıravat takmazdı Şimdilerde kıravatı sadece dindarlar takıyor. Dindar insanlar şöhretten, gıybetten, iftiradan, tecessüsden, ayıp araştırmaktan kaçarlardı. Şimdilerde yaptıkları tek şey bu.
Allah Teala insanlara nimet verir. Nimeti artırır, eksiltir, evlat verir, mal mülk verir, sonra onları alır. Bunları hep o durumlarda kulu nasıl davranacak diye sınar. Aslında Rabbimiz sonucu biliyor ama, kişiyi kendi kendine şahit olsun diye yaşatır bunları.
İnsanlar dün haram dediklerine bugün fetva uydurarak mübah kabul ederler. İlmihal kitabında bankacılık, sigortacılık haram diyenlerin sonra bankacılık ve sigortacılık yapmaya başladıkları zaman kitaptan o bahisleri çıkardıklarını gördük.
Yapılan işlerin İslam’a ters olduğunu söylediğimiz dostlarımız, vakıflarının İslam’a hizmet ettiği için, hataların bağışlanacağını ifade ettiklerine şahit olduk.
Siyasi görüşlerine uygun olarak mantık geliştirdiklerine, katlandık.
Maziye bir bakıver, neler neler bıraktık.
Size nimetler verildiğinde nasıl davrandığınızı bir hatırlayınız. Üzerinizdeki kul haklarını ödemeye şansınız yok. Böbürlenme ve kibirlenmeleri affettirmek için tövbe kapısı açık ama kul haklarını ödemeniz mümkün değil.
Mal mülk için nasıl da birbirinize düştüğünüzü ve şu anda birbirinizin gölgesine kurşun attığınızı düşünün.
Kur’an kursu binasında yatıp kalktığınız günlerdeki ve daha sonra patron olduğunuz, iş hanı sahibi olduğunuz günlerdeki ruh haliniz bir hatırlayınız.
Hafız demek Allah’ın kelamını, Kur’an-ı Kerimi hıfzetmek, hafızada tutmak demektir. Aalim demek değildir. Arapça bilmek bir lisan bilmektir.Tercüman olabilir insan. Aalim olmaz. Devletin resmi eğitim öğretim kurumlarında da dışardan sınavlar vererek bitirdiğinizi tamamladığınızı unutmamak gerek.
Her toplantıda sazı ele alıp her konuda ahkam kesmek, yalan yanlış ve özellikle hükümet yanlısı görüşler serdetmek gerekmez.
İnsan  ağzından çıkan her kelimenin hesabı olduğunu da unutmamalı. Yazılan her yazının da katlanmış günahını göz ardı etmemek lazım.
Kendi hayatına bakmalı insan. Ben Allah için bugüne kadar ne yaptım hesabını yapmalı. Başkalarını, özellikle İslam’a hizmet etmiş, mücadele vermiş, reva görülen, sürgüne, zehirlenmeye, hapse katlanmış kişiler hakkında zavallı tarikat değerlerine hizmet ediyorum zannıyla iftira atmak  yanlıştır. Bir an düşünse kişi bu yaptıklarının İslam altın kaideleriyle taban tabana zıtlaştığını görecek.
Her  şeyden önemlisi büyüklere sataşarak, ölmüş, Allah’ın rahmetine kavuşmuş insanlar hakkında zavallı görüşler sergilemek insanın ahiretini mahvetmeye yeterlidir. Tövbe et kardeşim. Hazreti Azrail emaneti almaya gelmeden tövbe et.
Şunu açıkça ifade edeyim ki hiçbir yazını okumadım. Sadece başlıklarına baktım. Fakir her gün yüzlerce yazarın yazdığına bakarım. Ezbere yazanları, aynı konuları yazanları, ‘kellim kellim la yenfa’ yazanları okumam. ‘Benim oğlum bina okur döner döner yine okur’ yazarların yazdıklarını okumam. Yeni bir şey söylemeyeni, ya da yeni bir şekilde söylemeyeni okumam.
Dinden başka sermayesi olmayan yazarları, dini kendisine meta yapan, dini bahisler açarak kendisine imtiyaz sağlayan yazarları okumam. Dini konuşmasa konuşacak sözü kalmayacak yazarları okumam.
Bir İslam alimini, mücahidini zavallı dünyasında iftiraya boğanları okumam. Yalancıları okumam.
Ben nakilcileri de okumam. Düşünen, yanlış bile olsa düşünen insanları okurum. O düşünceler benim tefekkür dünyamı zenginleştirir. Akıl etmek, düşünmek, ibret almak ezbere bildiğin kitapta tekrarlanan bir hakikattir.
Kitapta şöyle yazıyor dediğin şeyin yalan olduğunu söylediğimde ‘kitapta değil ama şakirtler’ diye kıvıranları okumam.
Kimilerine etiket yapıştıranları sevmem. Kalbini yarmadığın insanlar hakkında iman müfettişi olan insanları sevmem. Fakir, Allah ve Resulünden başka kimseye bağlı değilim. Hiçbir mezhep, hiçbir tarikat, hiçbir siyasi kitlenin değerleri beni taşıyamaz. Ben hiçbir kitlesel değerlere bağlı olmaksızın düşünmeye çalışan bir düşünce adamıyım. Bana etiket yapıştırman da bir bühtandır. Ben çocukluğumda, gençliğimde bir takım çevrelerden fikren beslenmiş olmakla iftihar ederim ama o değerler de beni taşıyamaz.
Ne kadar büyük birine sataşırsam o kadar büyürüm sanmak hataların katmerlisidir. Tövbe et muhterem. Münafık olmak  hayatta alınabilecek en kötü sıfattır.
Maziye bir bakıver neler neler bıraktın. Ömrünün son, son baharı olduğunu da unutma. İnandığını iddia eden iki insanın da küserek ayrılması inan ki çok yazık bir durumdur. Tövbe et kardeşim. Hepimizin en büyük ihtiyacımız ahir zamanda tövbe etmektir.