Selam!

Güzel ülkemin, çirkin insanları…

Lafım size; sevgili edebiyat katilleri… Sizi de yakından ilgilendirir, değerli torpilliler…

Biz torpili, aklımızın ermediği zamanlarda, mahalleden biliriz. Hani şu satılması yasak, sesli, patlayınca koşuşturduğumuzdan…

Yani senin beş kuruşun var diye neden Nurullah Ataç’ın kemikleri sızlıyor bacım?

Senin baban daha büyük tamam da… Adem’in yalnızlığına hiç mi canın sıkılmadı?

Çoğunu değiştirip çalmışsın da…

Adamın duygularını çalmışsın…

Adamın zamanını, adamın ekmeğini çalmışsın.

Bir de şapka takmışsın, önünde ‘’yazar’’ yazıyor.

Yazaaaaaaaaaaaar…. Ne havalı be!

Ben bin yaşına da gelsem,

‘’Yazar mısınız?’’ dediklerine

‘’Estağfurullah’’ derim.

Ya sen, günlük konuştuğu her cümlenin altına Kerim yazan akl-ı selim?

Selam!

Güzel ülkemin, güzel insanları…

Kıymet bilin diye nefes…

Heba olmasın diye zaman…

Aşk olsun diye, ömür…

‘’Aşk olsun!’’ sitemi yükselsin diye değil gökyüzü…

Varız diye kitaplar ve acılar…

Mutluyuz, var diye paylaşanlar…

Kıyamet şapkalarını takmasın okurlar…

Ki yalnızlıktan üşümesin yazarlar.